Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ın adıyla
Hamd alemleri yoktan var eden yüce yaratıcımız, Hazreti Allah cc ‘a Salat ve selam onun habibi Resullerin en efdali, en mükemmeli Efendimiz önderimiz Hazreti Muhammed (s.a.v.) ‘e selam O’nun tertemiz ehli beytine, ashabına, ahbabına ve tüm ümmetine.
Pek Aziz ve Muhterem Kardeşlerim,
Bu haftaki dersimizde bir ehli irfanın idealleri nelerdir. Bir ehli irfan nasıl olmalı? bu konuyu ele alacağız. Yüce mevlamız tesirini ziyade eylesin..
Kardeşlerim,
Ehli irfanın davası çok büyüktür. Öyle ki biz ehli irfan olarak dünyayı değiştirmeye talibiz. Bu dünyaya yemeye içmeye gezip eğlenmeye, hele hele, gününü gün etmeye hiç gelmedik. Bizler İslam davası için insanlığın kurtuluşu için var gücümüzle gece gündüz çalışmak ve Allah'a cc layık bir kul, Rasulullah'a layık bir ümmet olmak için geldik.
Zira yüce Mevlamız bizleri Kur'an-ı Kerim'inde uyararak bu vazifeyi aksatmamamızı istiyor;
“Gafillerden olma” (Araf,105)
Kardeşlerim,
Yüce Mevlamız, bizlerin sürekli zinde olmamızı, gafletten ve gaflete götüren bütün hallerden uzak bir hayat yaşamamızı ve Allah'ın zikrinden gafil olmamamızı istiyor.
Öyleyse kardeşlerim,
Ehli irfan İslam davası için, Kur'an'ın ve sünnetin inkişafı için, ölü kalplerin yeniden İslam'ın nuru ile hayat bulması için, insanlığın kurtuluşu insanlığın hidayeti için var gücüyle çalışmalıdır. Fakat bunu yaparken hiç kimseyi horlamadan, dışlamadan ötelemeden itelemeden yüce dinimiz İslam'ın şefkat, merhamet, sevgi prensipleri içerisinde yapmalıdır. Yunusumuzun (k.s.) dediği gibi:
“Yaradılanı severim; yaratandan ötürü” sözlerini kendimize rehber edinmeli, bu çerçeve içerisinde bir yaklaşım sergilemeliyiz.
Aziz kardeşlerim,
İçerisinde yaşadığımız bu asırda, ehli irfanın sahabe-i kiram hazretlerinin yaptığı gibi bir çalışma örneği sergilemeye çok ihtiyacı vardır. Onlar Allah'ın davasının dünyaya hakim olması için; genciyle ihtiyarıyla var güçleriyle çalışmışlar ve bize en büyük serlevha olmuşlardır. İslam tarihi bu aşk erlerinin bu peygamber sevdalılarının kahramanlık öyküleriyle doludur. Bu öyle bir dava aşkıydı ki; Ebu Eyyüb el Ensari'yi (r.a.) 95 yaşına geldiği halde sanki 17 yaşında bir genç gibi İstanbul surları önüne getiren işte bu idi.
Öyleyse Aziz Kardeşlerim,
Ehli irfanın da var gücüyle bu idealler uğrunda, yılmadan, yorulmadan, bıkmadan çalışması zaruridir. Zira Allah'ın cc yanında en büyük hizmet O'nun davasına hizmettir. Bu konuda fedakarca hizmet edenlerin yarın kıyamet gününde Allah'ın iltifatına, rahmetine mazhar olacağını, bu fedakârlığın karşılıksız kalmayacağını Yüce Mevlamız, şu ayetleriyle bize bildirmektedir: “Kim zerre miktarı hayır işlerse mükafatını, kim de zerre miktarı şer işlerse cezasını bulaktır. (Zilzal, 8) bildiriyor.
Öyleyse kardeşlerim,
Bu dünyada boş ve faydasız işlerle ömrümüzü tamama erdirmeyelim. Geçici zevkler için ömrümüzü heder etmeyelim. Baki alemde bize lazım olacak hayırlı ameller işlemeye gayret edelim. Bir kimsenin hidayetine vesile olmak; yüce Mevlamızın yanında çok kıymetlidir. Zira bu hakikati velilerin babası Ali (r.a.) hazretlerine hitaben Allah Resulü (s.a.v.) Efendimiz şöyle dile getirmiştir: “Ya Ali! Bir insanın hidayetine vesile olman, senin dünyada yaptığın ve yapacağın tüm amellerinden daha hayırlıdır.”
Görüldüğü gibi kardeşlerim ,
Ehli irfan bu fazilete erişmek için gayret etmelidir. Hiç kimseyi günahından dolayı ayıplamamalı, kınamamalı, dışlamamalı; bilakis onu kucaklamalı, sarıp sarmalamalı ve onun hidayet bulması için var gücüyle mücadele etmelidir. Onu asla şeytanın ve nefsinin eline bırakmamalıdır. Bu konuda asla yılmamalı 'efendim çok uğraştım ama bir türlü o kardeşimiz şu hatasından dönmedi bende yakasını boraktım' dememelidir. Bu konuda en büyük örnek yine Sultan-ı Kibriya’mız (s.a.v.) Efendimizdir. Onun hayatı ve sünneti bizim en büyük rehberimizdir. Yaptığımız bütün işlerde kesinlikle efendimiz sünnetine uygunluğuna bakmalıyız.
Özetle kardeşlerim,
Biz aleme sadece yemek, içmek, yatmak, eğlenmek için gelmedik ve başı boşta yaratılmadık. Hepimizin bir yaratılış gayesi va; Allah'a iyi bir kul olmak. Öyleyse; Allah'a nasıl iyi bir kul olunur, hangi amelleri işlersek Rabbimiz bizden razı olur diye düşünmeli, bu idealler uğrunda bir hayat sürmeliyiz. Hepimizin bir hedefi olmalı. Hedefi olmayan bir ehli irfan bitkisel hayat yaşayan kimse gibidir.Onun ne kendisine ne de başkasına faydası dokunur. Ehli irfan; hiçbir şeyden yılmayan, hizmet azmini hiçbir zaman yitirmeyen, her daim canlı, heyecanlı, azimli, yüreği her daim Kur'an ve sünnet aşkıyla atan, kendi ihtiyarlasa bile davasına olan aşkı her daim genç kalan kimsedir. Ehli irfan Kur'an'ın ve Hazreti Peygamberin kendisine hedef olarak koyduğu ideallere koşan yiğit cesur insandır. Ehli irfanın en büyük sermayesi imanı, en büyük hedefi Hazreti Peygamber'in kendisi için koyduğu hedeflere ulaşma gayretidir.
Yüce Mevlamız, cümlemizi Efendimiz (s.a.v.) in bize koyduğu hedefler doğrultusunda çalışan ve Rabbimizin razı olduğu kullarından eylesin.
Selam ve dua ile
Hizmetkar 25.05.2016
İrfan Meclisi Damlalar Serisi 2016