Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim; bu akşamki dersimizde, Müslümanları çepeçevre saran, bir veba salgını gibi kuşatan, kronik bir hal almaya başlayan bir hastalıktan bahsedeceğim.
Bu hastalık ümmeti Muhammedîn birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, ülfetini güç ve kuvvetini, bir ve beraberce yapılması gereken ideallerini yok etmeyi hedefine almıştır.
Onun için bu hastalıkla hepimiz var gücümüzle mücadele etmeliyiz ki; Allah’ın rahmeti, Allah’ın mağfireti, Allah’ın feyz ve bereketi bizle beraber olsun.
Kıymetli kardeşlerim:
Bu hastalık gıybet hastalığıdır. Gerçekten de bu hastalık ümmeti sarmıştır. Eğer mücadele edilmez ise, aramız da ki; kardeşliği, birlik ve beraberliği, huzur ve güveni yok edecektir. Gelin Allah rızası için gıybetsiz bir gün geçirmeye gayret edelim. Gıybet eden kardeşlerimizi de kırmadan, incitmeden, uyaralım. Bu konuda ki; sorumluluklarımızı yerine getirelim.
İki mümin bir araya gelince, iki dünyada da kendilerini kurtaracak konuları konuşsunlar, birbirlerinin hal ve hatırlarını sorsunlar, dertlerini, sıkıntılarını dinlesinler gıybet ve benzeri konulardan uzak dursunlar ki, o vakit yüce Allah birbirimize olan ülfetimizi, sevgimizi, kardeşliğimizi en yüksek zirveye çıkaracak ve kalpler, gönüller birbirine karşı sevgi, şefkat ve merhamet ile dolacaktır.
Bir Müslüman kardeşinin saçının teline zarar gelse, acısını ta kalbinin derinliklerinde hissedecektir. Mezhep, meşrep, dil, ırk, renk, zengin ve fakir ayrımı ortadan kalkacak, artık Sahabeyi kiramın (r.a.) Efendilerimizin bir birine olan sevgisi, aşkı, ülfeti ve muhabbeti bizler de, de hâkim olacaktır.
Bu konuda hepimize çok önemli vazifeler düşmektedir. Hepimiz İslam’ın birer neferi olarak çalışmalı, nerede bir gıybet hastalığı varsa, hemen kardeşlik panzehri ile tedavi etmeye çalışmalıyız.
Bizler asla neme lazım diyemeyiz. Bana ne canım aklı fikri yok mu? Yapmasın diyemeyiz. Bana ne benim bildiğim kadarını o da biliyor. Gıybet yapmasın diyemeyiz. Bizim böyle bir lüksümüz yoktur. Belli ki o kardeşimiz bu gıybet hastalığına yakalanmış. Bizler hemen onu Kur’an-ın ve Sünnet-i Peygamberiyenin karantinası altına almalı, Kur’an ve Sünnet ilacı ile onu tedavi etmeliyiz.
Kardeşlerim, gelin bu hastalığı Hazreti Allah (C.C.) bize nasıl tarif ediyor bir kulak verelim.
Nisa suresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor;
“Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten ve hakkıyla bilendir.” 1
Hucurat suresin de ise şöyle buyuruyor;
“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” 2
Hümeze suresinde ise Rabbimiz şöyle buyuruyor;
“Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin vay haline!” 3
Görüldüğü gibi kardeşlerim, Yüce Rabbimiz gıybet etmeyi hoş karşılamıyor ve ölü kardeşinin eti yemeye benzetiyor. Onun içindir ki, bir Müslüman diğer Müslüman kardeşinin gıybetini yapmamalıdır.
Kardeşlerim, bu konuda Efendiler Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz bize gıybeti şu şekilde izah ediyor;
Ebu hüreyre (r.a.) şöyle anlatıyor;
Allah resulü (s.a.v.) sordu:
-Gıybet nedir bilir misiniz?
Allah ve Resulü daha iyi bilir, dediler.
Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular;
-Din kardeşini sevmediği bir şeyle anarsan gıybetini etmiş olursun.
