Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Hamd alemleri yoktan var eden, yüce yaratıcımız Hazreti Allah cc ‘a Salat ve selam, O’nun habibi Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa aleyhissalâtu vesselâm’a Selam O’nun tertemiz ehli beytine, ashabına ahbabına, ve tüm ümmeti Muhammed’e..
Pek Aziz Muhterem Kardeşlerim,
Bir irfan meclisinde sizlerle tekraren beraber olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bizlere bu imkânı lütfeden yüce Mevla’mıza sonsuz şükürler olsun. Bizleri bu meclisten hem dünyada, hem de ahirette ayırmasın. Bizleri, Kuran-ı Kerim’inde övdüğü ve beraber olmamızı emrettiği Salihlerin, Sıddıkların yolundan da ayırmasın, ayağımızı kaydırmasın. Âmin
Kıymetli kardeşlerim,
Dünya sultanlığını ebediyet sultanlığı ile değiştiren büyük veli Allah dostu. Taca, tahta tekmeyi atıp, Allah yolunda ve mana âleminde saltanat süren aşk eri, İbrahim Ethem (k.s.) hazretlerinin ziyaretine bazı kimseler geldiler ve şöyle sordular;
Ey aşk eri, Gönüller Sultanı; bizimle konuşsan bizimle oturup kalksan, senden bir şeyler öğrenip istifade etsek gönlümüz huzur bulsa olmaz mı?
İbrahim Ethem (k.s.) mübarek başını kaldırdı ve şöyle dedi;
-Ah, Ah!
Mecliste bulunanlar hemen dediler ki;
-Niçin ah ediyorsun?
Aşk eri koca sultan şu cevabı verdi;
Ben şimdi dört şeyle meşgulüm ki, ondan ah etmekteyim. Onları bitirince, sizinle oturur, konuşurum!
Mecliste bulunanlar; Nedir bu dört şey Ey İbrahim Ethem; Dediler.
Aşkın sultanı İbrahim Ethem (k.s.) şöyle buyurdu;
Birincisi şudur;
Yüce Rabbimizin kullarından ahit aldığı günü düşünüyorum.Âdemoğullarından ahit aldığı gün, aziz ve celil olan Yüce Allah şöyle buyurmuştu:” Bunlar cennetlik, şunlarda cehennemliktir. Onların hali ile artık ilgilenmem.” Şimdi düşünüyorum, da ben acaba hangi zümredenim.
İkincisi;
Ana rahminde yaratılan bir çocuğu düşünüyorum. Yüce Rabbimiz ana rahminde onun yaratılmasına hükmetti ve ona ruh üfledi. O çocuğun yaratılma anında hazır bulunan melek Hazreti Allah cc sordu:” Ya Rabbi! Şaki mi Sait mi olacak?” Şimdi düşünüyorum: o zaman Yüce Allah benim için hangi cevabı verdi.
Üçüncüsü: Ölüm meleği geldiği, ruhumu almak isteği ve: “ Ey Rabbim! Müslümanlarla beraber mi? Yoksa kâfirlerle beraber mi?” sualini sorduğu zamanı düşünüyorum; Benim için ne cevap verilecek.
Dördüncüsü;
Kıyamet günü müminler bir araya toplanıp götürülürken, Yüce Allah mücrimlere şöyle buyurur:
“Ey günahkârlar! Bu gün müminlerden ayrılın.” 1
O anı düşünüyorum. Acaba ben, hangi zümreye dâhil olacağım? 2
Aziz kardeşlerim;
Yaşadığımız bu asırda İnsanların ekonomik düzeyi iyileştikçe, imkânlar daha iyiye gittikçe, lüks ve dünyaya rağbet ve dünya sevgisinin arttığını görmekteyiz. Oysa imkanlar geliştikçe, bu imkanı verene kulluğumuzun artması, ibadetlerimizin ziyadeleşmesi, mütevazi bir yaşantıyı benimsememiz gerekmektedir. Ama görüyoruz ki, islam’ın onay vermediği işlere bulaşarak daha çok zengin olmayı daha çok para kazanmayı, malı mülkü artırmayı son model arabaya binmeyi, en lük semte ve en lüks evde oturmayı, yorulmadan, alın terletmeden zengin olmayı, bu asrın insanları seçmektedir. Bu gidiş nereye bu işin sonu nereye varacaktır acaba?
Bu dünya hırsı ve rabbimizin verdiğine kanaat etmeyip, harama dalma, bizi nereye götürecek acaba? Dün şiddetle kaçtığımız haramlar, bugün sıradan bir hadise gibi görünmektedir. Onun için ibadetlerimizden feyz alamıyoruz, yaptığımız ameller bizi günahlardan alıkoymuyor Allah’a kulluğumuzda gevşeme meydana geliyor, islam adına yaptığımız hiçbir hizmet amacına ulaşmıyor. Daha çok kazanma, daha çok lüks hayat adına islam’ın altını dağ gibi oymaktayız, unutmayalım ki bir altını oyduğumuz dağın altında kalacağız.
