Cenâb-ı Allah, Tebâreke Sûresi 2. âyetinde “Hanginiz amelce daha güzeldir diye sizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yarattı.” buyurduğu üzere, insanın bu dünyaya gönderilişinden gaye imtihan olmaktır. Kim hayırlı işlerle, güzel bir ömür sürerse imtihanı kazanacak ve ebedî tükenmez bir saadete kavuşacaktır. Kim de nefis ve şeytana uyarak gaflete dalıp şerli işler yaparsa imtihanı kaybedecek ve cezasını da görecektir.
Bu imtihanı kaybetmek veya kazanmak meselesi her şeyin üzerinde en büyük bir mesele iken gaflet sebebiyle, insanların çoğu, ebedî dünyada kalacakmış gibi yaşayarak âhiret için hiçbir hazırlık yapmadan buradan göçüp gidebilmektedir. Böyle bir kimsenin hâli, üniversite imtihanına giren bir talebenin, imtihanı hiçe sayarak kafasını masaya koyup uyumasına veya lüzumsuz şeylerle uğraşarak vaktini geçirmesine benzer. Zil çaldığında uyanır. Lâkin iş işten geçmiş olur.
Rabbimizin en büyük bir rahmet tecellisi olan yüce dînimiz İslâm, insanın gafletten sıyrılmasına yardım edecek pek çok fırsatları bizlere sunmaktadır. Meselâ günde beş vakit namaz, günlük meşgalelerin sebep olduğu gafletten en güzel bir kurtuluş vesilesidir. Haftada bir kıldığımız Cuma namazı, büyük bir cemaat ile kılınışı ile, vaaz ve hutbeleriyle haftalık bir yenilenme ve gafletten bir silkiniş vesilesidir. Yılda bir ay farz kılınan oruç, gaflete dalmış nefs-i emmareye karşı bir ay süren bir cihad neticesinde en mükemmel bir temizlenme ve uyanışı temin eder. Ömürde en az bir kez edası farz olan Hacc-ı Şerif, gafletten uyanışın en büyük bir sebebi olur.
İşte, dühûlü ile müşerref olduğumuz mübârek üç aylar da (Receb, Şaban, Ramazan) hem bir gafletten silkinme ve uyanma, hem de mânevî bir tedavi ve tamir mevsimidir. Evvelindeki dokuz ay boyunca değişik sebeplerle maneviyatta gerilemiş, günahlar yüklenmiş ve gafleti koyulaşmış olan insanlar için kendilerine yeniden bir çeki düzen verdiren, dünya işlerinden çok daha mühim işler olduğunu hatırlatan, günahlarından arındıran çok feyizli bir uyanış mevsimidir.
Receb ve Şaban-ı Şerifte, mü’minler oruca teşvik edilerek ve Ramazan-ı Mübarek’te bir ay oruca emredilerek nefsi dizginleyen en birinci vasıta olan açlıkla terbiye edilmiş olurlar. Üç ayların gece ve gündüzlerinde işlenen her türlü hayırlara ve sâlih amellere kat kat sevaplar verilir ve böylece ehl-i iman ibadet ve hayırlara yönlendirilerek gafletten uzaklaştırılmış olur. Her bir haseneye veya Kur’ân harfine karşılık, sâir vakitlerde bire on sevap verilirken; Receb’de bire yüz, Şaban’da bire üç yüz, Ramazan’da bire bin sevap verildiğini bildirilmektedir.
Yine üç aylarda, bazı geceler mübârek kandil geceleri ilan edilerek âdetâ mânevî birer bayram yapılmıştır. Receb’in ilk Perşembe gecesi, Regaib kandili olarak ihya edilmekle üç aylara güzel bir başlangıç ve hazırlık yapılmış olur. Daha Receb-i Şerif çıkmadan 27. gecesinde Mirac kandili ile Müslümanlar Peygamber Efendimiz (asm)’ı, sema âlemlerini, melekleri, Cennet ve Cehennemi, Yüce Rabbimizin nihayetsiz güzel olan Zât’ına perdesiz kavuşmayı hatırlarlar. Bütün mü’minleri temsilen oraları görüp gelmiş olan “Habercilerin En Doğrusu Peygamber Efendimiz” (asm) sayesinde bizler de oraları görmüş gibi oluruz. Arkasından mübarek Şaban-ı Muazzam’ın gelmesi ile taze bir şevk kazanılır. On beşinci gecesi olan Berat Kandili, bizlere her şeyin malum bir kaderle oluşunu, rızkımızın ve ömrümüzün kayıtlı ve mukadder oluşunu hatırlatır.
Dünya ve rızık peşinde koşarken her an gelebilecek ölümden gafil olmamamızı ders verir. Nihâyet on bir ayın sultanı olan şehr-i Ramazan’ın gelişi ile bu gafletten arınma ve tedavi mevsimi zirveye çıkmış olur. Önceki iki mübarek ayı değerlendirmeye çalışan mü’minler, Ramazan ayındaki çok büyük mağfiretlere, nurlara, feyiz ve sevaplara güzel bir hazırlık yapmış olurlar.
Ramazan-ı Şerifte öyle bir gece vardır ki; Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerîm’de o tek gece için “bin aydan hayırlıdır”buyurmuştur (ki 83 seneye tekabül etmektedir). Kur’ân’ın dünya semasına nâzil olduğu o geceye “Kadir Gecesi” namı verilmiştir. Öyle faziletli bir gecedir ki hakkında, Kadir Sûresi adında müstakil bir sûre nâzil olmuştur.
Bahsi geçen kandil gecelerinin en güzel bir şekilde değerlendirilerek gafletten kurtuluşa birer vesile olmaları için, o gece işlenecek amellere bol bol sevaplar vaat edilmiş, duaların kabul olacağı müjdelenmiştir.
