Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Bu haftaki dersimizde, Sultanımız Gavs’ul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani (ks) hazretlerinin kalpteki vesveseyi anlatan sohbetine yer vereceğiz, inşallah. Rabbim cümlemizi istifade edenlerden eylesin. Amin.
Gavsul Azam Hazretleri şöyle buyurdular;
Kalbe iki yerden vesvese gelir. Biri melek tarafından gelir. Bu hakka ve onu tasdik etmeye çağırır. Diğeri de düşmandan gelen vesvesedir. Bu da şerre ve hakkı yalanlama ve hayırdan uzaklaşmaya çağırır. Bu anlatılanlar, Abdullah b. Mesud tan rivayet edilmiştir.
Hasan Basri (r.a) şöyle dedi ; “Bunlar iki önemli şey olup, kalpte gezer dururlar. Biri Allah’tan diğeri de düşmandan gelir.”
Allah’tan gelene göre davranan kişiye, Allah cc. rahmetini verir. Allah’tan gelene uymalı, düşmandan gelene de karşı çıkarak onunla mücadele etmelidir.
Mücahit (r.a) aşağıdaki ayeti kerime hakkında şöyle dedi;
“Hannas (sinsi) şeytanın şerrinden, O sinsi şeytan insanın kalbine yayılır. Allah adı anılınca, siner ve kaybolur. Gaflete düştüğü zaman ise ortaya çıkar ve kalbi kaplar.1
Mukatil de şöyle demiştir; “ O şeytan domuz şeklindedir. İnsanoğlunun cesedindeki kalbine bağlıdır. Kanın dolaştığı yerlerde dolaşır. Allah cc. onu böyle insana musallat etmiştir. Onunla ilgilide şöyle buyurmuştur;
Ki o şeytan insanların kalplerinde vesvese vermektedir. Cinden ve insanlardandır.2
Âdemoğlu yanıldığı zaman ( gaflete daldığı zaman) sinsi şeytan onun kalbini yutacak gibi kaplar. Allah ‘ı zikre gelince, (yani Allah’ı zikretmeye başlayınca) insanın kalbine saklanır. Hatta ondan çıkar gider.
İkrime (r.a) şöyle demiştir;
“Vesvese veren şeytanın yeri, insanın kalbi ve iki gözüdür. Bu şeytanın kadındaki, iki yeri ise yüzü dönük ise gözlerinde, arkası dönük ise kalçasındadır.
Sevgili kardeşlerim;
Sultanımız Gavs’ul Azam Hazretleri biz evlatlarına bugün şeytanın kalbimize nasıl girebileceğini ve girince de bize neler yaptırabileceğini anlattı. Kalp namazgâhı ilahidir. Bir kutsi hadiste Allah’ın Resulü (s.a.v) şöyle buyuruyor ;
“Beni ne yer aldı, ne de gök, ben ancak mümin kulumun kalbine sığdım.“
Onun içindir ki, kalbi her daim Allah’ın zikri ile meşgul etmelidir. Ya değilse, kalp Allah’ın zikrinden mahrum kalırsa, o kalbi şeytan istila eder, kaplar ve sürekli vesvese verir, sürekli hayırlı ve güzel amellerin yapılmaması için mücadele eder. Onun içindir ki, günlük zikirlere evrat ve ezkarlara rabıtamıza mutlak devam etmeliyiz. Kalbi zikirden mahrum bırakmamalıyız. Nasıl ki insanın vücudundaki böbrekleri su ile hayat buluyorsa, yani su içmeyen bir kimsenin böbrekleri iflas ediyor ve o insan ölüyorsa, tam bu misal gibi Allah’ın zikrinden mahrum kalan kalp de ölür.
Kalbi diri tutmanın şartı zikrullahtır.
