ziyaretci sayacı


Aktif :
Bugün :
Toplam :
Anasayfa
Hizmeti Hezimete Dönüştürmemek Lazımdır

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..

Piri Geylani hazretlerinin evlatlığı şerefine erişmiş aziz kardeşlerim...  

Bu hafta ki sohbetimizde bir ehli irfanın hizmet yolunda ki uyması gereken ölçüleri ve düsturları anlatmaya gayret edeceğiz. Ehli irfan bu yolda hizmet ederken çok dikkatli ve tedbirli olmak zorundadır. Zira onun hizmetini hezimete çevirecek başta nefsi sonrada şeytanı aleyhillane gibi başlıca iki düşmanı vardır. Bunun yanında şeytanın ve nefsinin esiri olmuş birçok da münafık ve şeytana uşaklık eden insan mevcuttur. İşte ehli irfan böyle bir ortamda Allah yolunda ki hizmetini himmetle taçlandırmalıdır. Yaptığı bütün işlerinde nefsini devreden çıkardığı ve hizmetini Allah için yaptığı zaman bu düşmanlarını mağlup etmiş olur. Eğer ben derse, hizmeti Allah rızası ölçüsünden çıkmış olur. Bu da şeytan ve nefsinin onu yenmesine fırsat vermiş olur.

Sevgili kardeşlerim,
Bizim en büyük örneğimiz Hazreti Peygamber (s.a.v.)  ve onun güzide ashabıdır. Şimdi yolumuza ışık tutacak bir rivayeti sizlere aktarmak istiyorum.

“Rivayet edilir ki Halid bin Velid (r.a.) Şam topraklarında cephedeyken Hazreti Ebu Bekir (r.a.)’ın vefat ettiğini ve Hazreti Ömer (r.a.)’ın devletin başına geçtiğini haber veren bir mektup alır. Ayriyeten bu mektup Hazreti Ömer (r.a.)’ın kendisi hakkında görev değişikliği yaptığını da bildirmektedir.

Bunun üzerine Halid bin Velid (r.a.) yüksek bir yere çıkarak emri altında ki askerlerine şöyle hitap eder. “Bana gelen habere göre müminlerin emiri Hazreti Ebu Bekir (r.a.) vefat etmiş, yerine Hazreti Ömer (r.a.) halife olmuştur. Ömer (r.a.) beni görevimden azletmiş ve yerime Ebu Ubeyde’yi tayin etmiştir. Şunu herkes bilsin ki, ben şimdiye kadar Ömer değil, Ömerin rabbi için savaştım. Bundan böylede bir nefer olarak savaşmaya devam edeceğim.” Halid bin velid (r.a.) hemen Ebu Ubeyde’nin elini tutup ona bey’at eder.”

Görüldüğü gibi her birisi gökte ki yıldız olan sevgili peygamberimizin ashabı böyle yapmıştır. Allah yolunda bir hizmete çıktıkları zaman bu hizmeti kendileri için bir nimet olarak görmüşler. Kendilerini o vazife için bir nimet değil. Asla böyle bir düşünceye kapılmamışlar. Şimdi bakıyorum da kardeşlerimiz hizmet deyince kaçıyor. Bir kısmında bir süre hizmet edince kendisinde bir varlık görüp bulunmaz Hint kumaşı zannediyor. Oysa bu anlattığım asrı saadetteki örnek bizim için bir ser levha olmalıdır. Hele, hele piri Geylani hazretlerinin evlatları bu konuda çok daha dikkatli olmak zorundadır. Yani bu sorumluluğu her daim bir ehli irfan kendisinde hissetmelidir.

Sevgili kardeşlerim,

İçinde yaşadığımız bu asırda Yüce Allah’ımızın bizi böyle güzide bir yolla tanıştırması ve Allah dostlarının manevi halkasında bulunmamızı nasip etmesi bizler için Allah’ın bize en büyük lütüf ve ihsanıdır. Bu eşsiz nimetin kadrini bilmeli ona göre bu nimetin şükrünü hizmet ile ıslat etmeliyiz.

Sevgili kardeşlerim,
Bir insanın hidayetine vesile olabildikse bütün insanlığı kurtarmış gibi ecre nail oluruz. Hizmet çarkı içerisinde bu hal en büyük şereftir bir ehli irfan için. Fakat bu işi yaparken şeytan, askerleri ve nefsimiz pusuda yatmaktadır. Onlar var gücüyle bizim bu hizmet yolunda ki ihsanımızı, samimiyetimizi ve azmimizi kırmak için sürekli yolumuza pusu kurarlar. Çok entrikalar, hileler yaparlar. Bazen şöyle bile dedirirler bize:“Bu yolda benim çok emeğim var, çok hizmetim var, ben varken bu insanların çoğu yoktu. Bu hizmeti bu hale hep ben getirdim” gibi nefsani duygu ve düşünceleri sürekli bize fısıldar durur. Bu fısıltı derken büyük bir kalbi hastalığa dönüşür. Yıllarca çalıştığı hizmetini bir çırpıda siler, yok eder. Yani yıllarca samimiyetle çalıştığı hizmeti hezimete dönüştüre bilir. Allah korusun.

