Rahman ve Rahim olan Yüce Mevla’mızın adıyla
Hamd âlemleri yoktan var eden, merhametlilerin en merhametlisi yüce Rabbimiz Hazreti Allah cc ‘a Salat ve selam O’nun Habibi Resullerin En Mükemmeli Efendimiz Komutanımız Hazreti Muhammed Mustafa (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) e’ Selam O‘nun temiz pak ehli beytine, ashabına, ahbabına ve tüm ümmetine.
Pek Aziz ve Muhterem Kardeşlerim,
İçerisinde yaşadığımız asırda, sevgiye, saygıya, merhamete, şefkate her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. İnsanların birbirini sadece dünyalık menfaat için sevdiği, selam ve muhabbetin, mal mülk sahibi olanlara verildiği. Ufacık bir yanlışta ve hatada, affetmenin yerine, kaşların çatıldığı, öfkenin galebe çaldığı bir devirde yaşıyoruz. Evet, mümin öfkelenmeli, kızmalı, hiddetlenmeli ama bu öfkesi, hiddeti, kızması mümin kardeşine karşı değil dinine, vatanına, milletine, namusuna göz dikenlere karşı olmalıdır. Kuran-ı Kerimde yüce Mevla’mız şöyle buyuruyor;
“Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların, rüku ve secde ederek Allah'ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Onların, Tevrat'taki vasıfları ve İncil'deki vasıfları da şöyledir: Filizini çıkarmış onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibidirler. Allah böylece bunları çoğaltıp kuvvetlendirmekle inkârcıları öfkelendirir. Allah, inanıp yararlı işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vaad etmiştir. 1
Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.) Hazretleri bu konuda biz evlatlarına şu tavsiyeyi yapıyor;
“Ey evladım: Şahsına karşı kardeşlerinden bir hata işleyen olursa, onu affet, hoş gör. Ama dinine karşı bir kâfir, bir münafık, bir saldırıda bulunursa: o vakit avı elinden alınan aslan gibi ol.” 2
Aziz kardeşlerim;
Bir diğer ayeti celile de Rabbimiz şöyle buyuruyor;
“Allahtan korkan kimseler öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. 3
Bir diğer ayeti celile de Rabbimiz şöyle buyuruyor;
“ Sen af yolunu tut. İyiliği emret ve kendini bilmezlere aldırma. 4
Bir hadisi şerifte ise şöyle anlatılıyor;
“ Bir adam Efendimiz (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek “ Bana öğüt ver” dedi. Efendimiz (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular:
“Kızma (öfkelenme)” Dedi . O zat isteğini birkaç defa tekrarladı. Allah Resulü (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) ise aynı sözünü tekrarladı kızma (öfkelenme) buyurdu.” 5
Bir diğer hadisi şerifte ise efendimiz (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor;
“Yumuşak davranmayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır.” 6
Aziz kardeşlerim, aslında öfke insanla birlikte yaratılmıştır. Zira bir Müslüman dinini, namusunu, vatanını korumak lazım geldiğinde bu öfkeye ihtiyaç vardır.
Üstat Necip Fazıl ne güzel söylemiştir;
İster misin olmasın kaşı, gözü simanın
Hiçbir değeri yoktur öfkesi yok imanın. 7
Yani kardeşlerim;
Evet, bir mümin yeri geldiğinde din-i mübine, namusuna, vatanına bir saldırı olduğu zaman, ondaki imanın gereği olarak öfkelenmeli. Ama mümin kardeşlerine karşı gayet yumuşak, kibar, hoşgörülü, merhametli davranmalıdır.
Sevgili Peygamberimiz (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) in uygulamaları bizim için en büyük örnektir. O’ Rasullah (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) nefsi için hiç kimseye öfkelenmemiş, hiç kimseyi kırmamış, incitmemiştir. Ama üzülerek görüyoruz ki; bu asrın Müslümanları, dinine küfredene Müslüman kardeşini öldürene, zulmedene, şefkatle davranırken, Müslüman kardeşlinden bu şefkati esirgemektedir. Bu bizim peygamberimizin tarif ettiği ölçü değildir.
Onun için kardeşlerim, gelin hiçbir kardeşimizin gönlünü kırmayalım, incitmeyim, zira bir hadisi kutsine şöyle buyurmaktadır; “ Ben ne yere nede göğe sığdım, beni ancak mümin kulumun kalbi aldı.” 8
Yani kardeşlerim; öfkemizle nice kalpleri, gönülleri yıkarız, incitiriz ama inanın ömrümüz boyunca uğraşsak kırdığımız bir gönlü tekrar kazanamayız. Şunu unutmayalım, “ Kalp Nazargah-ı İlahidir, Allah’ın kuluna nazar ettiği tek mekândır.”
Aziz kardeşlerim;
Şu üç günlük dünya için hiç öfkelenmeye hiç kalp kırmaya değmez. Sevmek varken, şefkat göstermek varken, niye kırıcı olalım, kardeşlerimizi niçin incitelim.
Mevlana’mız (k.s.) ne güzel söylemiş:
Şu çeşmenin haline bak,
Su içecek tası yok.
Kırma insan kalbini,
Yapacak ustası yok. 9
Atalarımız ne güzel söylerler;
“Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kararır.
Bir hadisi şerifte ise sultanı Kibriya’mız (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem)
“ Hakiki pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfke anın da öfkesini yenendir.” 10
Kardeşlerim;
Son olarak bir mümin öfkelendiğinde ne yapmalı, kısaca buna da değinip sohbetimi noktalamak istiyorum.
Bu konuda Efendimiz (Sâllâllahu Aleyhi ve Sellem) şu tavsiyede bulunuyor bizlere;
1.Öfkelen kimse hemen euzu besmele çeksin.
2.Ayakta ise hemen otursun.
3.Oturuyor ise yaslansın ya da yere uzansın.
4. Öfkesi geçmemiş sakinleşmemiş ise, hemen gidip soğuk su ile abdest alsın. “ Öfke ateştir. Ateşi de ancak su söndürür.”
5. Öfkelendiğinde şu ayeti Celile’yi hatırlasın.” Allahtan korkan kimseler öfkesini yutarlar. İnsanları affederler.” 11
Yüce Mevla’mız cümlemizi öfkesinin yenen ve kimseyi incitmeden bu âlemden huzuruna varan kullarından eylesin. Yüce Rabbimiz cümlemizi gereksiz ve lüzumsuz öfkelenmekten korusun. Âmin
Selam ve dua ile
Hizmetkâr 09.10.2015
Dipnotlar
1.Fetih Suresi ayet /29
2. El fethur Rabbani /Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)
3.Ali İmran/134
4.A’raf/199
5.r. Salihin/642
6. R. salihin/641
7. Necip Fazıl Kısa Kürek
8. Taberi tefsiri/ İmamı Tabiri
9. Mesnevi şerif/ Mevlana Celalettin’i Selçuki (k.s.)
10.Riyazussalihin
11. .Ali İmran/134
İrfan Meclisi Cuma Sohbetleri Serisi 2015