Şeyh Abdulkadir Geylâni Hazretleri, Hicri 545 senesinde, Şevval ayınin onuncu günü, Pazar sabahı dergahta bu sohbeti yapmıştır:
Hz. Peygamber (s.a.v):
'Her kime ki, hayırlı bir kapı açılmışsa, bunu fırsat bilsin! Bunun ne zaman kapanacağını bilemez.' buyurdu. (Kitâbu'z-Zühd, 117)
Hayatı Fırsat Bilmek
Ey cemaat! Hayat kapısı açık olduğu sürece, bunu ganimet bilin; kısa bir müddet sonra bu kapı kapanacak. Gücünüz yettiğince hayır işlemeyi fırsat bilin. Tevbe kapısını fırsat bilin, açık olduğu sürece tevbe edin. Dua kapısı açık olduğu sürece, firsat bilin ve dua edin. Salih dostlarla birlikte olma imkanı varken, onlarla birlikte olun.
Müminlerin Görevi Islahtır
Ey cemaat! Yıktığınız şeyleri yeniden yapın, kirlettiğiniz şeyleri temizleyin, bozduğunuz şeyleri ıslah edin, bulandırdığınız şeyleri berraklaştırın, aldığınız şeyleri geri verin. Kendisinden kaçtığınız ve uzaklaştığınız Mevlâ'nız olan Allah'a dönünüz.
Allah'tan Başka Her Şey Gönülden Çıkarılmalı
Ey evladım! İşte burda yaratandan başka kimse yoktur. Allah (c.c) ile olursan O'nun kulu olabilirsin. Yok eğer, insanlarla beraber olursan, o zaman da onların kulu olursun. Kalbinden uçsuz bucaksız diyarları geçmedikçe, sırrından tüm yaratıkları ayırmadıkça sana söylenecek hiçbir söz yoktur. Bilmez misinki Hakk'ı isteyen kişi tüm mahlûkat ile arasını ayınır. Çünkü yaratılmış olan her şeyin, kişi ile Allah (c.c) arasında bir perde olduğunu kesin olarak bilir.
Tembel Olmamak
Ey evladım! Tembellik yapma; çünkü tembellik ebedi mahrumi-yeti, daimi pişmanlığı gerektirir. Amellerini sağlam yap: çünkü Allah (c.c) hem dünyada hem de ahirette sana cömert davranmıştır.
Ebu Muhammed el-Acemi -rahmetullahi aleyh- 'Ey Allah'ım! Biz. kişilerden kil' diye dua ederdi. O şöyle demek istemişti:
'Ey Allah'ım! bizi iyi amel edenlerden eyle!' Fakat dili ile bunu ifade edememişti. Bunu tadan bilir. İnsanlarla iyi geçinmek, şeriatın sınırları ve nzası dahilinde, onlarla uyum içerisinde yaşamak güzel bir davranıştır. Yok eğer şeriatın sınırları çiğnenir, onun hoş görüsü olmayan bir davranış içerisinde onlarla bir arada olunursa, bunun bir kıymeti olmaz. Allah (c.c) dostlarının yanında, ibadetlerin kabul olması veya ret olunmasına dair alametler vardır.
Kalp Ve Dil İle Dua Etmek
Ey evladım! Dua ağını ger, rıza haline dön, kalbin itiraz ederken dilin le dua etme. Kıyamet günü insan, dünyada iken yapmış olduğu iyi ve kötü amelleri hatırlar, fakat orada yapacağı pişmanlığın hiçbir faydası yoktur. Önemli olan, dünyada iken hatırlamaktır. İnsanlar tarlalarından hasat kaldıra cağı zaman, toprağa tohum atmayı hatırlayan insana bunun bir faydası olur mu?
Hz. Peygamber (s.a.v) bununla ilgili olarak şöyle:
Dünya ahiretin tarlasıdır. Kim hayır ekmişse, ahirette gibta edile cek sevinç biçer, Kim de kötülük ekmişse orada pişmanlık biçer.' Buyurdu. (Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, 1/364)
Ölüm gelip çattığında uyanırsın fakat bu uyanış sana bir fayda sağlamaz…
Ey Allah'ım!. bizleri seni tanımayan gâfillerin ve cahillerin uykusundan uyandır!. Amin.