Ashaptan birisi sordu:
Dediğim ayıbı kendisinde görürsem ne olur?
Bu soruya Efendimiz (s.a.v.) şöyle cevap verdi
Dediğin şey onda varsa gıybet olur; yoksa yalan söylemiş, iftira etmiş olursun. 4
İbni Ebu Nücayh (r.a.) şöyle anlatıyor;
Bir gün Hazreti Peygamber (s.a.v.) in yanına kısa boylu bir kadın geldi.
Kadın Allah Resulü (s.a.v.) ile görüştükten sonra haneyi saadetten ayrıldı.
Kadın ayrılıp gidin ce Hazreti Aişe (r.a.) şöyle dedi:
-Boyu ne kadar kısa!
Bunu işiten Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu:
-Gıybetini ettin ya Aişe!
Hazreti Aişe (r.a.) dedi ki:
-Onda olan hali anlattım. Başka bir şey demedim ki.
Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdular
-Ama onun bahsedilmesinden hiç hoşlanmayacağı bir yanını söyledin. 5
Ebu Said El Hudri (r.a.) Efendimiz (s.a.v.) den şöyle rivayet ediyor;
-Miraca çıktığım gece bir topluluğa rastladım. Yanlarından etleri kesiliyor lime lime edilip kendilerine yediriliyordu. Ve onlara şöyle deniliyordu;
Daha önce kardeşlerinizin etini yediğiniz gibi bunu da yiyiniz.
Cebrail’e sordum:
Ey Cebrail bunlar kimlerdir?
Cebrail şöyle dedi:
-Bunlar ümmetinden gıybet edenlerdir. 6
İbni Abbas (r.a.) şöyle anlatıyor;
“ Allah Resulü (s.a.v.) , sefer sırasında genellikle her iki zengin kişiye dünyalığı olmayan birini arkadaş ediyordu. Böylece hem onların yediklerinden yesin, hem de konaklanacak yere varmadan önce gidip onların yerlerini hazırlasınlar ve bazı hizmetlerini görsün.”
Bunun gibi, Selman Farisi’yi varlıklı iki kişiye arkadaş tayin etmişti. Bir gün, bir yere gittiler. Selman onlara iyi bir şey hazırlamamıştı. Ona şöyle dediler;
-Resulullah’a git; fazla katık varsa bizim için iste. Selman gidince, ardından şöyle dediler;
-Su kuyusuna gitse kuyuyu kurutur.
Selman, Resulullah (s.a.v.) ‘e gitti. Onların dediğini anlatınca Resulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
Git onlara; katığı yediniz de.
Selman’ı Farisi (r.a.) onlara gelip durumu bildirdi.
Bunun üzerine ikisi de Resulullah (s.a.v.) ‘in yanına vardılar; dediler ki:
-Ya Resulullah biz katık namına bir şey yemedik.
Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdular:
-Ama ben ağzınızda et kızıllığı görüyorum.
Şöyle dediler:
-Bizde bir şey yok ki; biz bu gün hiç et yemedik. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdular:
Siz kardeşinizin gıybetini ettiniz.
Sonra, onlara sordu:
-Ölü eti yemeyi sever misiniz?
- Hayır, sevmeyiz dediler.
Allah’ın Resulü (s.a.v.) bunun üzerine şöyle buyurdu;
Ölü etini yemeyi nasıl kötü görüyorsanız kardeşinizin gıybetini de etmeyin. Kardeşinin gıybetini eden kimse, kardeşinin etini yemiş olur.” 7
Sevgili kardeşlerim, şimdi konumuzla ilgili olarak bir Allah dostlarının ne söylediğine bakalım.
Altın silsilemizin en önemli halkalarından olan İmamı Hasanı Basri (r.a.) Efendimizden şu hatıra nakledilir;
Bir gün Şeyh Hasanı Basri Hazretlerine dediler ki;
Efendim falan kimse dün sizin gıybetinizi yaptı.