Sevgili kardeşlerim;
Bu konuda Sami Efendi (k.s.) hazretlerinden şu hatıra anlatılır.
Bir gün Sami Efendi (k.s.) Konya’ya gelir. Konya’da sohbet eder, sohbetten sonra ihvanından bazı kimseler şöyle bir serzenişte bulunurlar: “Efendim eskiden Konya’ya Esad Erbil-i Hazretleri gelirdi, sohbet ederdi, öyle feyizli olurdu ki, sohbette bayılanlar, kendinden geçenler, hastalananlar olurdu. Siz de çok güzel sohbet ediyorsunuz ama biz o eski feyzi o eski hali yakalayamıyoruz, acaba sebebi nedir?
Muhterem üstad Sami Efendi hazretleri şöyle buyurur;
-Evladım, Esat Erbil-i hazretleri Konya’ya gelirken o dönemde Konya’da kaç tane banka vardı?
-Müritleri;
-Efendim ya bir tane vardı ya iki tane vardı.
-Şimdi kaç tane var?
-Efendim yirmi tane var.
Görüldüğü gibi kardeşlerim, bu gün her tarafı Allah ve Resulüne savaş açmak gibidir, diyen Efendimizin ümmeti faiz illetine mübtela olmuştur. Onun için hiç kimse ibadetinden feyz alamıyorum, şikayetinde bulunmasın..
Peki bu gidişin çaresi nedir, derseniz, Kuran ve Sünnet ayarımıza tekrar geri dönmek, Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm’ın sünnetine sımsıkıya sarılmak ve ölümü, kabri, hesabı, kısacası ahireti unutmamakla mümkün olacaktır.
Aziz kardeşlerim;
Tarihimiz bu halde onların akıbetlerinin nasıl sonuçlandığının acı hikâyeleri ile doludur. Bir hatıra olsun diye bir tanesini aktarıp, sohbetimi noktalamak istiyorum.
Emevi halifesi Ömer bin Abdul aziz döneminden öncedir. O dönemde insanlar lükse çok düşkündür. Herkes lüks evler, saraylar yaptırmakta, zenginler daha çok mal kazanma derdindirler, şöyle ki : o dönemin zenginleri, nasıl olur da zekat vermeyiz, nasıl olur da zekattan çalarız, diyecek bir duruma düşmüşler. Fakirlerin gözetilmediği, garibanların, yoksulların unutulduğu, yani insanlar arasında sevgi saygı muhabbetin kaybolduğu bir dönemdi.
Sonra halifenin ölmesiyle Ömer bin Abdul aziz halife oldu, baktı ki, toplum hızla kayboluyor, islami değerler ortadan kalkıyor, hemen islam alimlerini topluyor ve şu emri veriyor; “Bundan sonra ilim irfan sohbet meclislerinizde insanlara ölümü ahireti anlatın.“ O günden sonra yavaş yavaş toplum islami değerlerine tekrar geri dönüyor, öyle ki müslümanlar o kadar zengin oluyor ki, islam toprakları içerisinde zekat verecek fakir kalmıyor ve o derin din alimleri toplanıp şu fetvayı veriyorlar; ”İslam toprakları içerisindeki islama ılımlı olan gayri Müslimlere de zekat verilebilir, diye.” 3
Aziz kardeşlerim;
İslam bizi geriletmez, islam bizi fakir etmez, bilakis, yaşar isek hem dünyamızı hem de ahiretimizi mamur eder. Aksine uzaklaştığımız vakit, hem dünyada, hem de ahirette hüsrana uğrarız. Bu gün ümmetin içerisine düştüğü zilletin en büyük sebebi islami değerlerden uzaklaşmasıdır. Onun için gelin değerlerimize sımsıkı sarılalım gelecek nesillere ecdadımızın bize bıraktı gibi bir medeniyet bırakalım.
İbrahim Ethem (k.s.) hazretlerinin kendisine sorduğu bu soruları biz de kendimize soralım. “ Bize kalmayacak şu fani geçici dünya için, bize ebedi kalacak ahirette bizi hüsrana uğratacak günahlar işlemeyelim. “
Ey yüce Mevla’mız bizleri dünyaya esir olanlardan eyleme, bizleri razı olacağın amellerle iştigal ettir. Razı olmadığın hiçbir amelle bizi iştigal ettirme. Bizi ve tüm ehli irfanı iki cihanda aziz eyle, sevdiklerinle beraber haşr eyle, Âmin
Selam ve dua ile..
Hizmetkâr 05.10.15
Dipnotlar
1- Yasin 59
2- Tabaka tül Kübra / İmamı Şarani (k.s.)
3- Taberi tarihi
İrfan Meclisinden Damlalar Serisi 2015