Rahman ve Rahim olan Allah’ın cc. adıyla,
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Geçen haftaki dersimizde, bir ehli irfanın yolumuzdan nasıl istifade edeceğinin adabını anlatmaya gayret etmiştik, o dersimizde üç ana başlık belirlemiş idik. İlk başlığımız, ihlas idi, bu akşam ki dersimizde ise, ikinci başlığımız olan teslimiyet konusu ele alacağız.
Bir ehli irfanın olmazsa olmazlarından biriside teslimiyettir. Kendisine manevi makamlarda kılavuzluk, rehberlik yapacak olan mürşidi kâmiline karşı hem iç âlemi, yani gönül âlemi, hem de dış âlemi, hâl ve hareketleri ve icraatları ile yani kısacası her şeyi ile teslim olmalıdır.
Mürşidi kâmilinin, acı tatlı her haline razı olmalıdır. Yani bir müridin bir mürşidi kâmile intisap etmesi, onun ilk günden itibaren bir manevi tedaviye başlaması demektir.
Mürşidi kâmiller, müritlerinin manevi hastalıklarına ilaç yazan doktorlardır. İşte bu tedavi sürecinde mürşidin verdiği bazı ilaçlar ağır gelir, bazı ilaçlar acıdır, bazen de bizim hastalığımız ilerler, bizi büyük bir cerrahi ameliyata tabi tutarlar. Onun içindir ki, bir mürit şeyhinin verdiği reçeteye uymalı, yani acısına da tatlısına da katlanmalıdır.
Bu konuda teslimiyeti tam olmalıdır. Hasta olan bir kimse doktoruna tam manası ile teslim olmazsa, kalbinde şek ve şüphe olursa, en üstün doktor bile olsa o kimseyi asla tedavi edemez.
Bu hususta, Sultanımız Gavs’ul Azam Hazretleri (k.s.) teslimiyet konusunda biz evlatlarına şu tarihi tembihi yapmaktadır;
” Bir mürit mürşidine karşı teslimiyetinde imamın önünde ki cenaze gibi olmalıdır. İmam efendi cenazeyi evire çevire yıkar, cenaze imam efendiye hiçbir şey der mi? Asla demez, işte ehli irfan da mürşidine karşı bu şekilde teslim olursa, ancak o zaman yolunda ilerleme olur, ancak o vakit manevi hastalıkları tedavi edilir.” 1
Kardeşlerim,
İşte hazreti pirin tarif ettiği şekilde teslim olan bir ehli irfan, çok kısa bir sürede ilerleme sağlar ve bütün manevi hastalıklarından kurtulur. Artık yaptığı bütün ibadetlerinden feyz almaya başlar. Şöyle düşünelim, sürekli başı ağrıyan bir kimsenin baş ağrısı geçince nasıl rahatlarsa, nasıl huzurlu olursa, işte teslim olan müritle böyle olur.
Kardeşlerim,
Mürşidi kâmiller gönül ustalarıdır. Kalp doktorlarıdır. Mürit, eğer şeyhine tam teslimiyetle bağlanırsa, onlar gerçek mana sanatlarını ancak o vakit icra ederler. Nasıl ki Hazreti Ebubekir (r.a.) Sıddıkiyet makamına ulaştıran mürşit Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) di, ama Hazreti Ebubekir (r.a.) ise ona külli teslimiyet ile bağlıydı. Hazreti Ali (r.a.) ilmin kapısını açan, onu velilerin babası yapan, yine Hazreti Peygambere(sav) karşı gösterdiği külli(tam) teslimiyetti.
Onun için kardeşlerim, teslim olmayan tabi olmaz. Tabi olmayan da bu yolda mesafe alamaz, ilerleyemez, bunu unutmayın.
Aziz kardeşlerim,
Eğer bir ehli irfan, mürşidine tam manası ile teslim olursa, o vakit onun manevi derecesi yükselecektir. Bakınız, teslim olan Hazreti İbrahim’e (a.s.) nemrudun ateşi nasıl gülistana döndü. Teslim olan İsmail’i nasıl bıçak kesmedi, teslim olan Yusuf’u (a.s.) nasıl yüce Allah mısıra sultan eyledi, teslim olan Hazreti Muhammed Mustafa’yı (s.a.v.) Sevr mağarasında Hazreti Ebubekir ile beraber müşriklerin şerrinden nasıl korudu. Onun için kardeşlerim, mürşidimize yolumuza teslimiyetimiz tam olsun.
Bir insan bir gemiye binmeden önce serbesttir. İsterse biner isterse binmez ama gemiye bindikten sonra o geminin kural ve kaidelerine uymak zorundadır. Asla nefsine göre hareket etmemelidir. Gemi kaptanına kendisini menziline ulaştıracağı konusunda tam güvenmeli ona tam anlamı ile teslim olmalıdır.
Bu konuda İmamı Gazali (r.a.) Hazretleri bir müridin mürşidinden manevi tedavi olup fayda görmesi için şu üç önemli kriterin şart olduğu bildiriyor;
· Mürid önce kendisinin hasta olduğunu kabul etmeli, sonra kâmil bir mürşidin elinde irşat olma ve manevi hastalıklarından kurtulma arzusunda samimi olmalıdır. Kendisini hasta kabul etmeyen kimse doktor aramaz, arayışında samimi olmaz, bu kimse doktoru bulsa bile teslim olamaz.
· Mürid, kalbinin doktoru olan mürşidine güvenmelidir. Onun manevi tedavi işinde ehil olduğuna kesin olarak inanmalıdır. Çünkü, kâmil mürşidin bu işteki ehliyeti önceki mürşit tarafından tasdik ve ilan edilmiştir.
Mürşit, ümmetin önüne çıkmadan önce çok ciddi bir terbiyeden geçmektedir. Nefsin bütün sıfatlarını tanımakta, onun hastalıklarını ve tedavi yollarını bilmektedir. Kendisi nefsin mutmaine makamını geçerek, Allah Teâlâ’nın sevgili bir kulu olmuş ve bundan sonra kendisine irşat izni verilmiştir.
· Mürid, mürşidinin verdiği manevi reçeteyi aynen uygulamalıdır. Mürşide güvendiği gibi onun verdiği ilaçlara da güvenmeli ve nefsine acı da gelse onları sabırla ve gönül hoşluğu ile devamlı içmelidir. 2
Yüce Mevlamız, bizleri hakiki mana teslim olanlardan eylesin.
Selam ve dua ile.
Hizmetkâr 11.09.2014
Dipnotlar
1. Nehrü’l Kadiriye /Seyyid Şeyh Dr. Muhammed Fadıl Geylani k.s.
2. İmamı Gazali
İrfan Meclisi Tasavvuf Serisi