ziyaretci sayacı


Aktif :
Bugün :
Toplam :
Anasayfa
Erkeğin Eşi Üzerindeki Hakları

Erkeğin Eşi Üzerindeki Hakları 

Bismillahirrahmenirrahim

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,

Bu hafta ki sohbetimizde çok önemli bir konuyu işlemeye gayret edeceğiz.  Konumuz Müslüman bir erkeğin, eşi üzerinde ki haklarından bahsedeceğiz.  İçerisinde bulunduğumuz bu asırda, bu mevzu çok önemlidir, eşlerin bir birleri üzerindeki hakları nelerdir? Yüce dinimiz, bu konuna bize ne buyuruyor?, Hazreti Peygamber(s.a.v.) Efendimiz bu konuda bize hangi tavsiyeyi yapmış? Bu akşam hep beraber bunu öğrenmiş olacağız. Rabbimiz tüm ehli irfana tesirini ziyade eylesin.

Evlilikte kadın ve erkeğin birbirleri üzerinde bazı hak ve hukukları vardır. Bu hak ve hukuklara riayet edildiği takdirde, o ailenin hem dünyası, hem de ahreti cennet olur. Aksi halde hem dünyaları zindan olur, hem de ahreti zindan olur. Zira aile huzuru, aile mutluluğu olmayan bireylerin, mutsuz olduklarını görmekteyiz. Kaldı ki bu bireylerin, yani kadın erkek her ikisinin de yaşam sevinci dünya neşesi olmadığı görmekteyiz. İslami yaşamalarında ibadet ve taatlerinde büyük aksaklıklar yaşanmaktadır. Biz de ehli irfana bu akşam bu haklardan bahsederek, bu sorunların, bu mutsuzlukların yaşanmaması için hem kuranı kerimden, hem de sultanı kibriyamızın hadisi şeriflerinden anlatmaya çalışacağız.

Sevgili genç kardeşlerim, Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır;
“Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.” (Nisa-34)


Değerli Kardeşlerim;

Ayeti celile de Yüce Rabbimiz, Saliha bir kadından ve eşine karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen şımarık kadından bahsetmektedir. Bir kadın, kocasına itaat etmediği takdirde, erkeğin ona nasıl  muamelede bulunması gerektiğini bize açıklamaktadır. Eğer eşi sözünü dinlemiyorsa,  erkeğin ilk yapması gereken ona nasihat etmesidir. Zira, Tahrim süresinin 6. ayetinde Yüce Rabbimiz erkeğin büyük bir sorumluluk sahibi olduğu bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır;

“Ey iman edenler! Nefislerinizi ve aile efradınızı yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden koruyunuz.” (Tahrim-6)

Yani, erkek “bana ne, beni dinlemiyor”  deyip boş veremez. Böyle bir lüksü yoktur.

İlk önce güzelce nasihat edecek, davranışının Kur’an ve Sünnete uymadığını, bu şekilde davrandığı takdirde;  ailede huzur ve mutluluğun kalmayacağını, uygun bir lisan ile anlatmalıdır. Eğer ki, nasihat fayda vermez ise, Kur’an’ın tarifi üzere onunla yatağını ayırmalıdır. Eğer bu da çare olmaz ise o vakit yine Kur’an’ın ifadesiyle hafifçe dövün emrine uyulmalıdır.


Kardeşlerim, Allah cc. bütün Ehli İrfan’ın hanımlarına, yani hanım kardeşlerimize, Saliha hanımların huyu, Saliha hanımlar ahlakını versin. (Âmin)

Sevgili kardeşlerim, Efendimiz (s.a.v.)  bir hadisi şeriflerinde, Saliha kanının nasıl olması gerektiğini şu şekilde açıklıyor:

Hanımın hayırlısı ve Saliha olanı, yüzüne baktığında seni sevindiren, bir arzun olduğunda onu yerine getiren, sen olmadığın zamanda da malını ve namusunu koruyandır.”

Değerli kardeşlerim,  hanım kardeşlerimizin eşlerine nasıl davranması gerektiğini, Allah resulü bu hadisi şerifi ile anlatmaktadır. Düşünün ki, evin reisi olan erkek, işten gelmiş, hanımı onu güler yüzle sevgi ile muhabbetle karşılamaz ise, ona hürmet etmez, hizmetinde noksanlıklar yaparsa, o vakit o evde huzur olmaz.  Bakınız hanım kardeşlerimize Efendimiz (s.a.v.)’in çok güzel müjdesi var;  

Bir kadın beş vakit namazını vaktinde kılar, ramazan ayında orucunu tutar, namusunu korur, eşinin emrine itaat ederse, ona şöyle denir, cennetin hangi kapısından istiyorsan oradan gir cennete.” (Ebu Naim)  

Bir başka hadisi şerifte ise efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuyor;

“Bir Saliha kadın bin tane kötü erkeğe bedeldir. Bir hanım ard arda yedi gün eşine olan hizmetlerinde kusur etmez ise,  bu ahlakını devam ettirse bu kadına cehennemin yedi kapısı kapanır. Cennetin sekiz kapısı açılır. Bu kapılardan hangisinden arzu ederse sorgu ve suale gerek kalmadan oradan cennete girecektir.”

