Allahın selamı hidayete tabi olanların üzerine olsun
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Malûm olduğu üzere, her milletin, her inancın kendine göre kültürü, örf ve âdeti vardır; hayat anlayışı, tarihi, geçmişi vardır. Bunları canlandırmak, tazelemek ve heyecanını yeniden yaşamak için bayramları vardır, seyranları vardır...
Yegâne güzel İslam’dır!..
Bunların içerisinde yegâne güzel olanı; İslam’ın getirdikleri, tarif ve beyan ettikleridir.
Bu konuyu iyi kavrayabilmek için önce Cenab-ı Allah (Celle Celelühü)’nün Kur’an-ı Kerim’indeki şu ayetlerini göz önüne getirmek gerekir.
Dünyada herkesi, ahirette sadece mü’minleri rahmetine alan Allah’ın adıyla.
“Ey iman edenler! İyi ve güzel olan şeyler ve yolunuzu Allah’ın kitabı ile bulmada yardımlaşın, kötülüğü ve düşman-lığı artırmada değil. Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve unutmayın ki, Allah’ın cezası çok şiddetlidir.” (Mâide: 5/2.)
“Zulüm yapanlara en ufak meyil göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah`tan başka velileriniz de yoktur, sonra yardım da göremezsiniz.” (Hûd: 11/113.)
“Allah bu kitapta size buyurmuştur ki; ne zaman Allah’ın mesajlarının inkâr edildiğini ve onların hafife alındığını duyarsanız, başka şeyler konuşmaya başlayıncaya kadar, bunu yapanların yanından ayrılmalısınız, yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Bakın Allah münafıkları ve gerçekleri örtbas eden-leri hep birlikte cehennemde toplayacaktır.” (Nisâ, 4/140)
“Ey Muhammed! Biz sana bu Kur’ân’ı vahyetmekle her türlü haberleri, sana en güzel ifade biçimiyle anlatıyoruz.” (Yusuf: 12/ 3)
“Yoksa onlar, hâlâ İslâm’ın karşıtı cahiliye kanunları ile mi yönetilmek istiyorlar? Şüpheden uzak, doğru ve gerçek bilgiyi tanıyarak kabul edip inanmış bir toplum için Allah’tan daha güzel kanun koyucu olabilir mi?” (Maide: 5/50)
“Gerçek şu ki bu Kur’ân, insanları dosdoğru yola iletir. İyi ve dürüst davranışlar ortaya koyan mü’minlere, ödüllerinin çok büyük olacağını da müjdelemektedir. Ahirete inanmayanlara gelince, onlara da can yakıcı bir azap hazırladık.” (İsra: 17/9-10)
Konuyu başkalarına benzeme noktasından ele alan Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) Efendimiz hadis-i şeriflerin de şöyle buyuruyorlar:
“Rabb’im beni terbiye etti (bana edep öğretti); fakat terbiye ve edebimi güzel yaptı.” (Sem’ani)
“Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” (Müslim)
“İslam üstündür; ona hiç bir şey üstün olamaz!” “Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır.” (Ebu Davûd, Libas 4) Özellikle bu hadis-i şerif çok önemli psiko-sosyal gerçeklere işaret eder. Şekli benzeşmenin sonuçta itikadı benzeşmeye götüreceğini anlatır.
Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) Efendimiz diğer bir hadis-i şeriflerinde:
“Muhammedin canı elinde olan Zat’a yemin olsun ki; Bu ümmetten Yahudi veya Hıristiyan herhangi bir kimse beni duyarda sonra benimle gönderilen, dine inanmadan ölürse mutlaka cehennem ashâbından olur.” (Müslim iman: 70,No:153, 1/134)
Hadis-i şerifinde bu kâfirlikten sadece “Allah’ı ve ahireti inkâr” kastedilmeyip bununla birlikte, “Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in dinine uymama’nın da” imansızlık sayıldı-ğını açıklamaktadır.
İslâm Dini yepyeni bir nizamla ortaya çıkmış, önceki dinlerin hükümlerini bütünüyle yürürlükten kaldırmıştır. Bu dinin gecesi de gündüzü kadar aydınlıktır. Müslüman anasından halife (hükümdar) olarak doğar, tabi olarak değil. Yani o ilmiyle, irfanıyla, yüksek ahlâkiyle ve dindarlığı ile herkese örnek olur, herkes ona uymaya özenir. O ise kimselere özenmez. Çünkü dini ona yeterince malzeme sunmuş, ihtiyacını karşılamıştır. Tabii bu tabiiyet ve hükümdarlık ilim ve teknikte, sanatta değildir. Çünkü ilim ve teknik Müslüman’ın yitik malıdır, onu nerede, kimin yanında bulursa almaya daha haklıdır. O halde tabiiyet ve halifelik(hükümdarlık) ahlâk, din, adalet ve hakseverliktedir.
O halde diğer dinlerin kutsal saydığı günleri kutlamak, onların âdetlerine uymak, büyük günahlardandır.
Buna birkaç misal verelim:
Batı ülkelerinde olduğu gibi, yabancı kadın ve erkeklerin bir arada toplanıp dans etmeleri, çeşitli oyunlar tertiplemeleri İslâm’a göre büyük günahlardandır.Bir Müslüman’ın onlara özenerek bu gibi şeyleri helâl kabul etmemek şartıyla yaparsa büyük günah işlemiş olur. Helal sayacak olursa, küfre girer.
