Dili Allah’ın Zikrine Alıştırmak
Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve Rahim olan Hazreti Allah (c.c.) adıyla başlarım.
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim;
Müminlerin Annesi hazreti Ayşe validemiz Resulullah (s.a.v.) efendimizin geceleyin ibadet için kalktığında Allah (c.c.)’ı bazı Esma’lar ile zikrettiğini bize haber veriyor. Bu Esma’lar şunlardır; Allah’u ekber,
Subhanallahi vebihamdihi,
Subhanelmelikülkuddus,
Estağfirullah,
La ilahe illallah.[1]
Bu Esma’ları Efendimiz (s.a.v.) her gece on veya yetmiş defa, Bir başka rivayette ise yüz defa okurdu. Allah’ın Resulu (s.a.v.) lafız olarak kısa, ama mana olarak çok büyük olan bu Esma’ları zikreder, bunun faziletli bir zikir oldugğunu ashabınada tavsiye ederdi.
Cüveyriye bint-i Haris (r.a.) validemiz anlatıyor;
“Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra, namaz kıldığım yerde oturmakta iken, Allah’ın Resulu (s.a.v.) erkenden evinden çıktı. Kuşluk vakti eve döndüğünde hala beni seccademin üzerinde oturduğunu gördü.
Ve; “Ey Cüveyriye! Ben gideli hala seccadenin üzerinde Allah’ı zikir ile mi meşgulsun?” diye sordu.
Kendisine “evet” cevabı verince. Allah’ın Resulu (s.a.v.) şöyle buyurdular;
“Yanından ayrıldığımdan beri yaptığın zikrullaha şu dört cümlelik zikri üç defa okursan sevab olarak yetişirdi. Ona eşit olurdu.”
“Subhannalahi adede ghalkıhi ve rıda nefsihi ve ziynete arşihi ve midade kelimatihi.””[2]
Manası;
“Mahlukatı sayısınca, kendisinin hoşnut olacağı kadar, arşın ağırlıınca ve bitip tükenmeyen kelimeleri adedince Allah’ı Uluhiyet makamına yakışmayan bütün noksan sıfatlardan tenzih eder ve ona hamd ederim.”
Kıymetli kardeşlerim;
Allahı’n Resulu (s.a.v.) efendimiz biz ümmetine lafız olarak kısa ama mana ve fazilet bakımından çok yüce ve kıymetli olan bu tesbihleri ve duaları tavsiye ediyor. Bizde ehli irfan olarak bu Esma’ları okumaya virt edinmeye gayret edelim. Zira Efendimiz (s.a.v.) bir Hadisi Şerif’lerinde şöyle buyuruyor;
“Dile hafif, mizana konduğunda ağır gelen ve Rahman olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır; Subhanellahi ve bihamdihi ve subhanellahil azim.” [3]
Manası;
“Ben Allah’ı Uluhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve ona hamd ederim. Ben azim olan Allahı Uluhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tekrar tenzih ederim.”
Sevgili kardeşlerim;
Sahabenin ileri gelenlerinden Abdullah bin Büsr (r.a.) anlatıyor;
“Allah’ın Resulu’ne iki bedevi soru sormak için geldiler. Gelen o iki kişiden biri Allah’ın Resulu’ne şu soruyu sordu; “Ey Allah’ın Resulu, insanların hangisi daha hayırlıdır?”
Efendimiz (s.a.v.);
“Ömrü uzun, amelide Salih olandır” buyurdu.
Diğer bedevi ise Allah’ın Resulu’ne şu soruyu sordu;
“Ey Allah’ın Resulu İslam’ın hükümleri çoğaldı, bana öyle bir amel söyle ki ona yapışayım.”
Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki; “Dilin daima Allah’ın zikri ile ıslah olsun. [4]
Görüldü[ü gibi kardeşlerim dilimizi daima Allah’ın zikrine alıştıralım ki son nefesimizde dilimiz Kelime-i Şehadeti söyleyebilsin. Zira insanın dili ömür boyu ne söylemiş ise ne ile meşgul olmuş ise son nefesindede onu söyler. Bir Hadisi Şerif’te Allah’ın Resulu (s.a.v.); “Nasıl yaşarsanız öyle ölür, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.” [5] buyuruyor.
