Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ın adıyla,
Hamd, alemleri yoktan var eden, Hazreti Allah cc, Salat ve selam, O’nun Habibi Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa sallâllâhu aleyhi ve selleme, Selam O’nun temiz pak ehli beytine ashabına ve tüm ümmetine.
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Bir yaz mevsimini daha geride bıraktık. Camilerimiz çocuk cıvıltılarıyla âdete cennet bahçesine döndü. Onları öyle gördükçe geleceğimize dair ümitlerimiz, gönül âlemimizi neşeye boğdu. Bu manzara yıllardır hasretini özlemini çektiğimiz bir olaydı. Camilerimiz, bu manada yıllardır çocuk sesine hasretti, bu konuda başta devlet yetkililerimiz olmak üzere tüm diyanet camiamızı ve emeği geçen tüm kardeşlerimi canı gönülden tebrik ediyor, Allah onlardan ebeden razı olsun diyorum.
Aziz kardeşlerim;
Camilerimizin neşesi olan bu yavrularımızı her zaman camide görmek arzumuzdur. Fakat zaman zaman üzülerek görmekteyim ki bu yavruların camilerimizde ki bazı muhteremler tarafından hırpalandığı, kalplerinin kırılarak camilerimizden uzaklaştırıldığını görmekteyiz. Bu hadiseler geleceğe dair umutlarımızı, hayallerimizi tarumar etmektedir.
Oysa bizim önderimiz, Sultanı Kibriya’mız sallâllâhu aleyhi ve sellem,bize bu konuda en büyük dersi veriyor. Gelin beraberce bakalım Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellemin döneminde camide ses çıkaran, tabiri caiz ise yaramazlık yapan çocuklara Hazreti peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellemEfendimiz ve ashabı kiram hazretı râdıyallahu ânhnasıl davranmışlar:
O dönem de henüz çocuk olan Neccar oğullarının mahallesinin sakinlerinden bir Sahabe Efendimiz râdıyallahu ânhbaşından gecen şu hatırayı bize şöyle anlatıyor;
Bir gün mahallemizde ki çocuklarla beraber mescidi nebevinin önünde oynuyorduk. Yağmur yağmıştı mescidin önünde ki çukur yerleri küçük havuzlar halinde doldurmuş su birikintileri oluşturmuştu. Bizde bu suların içerisine girerek bir birimizin üzerine sular atarak oynuyorduk. Bir ara oyunun heyecanından olsa gerek çok gürültü yapmış olacağız ki mescidini nebeviden bir sahabe efendimiz çıktı ve niye gürültü yapıyorsunuz dercesine, bize baktı, biz de onu görünce hemen dağıldık, ara sokaklara kaçtık. Az sonra tekrar toplandık ve oyun oynamaya devam ettik, şöyle ki çocukluk yine oyunun ayarını kaçırmışız ki, yine mescidin kapısında bu defa bir başka sahabe efendimiz gözüküverdi. Biz yine kaçtık ve ara sokaklara dağıldık. Biraz bekledikten sonra tekrar toplandık ve oyunumuzu kaldığımız yerden devam ettik. Bir müddet sonra bizim gürültümüze bu defa Allah’ın Resulü sallâllâhu aleyhi ve sellemçıktı, biz yine ara sokaklara kaçıştık. Fahri kâinat sallâllâhu aleyhi ve sellemEfendimiz arkamızdan seslendiler: Ey! Çocuklar kaçmayın gelin yanıma. Biz de geri toplandık, bize şöyle buyurdular; Siz bur da ne yapıyorsunuz?
Biz de ey Allah’ın Resulü sallâllâhu aleyhi ve sellem, burada su ile oynuyor, bir birimize ağzımıza su alarak fışkırtıyoruz, dedik.
Fahri Kâinat sallâllâhu aleyhi ve sellem,o vakit gelin beraber oynayalım dedi ve ağzına su alarak bize fışkırttı ve bizimle oynadı. 1
Kıymetli kardeşlerim,
İşte bize nebevi ölçü bu, öyleyse camideki eli öpülesi ihtiyar amcalarımızdan, ağabeylerimizden, kardeşlerimizden rica ediyorum, gelin bu yavrularımıza daha çok şefkatli, merhametli davranalım, onları sevelim, onları sevindirelim, onlara hediyeler verelim, başlarını okşayalım. Onlara haçlık vererek camiye olan ilgilerini artıralım. Ama sakın ha onlara kızmayalım, kırmayalım, azarlamayalım, gürültü çıkardı diye camiden kovmak gibi bir gafletin içerisinde bulunmayalım. Onların kalpleri çok hassas, çok nazik, hemen kırılırlar, hemen incinirler ve bu incinme de onların ileriye dönük hayatlarında, yani gönül dünyalarında derin izler bırakır. Onun bu konuda biraz hoşgörülü olalım.
