Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve rahim olan Allahın adıyla.
Değerli kardeşlerim, yüce mevlamıza sonsuz hamdü-senalar olsun. Efendimize sonsuz saat ve selam olsun. Bizleri bu akşam da bu güzel mecliste bir araya getirdi. Her zaman olduğu gibi bu akşam da Efendimiz (s.a.v.) den hayat düsturları öğreneceğiz. Yüce mevlamız tesirini hayatımıza nakşederek göstersin inşallah. Amin.
Abdullah ibnu Ömer ( r.a.) Efendimiz (s.a.v.) den şöyle rivayet ediyor;
Allahın resulü (s.a.v.) şöyle buyurdular;
‘Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz. Devlet reisi çobandır ve sürüsünden mesuldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden ( hanımından ve çocuklarından ) sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır o da sürüsünden ( evin idaresinden ve harcamalarından ) mesuldür. Hizmetçi efendisinin malının çobanıdır ve sürüsünden sorumludur.’ (Buhari, Müslim)
Sevgili kardeşlerim, bu hadisi şerifinde Efendimiz (s.a.v.) bizlere önemli bir hatırlatma yapıyor; aldığınız sorumlulukları hakkıyla yerine getirmemizi bildiriyor. Allah cc., bütün emirlerini yasaklarını vahi yoluyla peygamberimize bildirmiş, bu gelen emirler ve yasaklar, bir Müslüman için hayat nizamıdır. Bu nizamın intizamlı yürümesi, gelecek nesillere yaşanabilir bir İslam nizamı bırakabilmemize bağlıdır. Müslüman sorumluluk sahibidir, aldığı sorumluluğu hakkıyla yerine getirmek mecburiyetindedir.
Kişi evvela Allah’a olan kulluk sorumluluklarını harfiyen yerine getirmekle mükelleftir. Kuranın emrettiği şekilde hayatını intizam etmesi, ona göre ayarlaması, bir müslümanın sorumluklarındandır. Eğer bu sorumluluğunu yerine getirmezse, Allah’a asi olmuş, kulluk vazifesini yerine getirmemiş sayılır.
Sonra Allah’ın Resulü (s.a.v.) Efendimize olan ümmet sorumluluğunu yerine getirmek, O’nun tarif ettiği ümmet bilinci ile yaşamak, O’na layık bir ümmet olma gayretinde olmak, bu da müslümanın ikinci önemli sorumluluğudur.
Konumuzu şu şekilde özetleyelim, bir Müslümanın dinine ait sorumlulukları vardır. Bu sorumluluklara harfiyen uymalıdır. Sonra ailesine karşı sorumlulukları vardır. Eğer bunları yerli yerince uymazsa, o evde huzur, saadet ve mutluluk bekleyemez. Bir aile reisi, hiçbir sorumluluğunu ihmal etmemeli ki evinde huzur olsun. Bir devlet başkanı ülkesinde ki her vatandaşından sorumludur.
Hazreti Ömer (r.a.) şu sözüyle konumuza bize ışık tutuyor; ‘Basra da bir koyunun ayağı bir yere takılsa yada bir kuzuyu kurt kapsa Allah cc. onun hesabını Ömer’den sorar.’
Ashabı kiram efendilerimizin bu meseleye ne kadar dikkat ettiklerini bu sözden anlıyoruz. Öyle ki onlar bu meselede çok titiz davranmışlardır.
Bir örnek daha verek olursak; Ehl-i İrfan arasında çok zikredilen ibretlik bir olay vardır;
Hazreti Ömer halife, Bir gece makamında ashabtan biri ziyaretine gelir, selam verir. Selamı alınmamıştır, oturur, Ömer işiyle meşgul çalışır. Sahabe bekler, selam alınmamış, yüzüne bile bakılmamıştır.
İş biter. Hz. Ömer mumu söndürür bir başka mumu yakar. O anda selamını alır konuşmaya başlar.
Sahabe sorar:
-Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve niçin bir mumu söndürüp diğer mumu yaktın ve ondan sonra benle konuşmaya başladın?