Muaz bin Cebel ( r.a.) bir gün Allah’ın Resulune gelerek;
“Ey Allah’ın Resulu, bana bir tavsiyede bulun dedim. Allah’ın Resulu (s.a.v.) bana şu nasihatı yaptı;
“Ey Muaz; Elinden geldiği kadar Allah’a karşı takva sahibi ol. Bulunduğun her taşın ve ağacın altında Allahı zikret. İşlediğin kötü işten dolayı da gizlisine gizlice, açıgına açıkca tevbe et.” buyurdular. [6]
Sevgili kardeşlerim;
Allah’ın Resulu zikrullahı yapmış ve ashabınında zikretmesini tavsiye etmiştir. Bir ashabına hitaben şöyle buyurdular; “Cennet bahçesine uğradığınızda oradan hakkıyla istifade ediniz.”
Ashab sordu; “Cennet bahçesinden kastınız nedir?”
Allah’ın Resulu (s.a.v.) zikir halkalarıdır, zikir meclisleridir.” [7]
Kıymetli kardeşlerim;
Sohbet ve zikir meclislerinden asla geri kalmayalım. Nefsimize zor gelsede yine hiç aksatmayalım. Zira yarın mahşer yerinde bu yaptığımız zikrullahın faydasını görünce deriz ki; “Keşke bu meclislerden mahrum kalmayasaydım keşke nefsime uymasaydım”, ama iş işten çoktan geçmiştir. Tren çoktan kalkmıştır. Bakınız zikrullahımız haftada bir gün hiçbir kardeşimizin ne dersine ne işine nede başka bir şeyine mani değildir. Hatta eğer zikrullaha devam ederse Allah’ı zikretmenin feyzi ve bereketiyle Allah onun derslerinde başarı ihsan eder. Hiçbir şey Allah’ı zikretmekten önemli değildir.
Burada sohbetime son verirken zikir ehli bir ihvanımızın nasıl bir mükafata kavuşacagını Allah’ın Resulu’nden dinleyip sohbeti sonlandıracağım.
Bir gün ashabtan biri gelerek; “Ey Allah’ın Resulu, hangi cihadın ecri daha büyüktür?” diye sordu.
Efendimiz (s.a.v.); “Allah’u teala’yı en çok zikreden kimsenin cihadı” buyurdu. Sonra “Hangi oruçlunun ecri daha büyüktür?” diye sordu.
Efendimiz (s.a.v.); “Allah’u teala’yı en çok zikreden oruçlunun” buyurdu. Bundan sonra sahabe namaz kılanlar zekat verenler, hacca gidenler ve sadaka verenler içinde aynı soruyu tekrarladı.
Sultanı Kibriya’mız hepsine de “Allah’u teala’yı zikreden kimsenin ki” buyurdular. Bunun üzerine hazreti Ebubekir (r.a.) hazreti Ömer (r.a.)’a dönerek “sevabın hepsini Allah’u teala’yı zikredenler götürdü” dedi.
Bu konuşmayı duyan Allah’ın Resulu hazreti Ebubekir ve Ömer’e dönerek “evet öyledir.”buyurdu. [8]
Ey Allah’ım seni zikretmeyen dilden, senin aşkınla yanıp tutuşmayan kalpten, son nefeste Kelime-i Şehadeti söyleyememekten sana sığınıyoruz. amin...
Selam ve dua ile.
Şeyh Muhammed El-Kadiri el-Karamani
16.09.2013
Dipnotlar
[1] Ebu Davud. Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s., minhacül arifin
[2] Müslim: Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.),minhacül arifin
[3] Buhari Müslim: Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.) minhacül arifin
[4] Ahmed, 188
[5] Ramuzul ehadis: Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.) minhacül arifin
[6] Heysemi
[7] Tirmizi
[8] Ahmed bin hambel , heysemi: Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.) minhacül aArifin