Rahman Rahim olan yüce Allah’ın adıyla
Hamd, âlemleri yoktan var eden Hazreti Allah cc ‘a Salat ve Selam Onun Habibi Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa –sallâllâhu aleyhi ve sellem–’e Selam O’nun temiz ehli beytine, ashabına, ahbabına, tüm inananlara.
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Zekat hakkında sohbetimize devam ediyoruz;
”Zekâtın geçerli olmasının şartları nelerdir?” yani zekât verirken nelere dikkat etmeliyiz.
1- Zekât verirken niyet etmek.
Bu konuda âlimlerimiz, zekât vermede niyetin şart olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Zira bu konuda Resullerin En Mükemmeli Olan Efendimiz –sallâllâhu aleyhi ve sellem– şöyle buyuruyor:
“Ameller niyetlere bağlıdır.” 1
2- Zekâtı hak eden kimselere vermek.
Âlimlerimiz ittifak etmişlerdir ki, zekât verirken kesinlikle, zekâtı layık olana vermek şarttır. İmamı Azam Ebu Hanife Hazretlerine göre, yedi yaşından küçüklere ve delilere zekât verilmez. Ancak bu küçük ve deli olanların babası veya velisi alabilir.
Aziz kardeşlerim,
Zekât verirken, birkaç edebi kuralı, daha doğrucası toplum içerisinde zekât verirken yapılan bazı yanlışlara dikkatinizi çekmek arzu ediyorum.
Zekât verirken, karşıdaki Müslüman kardeşimizi, rencide etmeden vermek lazımdır. Kimsenin görmemesi gizli verilmesi, akşam vakti verilmesinin çok daha uygun olacağını âlimlerimiz tavsiye ediyorlar.
Zekât dağıtırken, onun resimlenmesi, kameraya alınması, onun televizyonlarda veya gazetelerde veya sosyal medyada paylaşılması hiç doğru değildir.
Zekât verirken al bu benim zekâtımdır diye değil, bu benim sana hediyemdir veya bizim üzerimizde ki sizin hakkınızdır, lütfen kabul buyurun, diye nazik bir üslupla verilmelidir.
Bir de kendi evinde ailesiyle yemediği, bir gıdayı veya bir elbiseyi, zekât olarak başka bir Müslümana layık görmekte uygun değildir. Tarihi geçmiş, işyerinde satılmamış gıdaları, Allah için dağıtmak, zekât olarak vermek: Başta Rabbimiz olmak üzere o mümine karşı çok büyük saygısızlıktır. Aman kendi yemediğimiz, giymediğimiz kısacası kendimize layık görmediğimiz bir şeyi başka kardeşlerimize de layık görmeyelim.
Zekât verirken, Habil ile Kabilin kurban hikâyesini hiç hatırımızdan çıkarmayalım.
Zekât veren kişi, şurada burada verdiği zekâtla övünmemeli, -bu yıl şu kadar zekât dağıttım, şu kadar erzak dağıttım, gibi davranışlarda yanlıştır. Bu konuda cennet gençlerinin Efendisi olan Hazreti Hüseyin –radiyallhu anh- Efendimiz, örnek alınmalıdır ki; O hep yaptığı hayırları gece dağıtırdı. Kerbela’da şehit olunca ve yardımlar kesilince, Medine’liler ancak anlaya bildiler yardım dağıtanın Hazreti Hüseyin Efendimiz olduğunu..
Yüce mevlamız, yaptığımız bütün amelleri rızasına uygun yapmayı, rızasına uymayan bütün davranışlardan da uzak durmayı, kuran ve sünnet yolunda istikamet üzere yürümeyi bizlere nasip eylesin, âmin…
Hizmetkâr 04.07.2015
Dipnotlar
1- Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai
İrfan Meclisi İkindi Sohbetleri 2015