Ey Evlatlarım,
Bu dünya hayatı, aldatıcı ve kandırıcı bir seraptan ibarettir. Buna kanmak ve aldanmak saadet alameti sayılır mı? Elbette sayılmaz... Cenabı-ı Hak, bizi ayıktırmak ve bu durumu anlatmak için şöyle buyurdu:
- "Siz. Ahiret hayatından geçip dünya hayatına razımı oldunuz?" (9/38)
Bu ilahî kelamın anlatmak istediği manayı anlamak için, hiç kalp kulağını açmadın mı? Neden açmazsın ki? Açmayı düşünmüyor musun? Sonra bu âleme dalıp giderken ve kalbine, Hak kelamına karşı perde gererken, şu ilahî kelamın tehdidi seni hiç mi korkutmuyor?
Dinle, ne buyuruyor; anlamaya çalış:
- "Bu dünyada ama olan, ahrette dahi ama olur..." (17/72)
Evlatlarım;
Kalp gözünü aç... Hak Teâlâ’nın bizi ayıktır mak için, gönderdiği Ayet i Kerimelerin ışığı altında yolları bulmaya bak.
Bu Ayet-i Kerimedeki son tehdit seni sarsmıyor mu? Neden anlattığı manayı anlamaya yanaşmaz oluyorsun...
Evlatlarım;
Burası bir ekim yeridir Burada ekilen, orada; yani öbür âlem de biçilecek. Dünyada olduğu gibi, önce ekim işi; biçilmesi sonraya... Ahi ret işlerinin bazından örnek al... Allah saklasın; sonra öbür âlemde herkes sevap devşirirken, Sen eli boşlardan olursun... Sanırım ki, şu Ayet-i Kerime sana bu mevzuda bireyler anlatmak için yeter;
- "Ahiret ekinini isteyenin işine bereket veririz... Artını dünya ekinini isteyene de veririz; ama ahrette bir şey beklemesin... Orada artık nasibi yoktur..." (42/10)
Bu Ayet-i Kerimenin ihtarı sana bir şey hatırlatmıyor mu? Düşün ki, buradan öbür âleme göndereceğin bir iyilik için, on kattan yedi yüz kata kadar sevap alacaksın Düşün ve ayık... iyi bilirsen, şu Ayet-i Kerime seni ayıktır maya yeter...
Bak ne buyruluyor;
- "O ki azdı; dünya hayatını tercih etti... Şüphesiz böylesinin yeri cehennem oldu..." (79/38)
Bu zümreden olmak ister misin? Elbette:- İstemem... Diyeceksin... Bu deyişine karşılık sana, O halde ne bu gaflet? Diye çıkışılacağından neden korkmuyorsun?
Evlatlarım;
Bu gaflet deryasında ne zamana kadar yüzeceksin? Ve şaşkın, şaşkın kalacaksın... Bu yüzsüzlük sana uğur getirmez... Hemen kendine gel ve ;
- "Allah'a tövbe ediniz..." (24/31)
Emrinin mabedine çekil... Yaptıklarına nadim ol... O makamda huzur bul; daha sonra da:
- "Rabbinize ibadet ediniz..." (29/ 54)
Cümlesindeki derin mananın anlattığı cihete doğru yönel... Bundan sonra da, doğruluk dilini kulan ve şu duayı yap ;
- Artık ben yüzümü, yerin ve semaların yaratıcısına çevirdim... Müşriklerden değilim... Pak ve temiz olarak ona dönüyorum..." (6/79)
Belki bu sayede sana, bütün güzellikleri özünde toplayan sırlar âlemi nin kapışı açılır... Oraya daldıktan sonra anlarsın ki o sırlar;
- "O öyle Allah tır ki, kullarından gelen tövbeyi kabul eyler... Hatalardan geçer..." (42/25)
Mealine gelen Ayet-i Kerimede saklıdır... Biraz daha ilerleyince merkeze varır ve ;
- "Allah, Gafur ve Rahim..."( 73/20)
Cümle-i celilesiyle karşılaşırsın...
Evlatlarım;
Tövbe et... Hakka don... Sonra da duanı oku. İşte o zaman sırlar kapışırım sana açıldığım görürsün... Ve çeşitli müjdeler almaya başlarsın... Bundan sonra yapacağın ibadetlerde yardım almaya başlarsın... Ve onun sevgisine kavuşursun...
Düşün ki o;
- "Allah, tövbe edenleri sever... Pak ve temiz olanları dahi sever..." (2/222)
Buyurmuştur...
Bu haline uygun müjdeyi aldıktan sonra;
- "Sen dilediğim aziz kılarsın..."(3/26)
Ayetindeki manayı anlar; ona her an biraz daha yaklaşmaya başlarsın... Ve senin de, onun aziz kıldığı kimselerden biri olduğunu sezersin... Hamd eder ve o halden ayırmaması için, ona yalvarırsın. Korkma, yürü artık... İstikbal sana açıktır... Çünkü sen o kimselerdensin ki.
Onlar;
- "Önce Rabbimiz Allah, dediler... Sonra istikamet sahibi oldular... Artık onları ne korku vardır; ne de hüzün." (41/30)
Mealini taşıyan Ayet-i Kerime ile anlatılmıştır... Artık sen de o yüce müjdeyi alan kullardan oldun... Yani bir veli... Yani Allah'ın sevgili bir kulu... Bulduğun bu halin kıymetini bil... Mübarek olsun.
MEKTUBAT-I GEYLANİ / 4 MEKTUP / SEYYİD ABDULKADİR GEYLANİ K.S. - Hazırlayan: İrfan Meclisi