Vaat Edilen Cennet İki Türlüdür
Ey evladım! Şer ve kötü insanlarla arkadaşlık yapman, seni iyi insanlar hakkında kötü zan beslemeye götürür. Allah (c.c)'ın kitabı ve Resûlünün sünnetinin gölgesinde yürü ki; kurtuluşa eresin.
Ey cemaat! Allah (c.c)'a karşı nasıl hayalı olmak gerekiyorsa öyle olun, zamanınızı boşa geçirmekten sakının. Sizler yiyemeyeceğiniz malları toplamakla, elde edemeyeceğiniz şeylerin hayalleriyle, oturamayacağınız evleri bina etmekle meşgul oluyorsunuz. Bütün bunların hepsi, sizleri Rabbinizden alıkoyuyor. Zikrullah, ârif olan kişilerin kalbinde çadır kurar ve onların kalplerini kuşatır ve onlara tüm dünyalıkları unutturur. Arif olan kişide, bu durum tam olarak gerçekleştiğinde cennet o kişinin varacağı yer olur. Burada iki cennetle karşılaşırlar.
a) Cenneti menkude (peşin cennet)
b) Cenneti mev'ude (va'dedilen cennet)
Cenneti menkude dünyadadır. Bu, Allah (c.c)'in kazasına teslimiyet, kalbin Allah (c.c)'a yaklaşması ve yakarması, Allah (c.c) ile arasındaki perdelerin kalkmasıdır. Böyle olan kişinin kalbi yalnız başına iken keyfiyetsiz ve teşbihsiz olarak bütün hallerinde Hakk ile birlikte olur.
'O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.'
(Şûra 42/11)
Vadedilen cennet ise Allah (c.c)'in sadece müminlere tahsis ettiği, per desiz olarak Allah (c.c)'ın cemalini seyrettikleri yerdir. Şüphesiz ki bütün hayırlar O'nun katındandır, şerler ise başkasındandır. Hayır Allah'a yönelmekle olur, şer ise ondan yüz çevirmekle olur. Kendisine karşılık beklediğin her amel, sana aittir. Allah (c.c) rızası için işlediğin bütün ameller O'nundur. Bir iş yaptığında bunun bedelini istersen bunun karşılığı sana fâni bir şey olarak verilir. Ama yaptığın işi Allah (c.c) rızası için yaparsan, bunun mükafatı da Allah'a yaklaşmak ve O'nun cemâlini temaşa etmek olur. Amellerine karşılık bir şey beklememek en iyisidir. Dünyanın ve ahiretin hangi metai, Allah (c.c)'ın dışındaki hangi şey O'nun cemâlinin dengi olur? Nimeti değil, nimeti vereni iste, evden önce komşu ara. Her şeyden önce O vardı, her şeyi meydana getiren O'dur, her şeyden sonra olacak olan da O'dur.
Ölümü Tefekkür Afetlere Sabır Ve Tevekkül Ehli Olmalı
Ölümü düşün ve afetlere karşı sabırlı ol, bütün hallerinde Allah (c.c)'a tevekkül et. Bu üç hasleti elde ettiğin zaman, saltanatı elde edersin. Ölümü hatırlamakla zahitliği elde edersin, sabırlı olmakla Rabbinden istediğin şeylere kavuşursun, tevekkülü elde etmekle kalbindeki bütün şeyler yok olur, Allah (c.c) ile irtibat kurarsın, dünya ve ahiret, Allah (c.c)'ın dışındaki her şey senden uzaklaşır. Her yönden sana huzur ve rahatlık gelir, her yönden koruma ve himaye görürsün. Altı yönden de Rabbin seni koruma altına alır. Hiçbir insan, sana zarar vermek için bir yol bulamaz, Allah (c.c) bütün yönlerden sana gelebilecek her türlü şeyleri engeller. Sana gelecek kötülüklere karşı, Allah (c.c) bütün kapıları kapatır. Senin durumunda olanlarla ilgili Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
'Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur.’ (Hicr 15/42)
Amellerinde halka gösteriş yapmayan, ihlaslı ve muvahhid kullarım üzerinde şeytanın nasıl otoritesi olabilir?