Kardeşlerim,
Bir ehli irfan her gün Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimizi rüyada görse her an Hızır (a.s.) ile beraber olsa bile şöyle demelidir. Bu benim hizmetimden dolayı değil, şeyhimin himmeti ve bereketi ile bu yolun büyüklerinin himmeti ve bereketi ile. Bu yolun güzellliğinden oldu demelidir. Yoksa ben neyim ki diye bilmelidir. Hikmeti, kerameti kendisinden bilmemelidir.

Sevgili kardeşlerim,
Bu konuda üstat Bediuzzaman (k.s.) hazretlerinin, “işaretül icaz” isimli eserini yazarken meydana gelen bir hadiseyi sizler ile paylaşmak isterim.

Üstat kitap yazar iken, yanında talebelerinden birisi ona kâtiplik yapardı. Yukarıda ismini zikrettiğim bu eserini yazarken Üstat hazretleri söylüyor talebesi de hızlı, hızlı yazarak üstada yetişmeye çalışıyordu. Bir ara talebesinin kolu yoruldu, üstadın anlattıklarına yetişemeyerek kalemi bıraktı ama Üstat hazretleri ise söylemeye devam ediyordu bir baktı ki kalem kendiliğinden kalktı ve yazmaya devam etti.

Talebesi diyor ki ben bu hadiseyi görünce gülümseyerek Üstad hazretlerine baktım “bu sizin kerametiniz diye içimden geçirdim.” Üstat hazretleri bana döndü ve şöyle buyurdu: “hayır, hayır evlat bu, Kuran-ı Kerim’in kerametidir, biz neyiz ki?”

İşte sevgili kardeşlerim. Hizmet ehli olan bir ehli irfanında düşüncesi ve tavrı bu şekilde olmalıdır. Asla nefsin ve şeytanın oyununa gelmemelidir.  Benlik hastalığından uzak durmalıdır.

Kardeşlerim,
Benlik hastalığına yakalanan nice insanların acı akıbetleri ile doludur İslam tarihi.  Bir örnek olarak asrı saadette yaşanan şu hadiseyi sizler ile paylaşmak istiyorum. Allah Resulü (s.a.v.)’i tanıma şerefine nail olmuş. Ama fıtratında ki kendini beğenme ve beğendirme hastalığından dolayı büyük bir imtihandan ve sınavdan geçen sahabelerimizden biriside Abdullah ibni  Sad. B.  Ebi Serhtir. Ibni Serh Mekke’de Müslüman olmuş ve Medine ye hicret etmişti. Eli kalem tutan, zeki bir insan olduğu için Allah Resulünün vahi katipleri arasında yer almıştı. Fakat bu şerefi kendisinden bilen İbni Serh. Medine de iken Allah’ın Resulunü kıracak ve incitecek iftiralar  uydurdu. Bu iftiralar duyulunca da Mekke’ye kaçtı. Mekke’de kendisine bir yer edine bilmek için eski sapık dinine geri döndü ve vahi katipliği yaptığı sırada kendisinin değiştirdiği yerlerden okuyarak müşriklere şirin görünmeye onları eğlendirmeye çalıştı. Mekke’nin fethinden sonra sütkardeşi Hazreti Osman’a sığınarak tekrar Müslüman oldu. Fakat ömrünü bu yaptığı nefsanî hatanın telafisiyle geçirdi.

Sevgili kardeşlerim,
Ehli irfana son olarak şunu diyebilirim ki. Aman dikkat edin, aman hizmetinizi hezimete dönüştürmeyin ben yaptım ben ettim demeyin. ben olmaz isem bu hizmet yürümez demeyin. Siz bilmeseniz, siz olmasanız da bu hizmet yine devam eder. Kepeneğin altında sizin bilmediğiniz nice yiğitler vardır.  Hani kendisinde bir şeyler var zannedip te sohbeti terk edenler var ya onlar bu sahabenin hayatında ki hatırayı iyi okusunlar. Neler kaybettiklerinin farkına o vakit varırlar, ama iş işten geçmiş olmaz inşallah...

Allah bütün ehli irfanı bu hastalıktan muhafaza eylesin, amin.

Ey Allah’ım bizi ve bütün ehli irfanı her türlü nefsanî hastalıklardan ve nefsi emmarenin vasıflarından, şeytanın hile ve desiselerinden muhafaza eyle. Bizi ve ehli irfanı razı olacağın hizmetlerde hizmetkâr eyle âmin…  

Selam ve dua ile.

Hizmetkâr
29.10.2013

Seyyid Muhammed Karamani ks Kimdir?
Hava Durumu
Ziyaretçilerimizden Gelen Mesajlar
Kayıtlı Video Bulunmamaktadır.
tarih
Hakkımızda

Hakkımızda
Misyon
Vizyon
İletişim

Telefon : 05446885258

Adres : İmaret Mah. 154. Sokak 7/1 Merkez KARAMAN
© Copyright 2012 Her Hakkı Saklıdır
Proteks Bilisim Teknolojileri
Aktif :
Bugün :
Toplam :