Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim;
Bu haftaki sohbetimizde Allah'ımızın zikrinden gafil olanların kıyamette ki diriliş hallerinden bahsedeceğiz. Onların nasıl bir vaziyette diriltileceğini yüce kitabımız hazreti Kuran bize şu şekilde açıklıyor.
“Onları kıyamet günü yüzleri üstü, kör, dilsiz ve sağır olarak haşredecegiz. Onların varacağı yer cehennemdir.” [1]
Bir başka ayeti celile de ise Rabbimiz şöyle buyuruyor;
“Kimde benim zikrimden yüz çevirirse, artık şüphesiz onun için dar bir geçim vardır. Ve kıyamet günü kör olarak haşr ederiz. O, Rabbim! Beni niçin kör olarak haşr ettin? Hal bu ki ben gören bir kimse idim der.”
“(Allah) işte böyle! Sana ayetlerimiz gelmişti de sen onları unutmuştun. Bu gün de sen unutulursun” [2]
Sevgili kardeşlerim, yaradılış gayesini insan unutursa, bu âleme niçin getirildiğinden habersiz bir hayat yaşarsa, ilahi emir ve kaidelere kulak tıkarsa, ahrette akıbeti bu şekilde olur. Rabbim cümlemizi böyle bir akıbetten korusun.
Kardeşlerim;
Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri bütün sohbetlerinde bu acı akıbetle ihvanının ve evlatlarının karşılaşmamaları için hep tembih yapmakta. "Aman evlatlarım Allah'ın zikrinden mahrum olmayın, aman gaflete dalmayın, Allah'ımızı unutmayın" diye adeta çırpınmaktadır. Ne mutlu bize. Bizim akıbetimizi düşünen bir Rabbimiz, bir peygamberimiz, bir sultanımız var. Rabbimiz Kuran'ında sesleniyor; "beni unutmayın bende sizi unutmam" diye. Efendimiz hadisi şeriflerinde "aman Rabbimizi unutmayın, bende kıyamet günü size şefaat ederim" diyor. Sultanımızda evlatlarına "aman evlatlarım bizi yoktan var eden türlü, türlü nimetleri ile bize ikramda bulunan alemlerin rabbi olan Allah'ımızı hiç unutmayın, onun zikrinden gafil olmayın" diye bize vasiyet etmektedir. Bu bizim için bulunmaz bir nimettir. Bunun kıymetini çok iyi bilelim. Haftalık zikirlerimizi, sohbetlerimizi ve günlük virt ve evratlarımızı, rabıtalarımızı hiç ihmal etmeyelim. Zaten bir kez ihmal ederseniz nefis ve şeytan o zaafınızdan yararlanır gelecek haftaya bir başka bahane bulur. Onun için sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani hazretleri buyuyor ki; "Eğer siz sohbet ve zikirde ki maneviyatı bilseydiniz, size olan faydasının farkında olsaydınız, sürünerek dahi olsa bu meclislerde bulunurdunuz." [3]
Biz hep söylüyoruz, aman kardeşlerim zikirden sohbetten geri kalmayın diye, ama görüyoruz ki bazı kardeşlerimizin dünyalık menfaatleri Allah'ın zikrinden alıkoyar hale gelmiş. Bu çok üzücü bir durumdur. Bizim meclisimiz güneş gibidir. Güneşi görmeyen bir meyve nasıl büyümesse, meyvesi nasıl tatsız lezzetsiz olursa, rengi nasıl boz olursa, işte bu meclisten mahrum olan kardeşlerimizde böyle olurlar. Ve zamanla manevi hastalıkların pençesinde boğulur giderler. Allah korusun... Onun için kardeşlerim çok dikkatli olalım. Nefsimiz ve şeytan ve dünyanın ihtişamı bizi Rabbimizi anmaktan alı koymasın.
Kardeşlerim,
Allah'ımızın zikrinden gafil olan kulların dünyada ki suretlerini Allah'ın Salih kulları manevi olarak görürler. Her kulun dünyada ki işlemiş olduğu günaha göre bir şekil aldığını bize haber veriyorlar. Bir Allah dostu bu fakire şöyle demişti; "evlat sokağa çıkamaz oldum." Niçin efendim dediğim de ise; "evlat insanların manevi suretlerini görmekteyim." Dedim ki efendim nasıl görüyorsunuz insanların bu suretlerini? Buyurdular ki; "evlat faiz yiyenleri hınzır suretinde ve diğer günahları işleyenleri başka başka suretlerde görmekteyim." Buna benzer bir kıssayı muhterem Yahyalılı Hacı Hasan Efendi bir sohbetinde şöyle anlatıyor;
“Delinin biri, kadıya gelmiş; "Efendim! Hayvanların içerisinde çıplak olarak guslede bilir miyiz?” diye sorar. Kadı Efendi; "edilir ancak edebe aykırıdır" yani hayvan bir şey anlamaz, yalnız edebe aykırı olur, diye fetva verir.
Deli bununla ilgili Kadı Efendiden yazılı bir fetva belgesi alır. Deli dışarı çıkınca çıplanır ve halk içerisinde dolaşmaya başlar. Bazen deli utanıyor bazen çıplak olmaya devam ediyor. Binde bir insandan da utanıyor. "Oğlum niçin çıplandın bu kadar mı olur?" dediklerinde; "fetvam var efendim. Ben çıplanmak için kadıdan fetva aldım." Halk deliyi kadıya şikâyet eder. Kadı; "oğlum! Ben sana hayvanlar içerisinde gusül yapmanın caiz olduğu konusunda fetva verdim, insanların içerisinde hiç çıplak gezilir mi?" demiş.
Deli ise kadıya şu cevabı vermiş; "Kadı Efendi, sen bana bu fetvayı hayvanların içerisinde çıplak olunabilir diye verdin. Şimdi benim elimde bir kırık aynam var. İnsanların manevi hallerini görmek istiyorsan bak buyur, zaten sırım açığa çıkınca bende öleceğim" demiş. Kırık aynaya bakınca Kadı Efendi şaşa kalmış."
İnsanların hakikatlerini, ne halde olduklarını görür. İnsanlar türlü türlü hayvan şeklinde dirler. Bu hadiseye kadı efendi ibretle ve hayretle şahitlik eder. Delinin niçin soyunduğunu anlamış olur. Sırrı ortaya çıkan deli ise o günün sabahı namazla beraber hakkın rahmetine kavuşur. [4]
İşte kardeşlerim Yüce mevlamız tüm ehli irfanı verdiği suret ile ruhumuzu almayı nasip etsin. Hem dünyada hem de ahrette bizi mahcup olacağımız amelleri işletmesin. Bizi kendisini unutanlardan, zikrinden gafil olanlardan eylemesin. amin..
Selam ve dua ile
Hizmetkâr 21.06.2013
Dipnotlar
[1] İsra Süresi: 17/97)
[2] Taha Süre: 20/ 124-125-126)
[3] Fethur Rabbani, Seyyid AbdülKadir Geylani (k.s)
[4] Sohbetler, Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s.), mavi yayıncılık