Bu yola giren insanlar, yolun başında konuşmazlar, sonunda konuşurlar. Başlangıcın tamamında dilsiz olmak, sonun tamamında da konuşmak gerekir. İhlas sahibinin mülkü kalbinde, saltanatı sırrındadır, görünüşte onun hiçbir itibarı yoktur. İhlaslılardan pek azı zâhir ve bâtın mülkü bir arada toplayabilirler. Ey ihlaslı kişi! O halde sen Rabbine ulaşıncaya ve olgunlaşın caya kadar bu halini devamlı gizle. Kemâle erip, Yüce Yaratıcıya ulaştıktan sonra da aldırış etme. Halin gerçekleşip, makamına oturtulduktan, koruyucu ların etrafını sarıp, insanlar etrafında direkler ve ağaçlar gibi olduktan sonra nasıl aldırabilirsin? Artık senin yanında onların övgüleri de, yergileri de, sana yönelmeleri de, senden yüz çevirmeleri de, birdir. Zira sen, onların yapıcısı da, bozucusu da, olursun. Sen onların içinde yaratanın izniyle tasarrufta bulunursun; artık Yaratıcı düğümü de, çözümü de sana vermiştir. Tasarruf ta mührü kalbine, alameti de sırrının eline vermiştir. Bu durum gerçekleşinceye kadar laf etmemelisin, Akıllı ol, menzile ermeden her şeye heveslenme. Sen bu yolda körsün, sana kılavuzluk yapacak birini ara, bu yolun cahilisin; sana öğretecek birini bul. Böyle birini bulduğun zaman, hemen ona tutun, onun sözlerini dinle ve görüşlerini kabul et, onun rehberliğinde yolu bul, bu yolu bulduğun zaman da marifet ilmini elde edinceye kadar o yolda otur. İşte bu konuma geldiğin zaman, bütün yolunu şaşıranlar sana sığınır, artık bu yolun fakir ve miskinleri için bir sığınak olursun.
Allah (c.c)'in sırrını muhafaza etmek, insanlarla güzel ahlak ölçüsün de iyi geçinmek, fütüvvet ehlinin davranışlarıdır. Şimdi sen kendini kontrol et bakalım; Allah (c.c)'ın dışındakileri terk edip, Hakk'ı talep etme ve O'nu hoşnut etme konusunda ne durumdasın? Allah (c.c)'ın şu sözlerini işitmedin mi?
'Sizden kimi dünyayı, kimi de ahireti istiyor.' (Âl-i İmrân 3/152)
Başka bir ayet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadır.
'Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et.' (Kehf 18/28)
Eğer bahtın açık olursa gayret eli imdadına yetişerek, seni Allah (c.c)'ın dışındaki her şeyden kurtarır ve seni Hakk'ın kapısına götürür. İşte bu halde Allah (c.c)'ın şu ayeti tecelli eder.
'İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah'a mahsustur.' (Kehf 18/44)
Bu hali tam manasıyla elde ettiğin zaman, sana zarar vermeksizin ve seni yormaksızın dünya ve ahiret sana hizmetkar olur. Öyle ise Hakk'ın kapısını yol edin ve yolda sebat et. Hakk'ın kapısında sabit olursan bir takım havâtırlar (İnsanın içine gelen hitap, iç aleminde duyulan ses, alınan mesaj) sana aşikar olur. Nefsin ve hevanın hâtırını (hevâcis), kalbin hâtırını, şeytanın hâtırını (vesvesesini), meleklerin hâtırını (ilhamı) bilebilirsin. Sana bu makamda iken: 'Bu Hakk'ın hâtırı, bu da bâtılın hâtırı' denilir. Bunların her birini emarelerinden bilebilirsin. Bu makama ulaştığın zaman, Hakk'tan
Sana hatırlar (ilhamlar) gelir ve bu hatırlar seni edeplendirir , bulunduğun halde sabit kılar, seni ayağa kaldırır, oturtur, hareketlendirir, dindirir, sana emirler verir ve yasaklar koyar.
