Rahman ve rahim olan yüce Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Bir gün Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Enes Bin Malik (r.a.) ‘ya hitaben şöyle buyurdular;
‘Ya Enes gücün yettiği kadar, kalbinde hiç kimseye karşı kötü bir duygu olmaksızın sabahlamaya ve akşamlamaya çalış.’ 1
Aziz kardeşlerim, bu hadisi şerifimizde Allah Resulü (s.a.v.) Efendimiz bizlere kalp temizliğinin ne denli önemli olduğunu işaret buyurmaktadır. Zira kalp yüce Allah’ın nazargahıdır, yani Allah cc kalbe nazar eder. Bir hadisi kutside Rabbimiz,‘Beni ne yer aldı, ne de gök, ben ancak mümin kulumun kalbine sığarım.’ 2buyuruyor.
Öyleyse kalbimizi her türlü kin, hiddet, düşmanlık, kıskaçlık, kibir, fesat, aldatma duygusu vesaire kalbi karartan gönül âlemimizi yerle bir eden, her türlü kalbi hastalıktan korunmalıyız. Bu da ancak kalbi bir gönül doktoruna bağlamakla mümkün oluyor, yani günlük rabıta yapan derslerini virtlerini aksatmadan icra eden bir ehli irfan, kalbini fesada uğratacak bu hastalıklardan korumuş oluyor.
Nasıl ki şeker hastası bir insan, günlük şeker ilacına veya insülin iğnesi vurulmayı aksatmayınca veya perhizlerine dikkat edince şekeri yükselmiyor ve hasta olmuyorsa, günlük rabıta ve virdlerine devam eden ehli irfanın da manevi hali çok güzel bir şekilde devam ediyor.
Kardeşlerim kalp bir ayna gibidir. Nasıl ki; temiz bir aynaya güneşin bütün renkleri yansıyorsa, temiz bir kalbî de yüce Allah cc. aynen misalde olduğu gibi bütün esmalarıyla yansır. Böyle bir durumdaki kul da Allah’ın sevdiği kullardan olur. Allah cc. Onları, onlar da Allah’ı sever sırrına mazhar olur.
Fakat kirli, paslı, tozlu bir ayna güneşten hiçbir yansıma alamaz, yani tozlu kirli bir aynaya baktığınızda kendinizi göre bilir misiniz? Elbette ki hayır, öyleyse kalbimizi fesada uğratacak Rabbimizin nazırından bizi mahrum edecek bütün kalbi hastalıklardan kaçınalım, bu konuda çok mücadele verelim. Kinden kibirden, buğz’dan, fesattan, kıskaçlıktan düşmanlıktan uzak duralım.
Zira kalbini tezkiye ve terbiye etmemiş ya da edememiş bir ehli irfanın bu yoldan feyz alması, gönül gözünün güzellikleri seyretmesi düşünülemez.
Nasıl ki cep telefonları bazen çekmiyor, o vakit ne diyoruz, dağlar araya girmiş onun için çekmiyor, sinyal gelmiyor. İşte biz de maneviyattan bir lezzet almak istiyorsak, o vakit kalbimizi kaplayan Rabbimizle aramıza giren her türlü günahtan kaçınmalı, günah dağlarını aradan kaldırmalıyız. Hiç kimseye karşı kalbimizden en ufak bir olumsuzluk düşünmemeliyiz.
Bu yol tertemiz bir yoldur, elbisemiz beyazdır. Onun içindir ki, ufak bir leke dağlar kadar büyük gözükür her ehli irfan manevi yaşantısını buna göre düşünsün bu çerçevede yaşasın.
Zira Ebu Hüreyre (r.a.) dan gelen bir rivayette Allah Resulü (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyor;
‘Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nefsini uzaklaştırır, af talep eder tövbede bulunursa kalbi cilalanır ( leke silinir) bilakis, aynı günahı işlemeye devam ederse, kalpte ki leke artar. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar.’3
İşte kardeşlerim, sohbetten feyz alamıyorsak, rabıtan bir şey hissetmiyorsak, namazla ibadetle sorunumuz varsa, yani manevi halimizde bir isteksizlik bir bıkkınlık varsa, o vakit çare evvela tövbe etmek, ben nerelerde yanlış yaptım deyip, hata ve kusurları bulup gidermektir. Kalbin cilası zikrullahtır. Zira yüce Allah;‘Kalpler ancak Allah’ın zikri ile temizlenir.’4 buyuruyor.
Selam ve dua ile.
Hizmetkâr 03.07.2014 - İrfan Meclisinden Damlalar Serisi
Dipnotlar
1. Tirmizi
2. Geylani Tefsiri / Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)
3. İbni mace zühd 29 /4244
4. Rad /28