Hazreti Ömer:
-Evvelki mum devletin hazinesinden alınmışdı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım, Allah indinde mes’ul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle meşgul olmaya başladım.
Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder:
-Ya Rabbi! Hattab oğlu Ömer’i bizim başımızdan eksik etme!
İşte bu sorumluluk duygusudur. Asr-ı saadet bu gibi binlerce örneklerle doludur. Bir örneği daha sizlerle paylaşmak istiyorum;
Hazreti Ebubekir (r.a.) Halife seçilir. Sabah kalkar sırtına heybesini alır, doğru çarşıya iş aramaya gider. Karşısından gelen ashap sorar, ya emir-ül müminin, (ey müminlerin emiri) bu halin nedir? Sırtında heybe, omzunda ip nereye gidersin? Bu hal hiç müminlerin emirine yakışır mı?
Hz. Ebubekir (ra), şöyle cevap verir;
Benim bakmakla sorumlu olduğum bir ailem var. Onların rızkını kazanmam lazım. Onun için işe gitmem gerekiyor. Der.
Kardeşlerim, Hazreti Ebubekir(ra) şunu diyebilirdi, ben müminlerin halifesiyim, beyt’ül maldan para alırım, ailemi de bu şekilde geçindiririm, diyebilirdi, ama onlar sorumluluk sahibi örnek insanlar, onun için bizler irfan meclisinde hizmet ederken bu ölçüyü kendimize düstur edinmeliyiz. Bu bilinçle ve sorumlulukla hareket etmeliyiz. Vakfımızın, cemiyetimizin emanetlerini kendi malımız gibi korumalıyız. Şunu özsellikle vurguluyorum, vakfın emanetlerini asla ve asla şahsi işimize kullanmamalıyız. Eğer kullanılırsa bunun vebalı çok ağır olur, bu sorumluluğun yarın altından kalkamayız. Acizane biz elimizden geldiğince dikkat ediyoruz. Bazen kardeşlerimiz vakfa ait bazı araç ve gereçleri istedikleri zaman, az önce bahsettiğimiz vebalden dolayı veremiyoruz. Sakın kardeşlerimiz darılıp kırılmasınlar, zira biz onları çok sevdiğimiz için böyle yapıyoruz. Vakıf işi çok titiz davranılması gereken bir meseledir. Zira bizler ip üzerinde yürüyen cambaz gibiyiz. Elimizde kuran ve sünnet olmasa aşağıya düşeriz Allah korusun. Onun hiçbir ehli irfan bu konuda bize gücenmesin zira ölçümüz kuran ve sünnettir.
Size başımdan geçen bir hadiseyi anlatayım; vaktiyle bir kaç yıl bir vakıfın yönetim kurulunda görev aldım. Birgün vakıfa ait bir inşaata bakmak için gittik. Vakıfın başkanı, ordaki çalışanlara yemek yaptırdı. Tabiî ki vakfın parasıyla. Yemeği onlara verdik, onlar da bize buyur ettiler, kırılmasınlar diye bir parça ekmek aldım ve yedim inanın sabaha kadar Sultanım Abdulkadir Geylani hazretleri bana kızdı, niye yedin diye. Onun için kardeşlerim bu konuda hepimiz sorumluluk sahibi olmak zorundayız ya değilse Allah indinde mesul oluruz .
Kısacası kardeşlerim, herkes emri altındakilerden, ailesinden, komşusundan, akrabasından, arkadaşilarından sorumludur. Hiç kimse, bana ne, deme lüksüne sahip değildir. Herkes sorumlu davranmak zorundadır. Hele bizim gibi bir manevi yola girmiş olan ehli irfanın daha çok sorumluluk sahibi olması lazımdır.
Kardeşlerim, hepimiz vazifesini, sorumluluklarını layıkıyla yapsa hem dünyamız hem de ahretimiz mamur olacak inşallah.
Sevgili kardeşlerim, burada sohbetime son verirken, hepinizi aziz ve celil olan rabbime emanet ediyorum
Selam ve Dua ile.. Vesselam.
Hizmetkâr 18.04.2012