Şeytana Yardımcı Olmayın (İkindi Sohbetleri)
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim:
“Bir gün Allah Resulü (s.a.v.) Efendimizin huzuruna içki içmiş bir kimse getirilmişti.
Adam cezasını çekip huzurdan ayrılınca, Orada bulunanlardan birisi;
-Allah seni kahretsin! Diye bedduada bulundu.
Bunun üzerine;
Allah’ın Resulü (s.a.v.) Efendimiz;
‘Böyle söyleyip te ona karşı şeytana yardımcı olmayın’Buyurdular. 1
Kıymetli kardeşlerim
Bizler mümin olarak günaha karşı elbette ki tepkili ve nefret dolu olmalıyız. Ancak bu tepkimiz ve nefretimiz, günah işleyen, hata yapan mümin kardeşimizi aşağılamayı, onu hakir görmeyi, onun onurunu incitmeyi, ona beddua etmeyi, ona nefretle kinle bakmayı caiz hale getirmez.
Bizler ehli irfan olarak, böyle bir günaha düşmüş bir mümini gördüğümüz zaman, ona acımalı, nefsin ve şeytanın elinde imanı hırpalanmış, nefsin ve şeytanın günah kurşunlarına hedef olmuş, bu kardeşimize, şefkat ve merhamet kucağını açmalı, onun bu durumdan tez zamanda kurtulması için hem maddi hem de manevi olarak çaba harcamalıdır. Bir ehli irfan, düşene bir tekmede ben vurayım demez. O, kardeşini şeytanın kucağına terk etmez.
Sevgili kardeşlerim,
İnsanlar hata yapabilir, insanlar günah işleye bilir, yanlışlar yapabilir. İnsan demek unutan demektir. Bu hadisi şerifimiz de Allah’ın Resulü (s.a.v.) Efendimiz; Günah işleyen bir kimsenin dışlanmasını, onun ayıplanmasını, kınanmasını, hoş karşılamamış ve onu dışlayarak onu ayıplayarak şeytanın kucağına itmiş olacağımızı bize haber vermiştir. Onun için, bizler böyle bir durumla karşılaştığımızda takınacağımız tavır, uygulayacağımız metot, Allah Resulü (s.a.v.) Efendimiz’ in bize tarif ettiği usuldür.
Kıymetli kardeşlerim,
Bizler hiç bir zaman ehli irfan olarak, Hazreti Piri Geylani’nin evlatları olarak, kinimiz nefretimiz, günahı işleyene değil, işlediği günaha olmalıdır. Bizim kapımıza gelen kim olursa olsun, hayat bulmalıdır. İçkicisi, ayyaşı, sarhoşu, bağımlısı, kısacası kim olursa olsun, onu kapımızdan kovamayız, onu öteleyemeyiz, onu iteleyemeyiz, o bu günahkâr hali ile bizim meclisin yolunu bula bildi ise, biz onun doktoru olmalı ve onu tedavi etmeliyiz. Eğer onu kovarsak, onu şeytanın ve nefsinin eline bırakmış, onu elimizle ateşe atmış oluruz.
Bir gün bir sarhoş Hazreti Mevlana Celaddin-i Selçuki (k.s.) Hazretlerinin dergâhının kapısına gelir ve nara atmaya başlar. Bu duruma dergâhta ki dervişler çok sinirlenir ve sarhoşu dövmeye başlarlar. İçeriden gürültüyü duyup dışarı çakan Hazreti Mevlana (k.s.) hemen sarhoşun imdadına yetişir ve ne yapıyorsunuz evlatlarım adamı niçin dövüyorsunuz deyince,
Dervişler, efendim bu adam içmiş içmiş dergâhımızın kapısında nara atmaktadır, deyince, koca pir Hazreti Mevlana (k.s.), bırakın onu, o bu sarhoş hali ile bizim dergâhı bula bildi ise ne mutlu, şarabı o içmiş ama onu dergâhtan kovan döven sizler sarhoş olmuşunuz der. 2
Aziz kardeşlerim, burada sohbetime son verirken hepinizi aziz celil olan yüce rabbime emanet ediyorum, hepinizin ramazanı şerifi mübarek olsun. Selam ve dua ile..
Hizmetkâr 01. 07.14
Dipnotlar
1. Buhari
2. Mesnevi Şerif, Hazreti Mevlana Celaleddini Selçuki (k.s.)