Zira bir ayette Rabbimiz Zuhruf suresinin 36. ayetinde şöyle buyurmaktadır;Kim, Rahmân’ın Zikri’nden gafil olursa, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur. 3
Bir hadisi şerifte ise Allah’ın Resulü (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdular;
İnsan vücudunda bir et parçası vardır, eğer o et parçası düzgün olursa, bütün vücut düzgün olur. Eğer, o et parçası bozuk olursa, bütün vücutta bozuk olur. Dikkat edin o et parçası kalptir. 4
Aziz kardeşlerim, görüldüğü gibi eğer kalp düzgün olursa, bedende düzgün oluyor, kalp bozuk olursa, bütün bedende bozuk oluyor. Onun için kardeşlerim, sohbetten, zikirden, evrattan, ezkardan, rabıtadan asla uzaklaşmayalım. Eğer birgün dersten mahrum kalırsanız, ikinci gün zorlanırsınız, bir hafta zikrullaha devam etmez iseniz, ikinci hafta birçok bahaneniz olur gelmemek için, işte bu bahaneleri şeytan ve nefis birlikte olup, bize vesvese yoluyla yaptırmaktadır. İnsan sohbete, zikre bir ay gelmese, bir ay ders, virt çekmese rabıta yapmasa, maneviyattan uzaklaşır gider, derken nefsi ona türlü türlü bahaneler bulur, dersin, kardeşim niçin sohbete gelmiyorsun, bir başlar anlatmaya sorduğuna soracağına pişman olursun, onun o kadar çok mazereti vardır. Ama nefsani bir şey veya dünyalık bir şey olsa piknik, halı saha, düğün, gezi, eğlence, kısacası onu Allah’ı anmaktan alı koyan her şey o vakit hemen ordadır. Onun içindir ki kardeşlerim, aman dikkat edelim, ehli İrfan baş düşmanımız ve onun yardımcısı nefsin hile ve tuzaklarına karşı çok ama çok uyanık olmalıyız. Efendimizin şu duasını vird edinip günlük okumalıyız; Ey kalpleri ve ayakları elinde tutan Allah’ım. Kalbimizi de ayağımızı da dininde sabit tut kaydırma.5 Âmin
Kardeşlerim, bu derste, Pir Hazretleri, bize vesveseden nasıl korunacağımızı, kalbimizi nasıl muhafaza edeceğimizi tarif etti. Yani bir bilgisayarı nasıl ki zararlı yazılımlardan korumak için antivirüs programı yüklüyorsak ve o antivirüs programı sayesinde bilgisayarımız korunuyorsa, biz de bütün bedenin kontrolünü elinde tutan kalbimizi, zikrullah ile bütün kötü duygu ve düşüncelerden, bizi Allah’ın zikrinden alı koyacak bütün vesveselerden korumalıyız. En ufak bir manevi saldırıya fırsat vermemeliyiz.
Sevgili kardeşlerim, Abdulkadir Geylani ks. Hazretleri bu sohbetinde bir başka önemli konuyu gündemine almıştır; Erkeklerde şeytan aleyhillanenin nereden vesvese vereceğini yani düşmanın nereden saldıracağını ayrıntılı bir şekilde bize açıklamıştır. Erkeklerde şeytan gözlerinden ve şehvetlerinden yaklaşarak vesvese vermektedir. Kadınlarda ise gözlerinden ve kalçalarından yaklaşacağını bildirmektedir. Zira fahri kâinat Efendimiz (sallahu aleyhi vesellem) bu tehlikeyi şu şekilde bize anlatmaktadır;
Siz şu iki konuda bana garanti verin, ben de sizin cennete gideceğinize garanti edeyim. Birincisi; iki bacak aranız ( şehvetiniz) diğeri de, iki dudak arasındaki diliniz. Bu iki uzvunuzu haramlardan koruyacağınıza garanti ederseniz, ben de sizin cennete gideceğinizi garanti ederim.6
İşte kardeşlerim; kalbimiz fesada uğratacak haller bunlardır. Bu sohbetten sonra inşallahurrahman kalbimizi fesat uğratacak bütün hal ve davranışlardan kaçınacağız. Bizi Allah’ın zikrinden alıkoyacak bütün alışkanlıklarımızdan vaz geçeceğiz. Yüce mevlamız cümlemizi kalbi selime ulaşanlardan eylesin. Bütün kalbi ve nefsani hastalıklardan muhafaza eylesin. Amin Selam ve dua ile vesselam.
Hizmetkar 28.05.2014
Dipnotlar
1. Nas Suresi, Ayet 4
2. Nas Suresi, 5.6.
3. Zuhruf Suresi, Ayet 36
4. Ramuzul ehadis
5. Kutubi sidde
6. Kutubi sidde
7. Şeytanla Mücadele/ Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)