Üç aylar boyunca Müslümanlar oruç tutarak, Kur’ân okuyarak, ibâdetlerini arttırarak, hayır ve hasenatta bulunarak, birlikte kandil gecelerini ihya ederek hem ferden hem de toplumsal olarak bir gafletten uyanışı da gerçekleştirmiş olurlar. Üç ayların bitişini ilan eden Ramazan bayramı da âdetâ “Hitamuhu misk” olur. Yâni Cennet içeceklerinin sonunda gelen ve lezzetini arttıran misk gibi olur.
İşte üç aylar, bu şekilde, her sene, insanların gafletten uyanmasına, günahlarından arınmalarına, hayatlarının bir istikamete kavuşmasına ve bundan sonraki ömürlerinin de istikamet üzere gitmesine mübârek bir vesile olur. Bu, bizlere Rabbimiz’in en büyük bir fazlı ve ihsanıdır.
Büyük velilerden Zünnuni Mısri (r.a.) Hazretleri üç ayları şu şekilde değerlendiriyor;
Receb ayı, afetlerden terk içindir,
Şaban ayı, taat yapmak içindir,
Ramazan ayı ise, Yüce Allah’ın ikramlarını beklemek içindir.
Yine Zünnuni Mısri (r.a.) şöyle buyuruyor;
Receb , ekme ayıdır.
Şaban sulama ayıdır.
Ramazan ayı ise toplama aydır.
Herkes ne ekerse onu biçer. Ne yaparsa onun karşılığı görür.
Ebu’d Derda (r.a.) dan gelen bir rivayette Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
Receb ayını oruçlu olarak geçiren kimse, ölüm esnasında Azrail (a.s.) geldiğinde son nefesini verirken, Allah cc o kulunu Firdevs havuzunun suları ile sular.
O kimsenin ölüm acısı afif olur. Kabirde, Haşirde ve Resulullah (s.a.v.)in Havzu Kevser’ine kadar susuzluktan emin olur. Kabirden kalktığı vakit ise inci ve yakuttan halk olunmuş yetmiş bin melek kendisini uğurlar. O kimseye şöyle seslenirler:
Ey Allah’ın dostu! Çabuk ol, Rabbin Teala’ya bir an evvel kavuş. Sen ki, onun rızası için gündüzleri susuz kalmış ve onun için bedenini zayıflatmıştın.
İkrâmı Ve İhsânı Bol Bir Gece: Regâib Gecesi
Receb ayı, içerisinde türlü güzellikleri saklayan bir aydır. Bu güzelliklerden bir tanesi de Receb’in ilk Cuma gecesi olan, kelime mânâsıyla “rağbet olunan, bol ihsan ve değerli hediyeler” demek olan “Regâib” gecesidir.
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyorlar:
“Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan duâlar geri çevrilmez:
1-Receb’in ilk Cuma gecesi (Regâib gecesi),
2-Şâban’ın on beşinci gecesi (Berâat gecesi),
3-Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece (Cuma gecesi),
4-Ramazan Bayramı gecesi,
5-Kurban Bayramı gecesi.” (İslâm İlmihali, A. Fikri Yavuz,)
Tevbe Ayı
Cenâb-ı Hak, ölüm gelip çatmadan evvel tevbe edenleri, kapısından eli boş çevirmeyeceğini, Peygamber Efendimizin lisânından, şu hadîs-i kudsî ile bizlere haber veriyor:
“Kim bir hayır işlerse, ona bunun on misli vardır veya daha da artırırım. Kim bir kötülük işlerse, ona da bunun karşılığı vardır. Ya da tamamen affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım. Kim bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım. Kim bana hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla, dünya dolusu günahla gelirse, ben kendisini o kadar mağfiretle karşılarım.” (Müslim, Zikir, 22)
Tevbe etmenin genel olarak belli bir vakti olmamakla birlikte, mübarek gün ve gecelerde, seher vakitlerinde ve namaz arkalarında yapılan tevbelerin kabul edilme umudu, diğer vakitlere göre daha yüksektir.
Hem mübarek üç ayların ilki, hem de dört haram aydan (Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem) bir tanesi olan Receb-i Şerîf ise, tevbe ve istiğfar ayıdır. Çünkü bu aylarda dil ve gönüller temizlenerek Ramazan-ı Şerîf’in bereket ve feyizlerine hazırlanır.
“Receb ayında istiğfarı çoğaltın!” buyuran Rasûl-i Kibriyâ Efendimiz, Receb’in hilali gözüktüğünde ashâbına şöyle seslenirdi:
“Tevbe ayının hilâli gözüktü; Allah Teâlâ’ya bu ayda ilticâ eden, bu ayda O’ndan af isteyenlere müjdeler olsun.”
Şöyle buyrulur: Receb ayının her saatinde Cehennem’den azatlılar vardır. Bu ayda çokça tevbe ve istiğfarla meşgul olunmak sûretiyle, kişinin o saatlerden birine denk gelmesi ve Cehennem’den âzad olunması umulur.
Regâib gecesini bir fırsat bilerek çokça tevbe ve istiğfar etmeli, bu gecenin sayısız bereketinden taat ve ibadetlerimizle dünya ve âhiret hayatımız için büyük kazançlar elde etmeye çalışmalıyız.
Yüce Allah cc., bu mübarek üç ayları ve onda yapılacak makbul duâları, hem bizlerin hem de umum İslâm dünyasının, bir asırdır süren gaflet uykusundan uyanmasına vesile eylesin.
Allâh’ım! Bizlere bu mübârek tevbe ayından affolarak çıkmayı nasîb eyle. Allâh’ım! Receb ve Şaban ayını bize mübârek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır. Âmin.
Selam ve Dua ile..
İrfan Meclisi – 30.03.2017