Ey cemaat! Ne fazla zenginlik, ne de yoksulluk; ne çok ileri gitmeyi, ne de çok geri kalmayı istemeyin. Zira kader, sizlerin hepsini çepeçevre kuşatmıştır. Sizden her birinizin kaderi, kaderinin tarihi ayrıntılı olarak yazıl mıştır. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
'Rabbiniz mahlûkatı yaratma, rızıklandırma ve ecellerini etme işini bitirmiştir. Kalem, olacak olanları yazmaktan kurudu.' (Keşfu'l-Hafà 1/275, 297 No: 991, 1069)
Allah (c.c) her şeyi bitirmiştir, her şeyin kazası geçmiştir. Fakat hükümler gelmiş, o hükümlerin üzeri de emirler, yasaklar ve yaptırımlarla örtülmüştür. O halde hiç kimsenin önceden takdir edilmiş hükümlere karşı gelmesi helal değildir. Çünkü Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
'Allah (c.c) yaptıklarından sorumlu değildir, onlar ise sorguya çekileceklerdir.' (Enbiya 21/23)
Allah'ı Sevmenin Şartları
Ey cemaat! Bu zâhir ile, şu beyaz üzerindeki karartı ile amel ediniz ki, Allah (c.c) zâhir sebebiyle yaptıklarınızdan dolayı sizleri bu işin bâtınını anlamaya götürsün. Sen zâhir ile amel edersen, bu seni bâtını anlamaya götürür. Önce sırrın anlar, sonra kalbin nefsine, nefsin diline, dilin ise insanlara anlatır. Bu dil ise, bu işi insanların maslahatı ve iyiliği için yapar. Allah (c.c)'ın emirlerine uyduğun O'na icabet ettiğin sürece ne mutlu sana!
Yazıklar olsun sana! Kuru kuruya Allah (c.c) sevgisinden bahsediyorsun, Allah (c.c) sevgisinin şartları olduğunu bilmiyor musun? Allah (c.c) sevgisinin şartları şunlardır:
1-Kendin ve başkaları ile ilgili hususlarda, Allah'ın rızasına muvafik hareket etmen.
2-Allah'tan başkası ile huzur ve sükun bulmaman.
3-Allah (c.c) ile ünsiyet kurman.
4-Allah (c.c) ile olmaktan ürküntü duymamandır.
Allah (c.c) sevgisi kalbine yerleşen kişi, Allah ile dostluk kurar, Allah'tan başkası şeylerle meşgul olmaktan hoşlanmaz. Yalan olan davalarından vazgeç, tevbe et. Allah sevgisine nail olmak; tenhalarda yalnız kalmakla, kuruntularla, yalanla, nifakla, yapmacık davranışlarla olacak şeyler değildir. Tevbe et, tevbende de sebat et. Tevbe etmek önemli değildir; önem li olan o tevbede sebat göstermektir. Ağaç dikmek önemli değildir; önemli olan onun tutması, dal budak salıp meyve vermesidir.
Abdulkadir Geylâni Hazretleri şöyle dedi: "Yokluk ve darlıkta, fakirlik ve zenginlikte, şiddetli sıkıntı ve bolluk halinde, hastalık ve sağlıkta, hayır ve şerde, vermek ve vermemekte Allah'ın rızasına uygun hareket edin. Sizlerin hastalıkları için, Allah'a teslim olmaktan başka bir ilaç göremiyorum. Allah (c.c) sizin aleyhinizde bir hüküm verdiği zaman, bu durumu yadirgamayın. O'nunla bu konuda çekişmeyin, halinizi bir başkasına şikayet etmeyin. Zira böyle yaparsanız, bela ve musibetleriniz daha da artar. Bilakis O'nun huzurunda sakin ve sükût içerisinde bulunmanız, teenni ile hareket etmeniz gerekir. O'nun huzurunda sebat edin ve sizin hakkınızda ne yapacağına bakın; sizin hakkınızda kötülükleri hayra dönüştürerek sizleri sevindirir. Allah (c.c) ile beraber olduğunuzda şüphesiz ki O, yabancılığı dostluğa, tevhide ve sevince dönüştürür.
Ey Allah'ım! Bize yakınlığını ihsan buyur. Seninle beraber eyle.
'Ey Allah'ım! Bize dünya ve ahirette iyilik ver! Bizi cehennem aza bından koru!' (Bakara 2/201)
Amin…
Kaynak: el-Fethu’r Rabbani - Ravza Yayınları
İrfan Meclisi Tasavvuf Dersleri - 13 Kasım 2023 - Karaman