Aziz kardeşlerim, konumuzla ilgili bir hatırayı sizlerle paylaşıp sohbetime son vermek istiyorum.
Geçmiş dönemlerde ilimizde valilik yapan bir valimiz ile bir vesile ile bir araya gelmiştik. Vali bey gayet kibar ve ehli beyte ve âlimlere çok saygılı bir kimseydi. Bize de hürmet etti, ben de bu saygısının hürmetinden güç alarak dedim ki sayın valim, sizi hiç camide göremiyoruz, arada bir görsek olmaz mı dedim.
Vali bey, bu soruma karşı, biraz mahcup biraz üzgün, biraz da kırgın bir halde şöyle dedi.
Doğru dersiniz ama ben cami cemaatinden nefret ediyorum.
Bu cevaba çok şaşırdım ve sordum sayın valim sizi böyle nefret ettiren nedir?
Vali bey bu soruya şöyle cevap verdi;
Henüz daha çocuktum, herkes gibi ailem beni mahallemizdeki camiye namazlıklarımı öğrenmem için göndermişti. Bir hocamız vardı, çocukları çok seviyordu bize hediyeler veriyor, hep sevindiriyordu. Biz de camimizi ve hocamızı çok sevmiştik. Beş vakti iple çekiyor, zaruretten gidemesek çok üzülüyorduk. Günler böyle geçerken ben de artık sureleri ve müezzinlik yapmayı öğrenmiştim. Kuran’a geçmeme bir sayfam kalmıştı. Camiye âdete âşık olmuştum, sabah namazına bile kimse kaldırmadan kendiliğimden kalkıyor gidiyordum. Bir gün hocamız dedi, evlat bu gün akşam ezanını sen okuyacaksın ve müezzinliği de sen yapacaksın. Öyle sevinmiştim ki hayatımda öyle sevindiğimi hiç hatırlamıyorum. O gün akşamın olmasını iple çektim ve vakit gelmişti, ezanı okudum ve müezzinlik yapmaya başladım, heyecandan tir tir titriyordum bu heyecanımdan olsa gerek iç ezanı okurken, Muhammed Resullulah kısmını iki yerine tek okumuşum, farkında bile değilim, tam o esnada bir ihtiyar amca kocaman elleriyle yüzüme bir tokat patlattı. Ben neye uğradığımı şaşırmıştım, elimde ki mikrofonla yere yığıla kaldım. Gönül dünyam allak bullak olmuştu, ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım, mihrapta namaz kıldıracak olan hocamız hemen koştu beni kucakladı ihtiyara çok kızdı, ama fayda etmedi çocuk çoluğu buraya çıkarıyorsunuz, bu iş çocuk çoluk işimi diye birde üste çıktı. Benim gönül dünyam alt üst olmuştu. Artık cami cemaat gözüme bir başka gözüküyordu. Ondan sonra bir daha camiye gitmedim. Namazımı evimde kıldım ama cami cemaatine olan öfkem nefretim her geçen gün azalmak yerine çoğaldı. Onun için ben bir daha camiye gitmedim. Her gitmek istediğimde bu hadise aklıma geliyor.
Aziz kardeşlerim,
Çocuklarımızın gönül dünyasında güzel hasletler bırakacak hatıralar olsun. Cami cemaatini hocalarımızı kısacası yavrularımız, bizleri sevgiyle rahmetle yâd etsinler. Arkamızdan hayır dualarla ansınlar.
Şunu unutmayalım ki; Eğer bir camide arkada ses çıkaran kaşan oynayan gülen çocuk sesleri gelmiyorsa o vakit bizler geleceğimizden endişe etmemiz lazımdır.
Hepinizi Aziz ve Celil olan Hazreti Allah cc emanet ederim cumanız mübarek olsun.
Selam ve dua ile
Hizmetkâr 04.09.2015
Dipnotlar
1- El Esabe , ibni Hacer (k.s.)
2- Hatıralarım / Seyyid Muhammed karaman-i (k.s.)
İrfan Meclisi / Cuma Sohbetleri 2015