Bismillahirrahmanirrahim...
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim;
Geçen hafta ki sohbetimizde kısaca kalbi selime ulaşmanın öneminden bahsetmiştik. Bu hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Evet, bir ehli irfan için kalbi selim hayati önem arz etmektedir. Kalbi selime ulaşmış bir kalp ile ulaşmamış bir kalbin misali, ağma ile gözü açık arasındaki fark ne ise oda öyledir. Bir ehli irfan kalbi selime ulaşmanın bütün yollarını aramalı ve bir “gönül doktorunda” tedavi olmalıdır. Yüce Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. Bizleri Hazreti Gavsul A’zam’a evlat yapmış. Gözümüzü onun gönül dünyasına açmışız. Bu büyük bir nimettir. Kıymetini bilmek lazımdır. Neden derseniz. Bu soruya bir yaşanmış hatıra ile cevap verelim.
Şeyh Safi (k.s.) anlatıyor;
“Mevlana Hüsameddin Buhari’nin babası Hamidüddin Şaşi (k.s.) vefat döşeğinde idi. Bu zat büyük bir alimdi. Şahı Nakşibend (k.s.)’un zamanında yaşamış, ama onun tarikine girip seyri suluk tamamlamamış. Kendisinin Şahı Nakşibend (k.s.)’e sevgisi, saygısı ve hürmeti olduğu halde. Yani bir kalp doktoruna kalbini teslim etmemiş. Kendi ilmi ile yetinmiş. Haramlara ve helallere dikkat etmiştir. Fakat kalbi selim için hiç uğraşmamıştır. Oğlu Hüsameddin Buhari ise Emir Hamza (k.s.)’nın irşatta halifesi idi. Emir Hamza ise Seyyid Emir Külal'in oğludur. Hamidüddin Şaşi vefat anında sıkıntı ve ızdıraba düştü. Oğlu ve dostları onun baş ucunda idiler.
Bir ara oğlu: “babacığım ne haldesin” diye sordu?
Babası ona şu cevabı verdi;
“Evladım benden şu anda kalbi selim istiyorlar. Oda bende yoktur. Nasıl elde edeceğimi de bilmiyorum.”
Hüsameddin Buhari (k.s.) babasına;
“Sakin olun, kalbinizi bana bırakın. Selim kalbin ne olduğunu anlayacaksınız!” dedi. Ve derin bir murakabeye daldı. Bir saat kadar öylece kaldı. O anda yüce Allah’a yönelip babasını bu ızdrap ve endişeden kurtaracak ilahi rahmet ve sekilet istedi. O mecliste hazır bulunan müminlerde dua ettiler. Hüsameddin Buhari (k.s.) gözlerini açtığında, babasının yüzüne bir nur ve huzur inmişti. Kalbi dünyadan ayrılık, yalnızlık ve ölüm endişesinden kurtulup Allah ile huzur bulmuştu. İnen rahmet ve sekinet ile ızdırabı gitmişti. Bu arada gözlerini açtı, elde ettiği huzurun sevincini ve kaçırdığı fırsatın hasretini şu şekilde dile getirdi;
“Oğlum! Allah sana bol mükâfat versin. Meğer bize lazım olan iş bütün ömrümüzü bu kalbi selimi elde etme yolunda harcamak imiş. Fakat ne yazık ki ömrümü başka türlü zayi ettim.” dedi.” [1]
Sevgili kardeşlerim;
Ömür su gibi akıyor, zaman her saniye aleyhimize geçiyor. Onun için dir ki bize lütfedilen ömrü bir fırsat bilmeli, Hazreti Piri Geylani (k.s.)’nin yolunda onun manevi okulunda kalbi selime ulaşmak için çalışalım ve Rabbimizin şu hitabına muhatap olalım;
“Ey huzura ermiş nefis (insan), sen Rabbinden Rabbinde senden razı olarak gir cennetime” [2]
Yüce mevlamızın bu hitabına tüm ehli irfanımı muhatap etmesi duası ile. Amin...
Hizmetkâr 31.07.2013
Dipnotlar
[1] Şeyh Safi, Raşahat 45
[2] Fecr suresi 27,30, Geylani tefsiri: Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)