Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim;
Bizleri irfan meclisinde buluşturan yüce Allah’ımıza hamd olsun. Onun Habibi Efendiler Efendisine sonsuz Salât ve Selam olsun. Selam olsun âline, ashabına, ahbabına ve kıyamete kadar onun nurlu yolunda yolcu olan Muhammedi davanın gönül erleri siz ehli irfana.
Kardeşlerim;
Selmanı Farisi (r.a.) -Allah ondan razı olsun- ne zaman bir harabenin yanından geçse. Orada yaşayıp ölenleri anardı. Ve derdi ki: “Bu binayı yapanlar neredeler. Onlar bu evleri sevgililer gibi süslediler. Gül gibi açıldılar. Sonra yapraklarını döktüler ve sonunda da öldüler.” [1]
Dedikten sonra oturur. Onlar için dua eder ve ağlardı.
Sevgili kardeşlerim;
Bu dünyada hepimiz misafiriz. Bir gün misafirliğimiz bitecek. Bu dünya misafir hanesinden ayrılacağız. Nasıl ki bizden öncekiler bu hanede eğlenip ve oyalanıp sonrada asıl yurda, yani baki âleme göç etmişlerse. Bizlerde aynı akıbet ile karşılaşacağız.
Bu dünya değirmeni dönmeye ve her döndükçe de öğütmeye devam etmektedir. Bir gün değirmende öğütülme sırası bize gelecek. Bizi de öğütecek. İşte hakikat böyle iken insanoğlu hiç bu hakikati unutmamalı. Bir an bile hatırından çıkarmamalı. Dünya bizi asla aldatmamalı. Nefsimiz bize tuzak kurmamalı. Şeytanın hileleri tuzakları bizi hakkın yolundan bir santim bile ayırmamalıdır. Zira bu âleme bizler kulluk için getirildik.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyuruyor. [2]
Yesin, içsin ve eğlesin diye değil. Elbette ki insan yer, içer, güler ve eğlenir. Ancak bütün bunlar helal dairesi içerinde yapar, haddi aşmaz. Allah’ın emirlerine muhalefet etmez. Yüce Allah’ı hiç hatırından çıkarmaz. Dünyanın süsü, debdebesi, güzelliği ve ihtişamı onu Allah’ın zikrinden asla alıkoymaz. İşte ehli irfan bunu çok iyi düşünmeli. Ona verilen bu ömür sermayesini har vurup harman savurarak harcamamalı. En verimli şekilde kullanmalı. Ahreti için kar elde etmelidir.
“Ağustos ayında sıcağın altında sırtında buz satan adam var ya. O şöyle feryat ediyor. Sermayesi buz olan bu adama acıyın. Zira o adamın sıcaktan buzları eriyor ve sermayesi heba oluyor.” İşte bizde ömür sermayemizi gaflet ile günah ile eritip feryat etmemeliyiz. Yarın kıyamet gününde çok pişman oluruz.
Kardeşlerim;
Bu dünyada kimseye muhtaç olmamak için ehli irfan elbette var gücüyle çalışmalıdır. Fakat bunu yaparken de gölgesini kovalayan adam gibi olmamalıdır. İşi onu Allah’ın zikrinden alı koymamalıdır. Haftada bir olan sohbet meclisinden alı koymamalıdır. Sılayı Rahim-i terk ettirmemelidir. Dünyada ki erişeceğiniz bir makam için çalışıyorsunuz okuyorsunuz. Bu çok güzel. Canı gönülden destekliyoruz. Hem de dua ediyoruz. Rabbimizin başarı ihsan etmesi için. Ama görüyoruz ki kardeşlerimizin terazisi yanlış tartıyor. Dünya ve ahret dengesi bozuluyor. Böyle bozuk bir denge ile elde edilecek bir makamın, mevkinin ve başarının sanırım ahret namına bir faydası olmayacaktır.
Bir insan sohbetini, zikrini, ihvan kardeşlerini, eş ve dost ziyaretini, hele bu dünyada onun için bir veli nimet olan Hazreti peygamber (s.a.v.) hatırası olan hocasını, üstadını ziyareti bile ihmal etmiş ise. Bu kardeşlerimiz ortalıkta ben Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.) hazretlerinin evladıyım diye dolaşmasınlar. Cetvel eğri olunca düzgün çizgi çıkmamaktadır. Pîrimizin himmeti ve bereketi ile bu hastalıklardan bir an önce dönülmelidir. Dünya bizi aldatmamalıdır. Dünyalık makam ve mevkiler bizi Allah’ımızdan ayırmamalıdır.
Bizler farklıyız. Bizler Hazreti Pîrin evladıyız. Neme lazım diyemeyiz. Aman canım diyemeyiz. Nefsimize uyamayız. Zira bu ehli irfan için lükstür. Bizim de lüksümüz yoktur.
Yukarıda zikrettiğim Selmanı Farisi hazretlerinin sözü ne kadar manidardır. Herkes elini başının içerisine alsın ve bir düşünsün. Benden önce bu âlemde kimler vardı. Bu diyarın bizden önceki sakinleri nereye gitti. Ben nereye gideceğim. Yol hazırlığım var mı acaba. Dünya tarlasına ahret’te biçmek üzere neler ektim diye düşünmeli ve bir an önce bu gafletten sıyrılmalıdır ehli irfan.
Selam ve dua ile..
Hizmetkâr 18.06.2013
Dipnotlar
1; Ruh’ul Beyan tefsiri, cilt 23
2; Zâriyat 56