Şeyh Hasanı Basri bunun üzerine,
Gıybetini yapan kimseye bir tabak dolusu hurma yolladı ve şunu demesini söyledi;
“Duyduğuma göre, iyiliklerini bana hediye etmişsin. Bu iyiliklerine tam olarak karşılık vermeyi isterdim ama imkânım bu kadardır. Ne olur özrümü kabul buyur.” 8
Bir başka kıymetli tavsiyesinde Hasan-ı Basri Hazretleri şöyle buyuruyor;
“Eğer bir kimsenin gıybetini yapacaksanız o anne ve babanızın olsun ki, sevaplarınız başkalarına gitmesin. 9
Evliyanın büyüklerinden İbrahim Bin Ethem (k.s.) Hazretlerinden şu hatıra anlatılır.
İbrahim Ethem (k.s.) bir takım kimseleri evine ziyafete çağırdı.
Ziyafete gelenler başladılar birilerinin gıybetini yapmaya onu bunu çekiştirmeye.
İbrahim Ethem (k.s.) Hazretleri bu duruma kızdı ve şöyle buyurdu;
“Bizden öncekiler yemeğe ekmekle başlarlardı, siz ise ölü kardeşinizin etini yiyerek başladınız. 10
Ebu Ümame Bahili şöyle buyurdu;
“Kıyamet günü kul, amel defterine baktığı zaman işlemediği bazı iyilikleri görür. Ve sorar?
Bunlar nereden geldi Ya Rabbi?
Şu cevabı alır;
Haberin olmadan insanlar senin gıybetini yaptı. Bu sevaplar sana onlardan geldi. Yani bu sevapları onlardan aldım sana verdim. 11
Bir hakikat ehli şöyle anlatıyor;
Bir kimse gıybet eder ve sonra o gıybetinden dolayı tövbe ederse, en son cennete girecek olan kişi odur. Bu kimse gıybete devam ederken ölse cehenneme ilk girenlerden olacaktır. 12
Bir eserde şöyle anlatılıyor;
İsa (a.s.) bir gün arkadaşlarına şöyle dedi;
Uyuyan bir kimsenin edep yeri açılsa örtersiniz değil mi?
Evet, örteriz, dediler
Fakat siz, kalan kısmını da açıyorsunuz!
Suphanallah! Ya İsa bu nasıl oluyor?
Sizin yanınızda bir kimse anlatılmıyor mu? Siz, hemen onda bulunan en kötü halleri anlatmaya başlıyorsunuz. Böylece onun örtülü kalmış mahrem yerlerini de açmış oluyorsunuz. 13
Sevgili kardeşlerim, bizler Piri Geylani’nin evlatlarıyız, gıybet konusunda herkesten daha çok dikkatli olmak zorundayız. Eğer bizler örnek bir meclis olacaksak, gelin bu hastalıktan korunalım ve kimsenin gıybetini yapmayalım.
Yarın kıyamet gününde çok pişman oluruz da; pişmanlığımız bize hiçbir fayda sağlamaz. Orada pişman olmadan burada pişman olup, bu hastalıktan korunalım ve bu konuda birbirimize yardımcı olalım. Selam ve dua ile…
Hizmetkâr 14.11.2014
Dipnotlar
1- Nisa suresi / 148
2- Hucurat sures i/ 12
3- Hümeze suresi / 1
4- Ramuz-ul Ehadis
5- Buhari
6- Tirmizi
7- Geylani Tefsiri / Seyyid Abdülkadir Geylani (k.s.)
8- Tembihü’l Gafilin / Ebü’l-Leys Semerkandi (k.s.)
9- Tembihü’l Gafilin / Ebü’l-Leys Semerkandi (k.s.)
10- Tembihü’l Gafilin / Ebü’l-Leys Semerkandi
11- Tembihü’l Gafilin / Ebü’l-Leys Semerkandi
12- Tembihü’l Gafilin / Ebü’l-Leys Semerkandi
13- Tembihü’l Gafilin / Ebü’l-Leys Semerkandi
İrfan Meclisi Damlalar Serisi 2014