Güzellik yarışmaları, bilindiği gibi daha çok gayr-i müslim ülkelerde yapılır. Bundan amaç, şehvetperestlere kadın vücuduyla ziyafetler çekmektedir. Aynı zamanda genç kızları bu gibi ahlâksızlıklara özendirmek suretiyle onları baştan çıkarmaya yöneliktir. Tabii Kur’ân’a ve Sünnete göre, bir Müslüman kadının bu tür müsabakalara katılması, soyunup etini teşhir etmesi büyük bir günah ve ağır bir suçtur. Çünkü ahlâkı ifsad etmekte, kadının annelik vakarını düşürmekte, onu bayağı bir eşya gibi müzaye-deye çıkarmaktır.
Bu tür müsabakaların mubah olduğunu iddia eden kimse dinden çıkar. Tevbe ve istiğfar etmesi gerekir. Aksi halde cenaze namazı kılınmaz.
Noel Yortusunu Hıristiyan âlemiyle birlikte kutlamak da büyük günahlardan biridir. Hattâ buna özenerek İslâm'da böyle güzel âdetler olmadığını söyler,Hıristiyanları takdir ederse, İslâm Dininden çıkar.
Yılbaşında tebrikleşmek de İslâmî sünnetlerden değil, Hıristiyanlara mahsus bir âdettir, Bundan da Müslümanların kaçınması gerekir. Kendi millî ve dinî günlerimizde tebrikleşme-mizde ise sayısız yararlar vardır. Her şeyden önce dinî ve millî âdetlerimizi yaşatmış, çocuklarımıza güzel örnekler vermiş oluruz.
Misalleri daha da çoğaltmak mümkündür. Fakat sizler de biliyor ve inanıyorsunuz ki, İslam dini ve onun getirdiği örf ve adetler, onun öğrettiği edeb ve terbiye sistemi, onun vaaz ettiği hüküm ve kanun, onun târif ve beyan ettiği beşerî münasebetler ve içtimaî kaideler insan yapısı değillerdir, insan kafasının mahsulleri değillerdir. Allah (Celle Celelüh)’ün şaşmaz ilmine ve sonsuz kudretine dayanmakta, hikmet dolu vahyinden kaynaklanmak-tadır.
Binaenaleyh; bizim böyle bir dinimiz, Kur’an gibi bir kitabımız, Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) gibi bir Peygamberimiz vardır. Bunlardan kaynaklanan hayat nizamımız, bunlardan ilhamını alan örfümüz ve âdetimiz vardır. İbret dersi veren, heyecanımıza heyecan katan tarih sahnelerimiz vardır. Hikmet dolu ibadet sistemimiz, mübarek gece ve mübarek gündüzlerimiz vardır; bayramlarımız, tarih başlangıcımız ve yılbaşımız vardır. Hasılı her şeyimiz vardır ve de en güzel şekliyle!..
O halde bizim şunun felsefe ve sistemine, bunun düzen ve doktrinine, ötekinin örf ve âdetine, berikinin takvim başlangıcı ve yılbaşısına hiç de ihtiyacımız yoktur; onlara uyma ihtiyacı da duymayız. Çünkü bu; bizim için tenezzüldür, zillettir, aşağılıktır ve benliğimizi yitirme, şahsiyetimizi kaybetmedir; ne mukad-desatımıza yakışır ne de şanlı tarihimize!
Bizler, Müslüman olarak, İslam dini gibi bir dinin salikleri olarak örnek ve önder insanlarız. Şunu veya bunu taklit ederek, şuna veya buna uyarak ne çam keseriz ne de mum dikeriz, ne yılbaşı geceleri tertip eder, ne de kafaları çekip serseri oluruz, ne eğlenceler tertip edip insanlığımızı kaybederiz, ne de hayalperest olup zar atarak talih deneriz, ne hindiler keser, ne de tebrikler yazarız...
“Bir kimse bir millete benzerse o, onlardandır!” (Ebu Davud)
Ya ne yaparız?
Müslümanlar olarak bizler; kendimize ait geçtiğimiz ayda yaşamış olduğumuz yılbaşında (ki, Hicrî takviminin başlangıcı olan 1 Muharrem’dir!)
Bu gecede geçen bir senenin muhasebesini yapar; hayır mı yaptık; eksiğimiz, noksanımız var mıdır; İşte bunları gözden geçirir, yaptığımız hayırlardan dolayı Mevlâ’mıza şükrederiz, şerlerden dolayı üzülür ve tevbe ederiz, eksiklerimizi ikmal eder, noksanlarımızı tamamlarız.
Gelecek senenin de müzakeresini yapar; daha ciddi, daha mükemmel plan ve programla, daha azimkâr bir metanet ve cesaretle yeni yıla gireriz. Ömrümüzden bir sene daha eksildiğini ve mezara bir adım daha yaklaştığımızı göz önünde tutarak daha derin, aşk ve şevkle ibadet ve ubudiyetimizi; maddî, manevî kulluk görevlerimizi daha hızlı, daha mükemmel bir şekilde yapmaya niyet ve gayret ederiz
İşte Müslümanların yılbaşısı, işte gayr-i Müslimlerin yılba-şısı! Bir ona bak bir de buna bak! Hangisi akla ve ilme, insan tabiatına, insan yaratılışına, bir kelime ile insanlığa uygundur? İyi düşün, kararını kendin ver ve ona göre yaşantını ve hayatını ayarla!.. Lütfen o akşama has olarak evinize özel bir yiyecek almayınız.
Bu duygu ve düşüncelerle, mübarek Cuma’nızı en kalbi muhabbetlerimle tebrik ediyor, Âlem-i İslam’a ve bütün dünyaya barış ve esenlik getirmesi temennisiyle… Yüce Allah’tan iki cihan saadetleri niyaz ediyorum...
Hizmetkar - 31.12.2011