Sevgili kardeşlerim, bu mükâfatlar az bir şey mi?  Allah c.c. bu mükâfatları bütün Ehli İrfan’ın eşlerine nasip etsin. (Âmin)

Müminlerin Emiri Hazreti Ali (r.a.)’dan gelen bir rivayeti  sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hazreti Ali (r.a.) şöyle anlatıyor;

“Bir gün eşim Fatıma ile beraber Hazreti Peygamber (s.a.v.)’i ziyarete gittik. Haneyi saadete vardığımızda, Allah resulünü hıçkıra hıçkıra ağladığını gördük. Ey Allah’ın resulü niçin ağlıyorsunuz, diye sorduğumuzda, Efendimiz  (s.a.v.) şöyle cevap verdi, “Miraç gecesinde çetin bir azaba uğramış kadınları gördüm, onların bu feryatları figanları ve halleri gözümün önüne geldi de kendimi tutamayıp ağladım.”   
Ben de hemen sordum; Ey Allah’ın resulü ne gördünüz ki sizi bu kadar üzdü bize anlatır mısınız.
Allah resulü  (s.a.v.)  şöyle anlattı;

Miraç gecesinde çeşitli korkunç biçimde asılmış bazı kadınlar gördüm. Bir kısmı saçlarından asılı idi; bunların beyinleri fokur fokur durmadan kaynatılıyordu.

Diğer bir grup ise, dillerinden asılı idi;  bunların elleri göğüsleri delinerek sırtlarından çıkarılmış boğazlarından aşağıya sürekli kaynatılmış kadran dökülüyordu.

Bir başka topluluk ise;  göğüslerinden asılı idi; bunların sırtları yarılarak göğüsleri arkalarından çıkarılmış, durmadan boğazlarından aşağıya kaynar zakkum dökülüyordu.

Diğer bir topluluk ise, bacaklarıyla elleri alınlarına yapıştırılmış olarak asılı idi bunlara ise yılan akrep musallat edilmiş sürekli onları sokmakta ısırmakta idiler.

Bir başa grup ise, vücutlarını parçalıyorlardı, bunlar ise kendi kendilerini yemekte, altlarından ise cehennem ateşi etlerini sürekli yakmakta idi.

Bir diğer grup ise, vücutlarını ateşten makaslarla kesenler. 

Bir başka grup ise, siyah yüzlü, bunlar bağırsaklarını yemekle meşgullerdi.

Bir diğer topluluk ise, kör, sağır ve dilsizdi, bunlar ateşten birer tabut içine konmuşlar, burunlarından beyinleri akmakta, vücutlarından da cüzzam gibi pis kokular yayılmaktaydı.

Bir diğer topluluk ise, köpek suretinde kadınlardı; bunları bir yandan yılan akrep sokmakta, ağızlarından girip arkalarından çıkmaktaydı. Bir yandan da ateşten kırbaçlarla melekler onları dövmekteydi.

Hazreti Fatıma (r.a.)  ayağa kalkarak babacığım, gözümün nuru bu kadınların dünyada iken neler yaptıklarını bize söyler misin?

Allah resulü (s.a.v.) onların niçin bu azaba duçar olduklarını tek tek anlatmaya başladı;

Saçlarından asılanlar; bunlar saçlarını yabancı erkeklere gösterenlerdir.

Dillerinden asılanlar;  bunlar dilleri ile kocalarına kötü söz söyleyen kadınlardır.

Sonra Allah resulü şöyle devam etti;

“Sözleriyle kocalarını üzen kadının dilini Hazreti Allah kıyamet günü, yetmiş kulaç uzatır, sonrada dili boynuna bağlanır.”

Allah resulü anlatmaya şöyle devam etti;

Bacaklarından asılanlar;   kocalarının izni olmadan evden çıkan ve hayızlı ve nifazda olduğu zamanlarda gusül abdesti almayanlar yıkanmayanlardır.

Göğüslerinden asılı olanlar, kocalarının izni olmadan başkalarının çocuklarını emziren kadınlar.

Vücutlarını parçalayanlar ise;  bunlar ise ötekini berikini çekiştiren ve yabancı erkekler için süslenenlerdir.

Bacaklarıyla elleri alınlarına yapıştırılmış olarak asılanlar ise; bunlar abdest almayıp namaz kılmayan ve cünüp olarak dolaşan kadınlar.

Domuz başlı ve eşek suretli olanlar; bunlar ise yalan söyleyen ve ondan ona söz taşıyanlar.

Köpek suretli olanlar; kocalarından hoşlanmayıpta kendilerine namahrem olan haram olan başka erkeklerden hoşlananlar onlara sevgi muhabbet besleyen kadınlardır.


Hazreti Ebu Bekir (r.a.) Efendimiz (s.a.v.) den şunları işittiğini söylüyor.

“Kocasına kötü söz söyleyen kadınlar Allah’ın meleklerin ve insanların lanetine uğrar”.


Hazreti Osman (r.a.) anlatıyor;

“Kocasına, ben senden hiçbir fayda görmedim, diyen bir kadının, gündüzleri sürekli oruç tutsa geceleri de hiç uymadan ibadetle geçirse bile, onun yetmiş yıllık ibadetini yüce Allah kabul buyurmaz.”


Sevgili genç kardeşlerim;

Bu hadisi şerifteki azaba düçar olmamak için, ehli irfan, eşlerini mutlaka yetiştirmelidirler. Onların da manevi eğitimleri için gerekli olan bütün gayreti göstermelidirler. Onların da Hazreti Ayşe’nin, Hazreti Fatıma’nın ahlakı ile ahlaklanması için çok gayret etmelisiniz.

Hazreti Pir’in evladı olan hanım kardeşlerimiz, çok dikkatli olmalıdır,  evde eşlerine karşı çok saygılı güler yüzlü olmalıdır. Tabii ki ehli irfanın erkeklerine aynı saygı ve sevgiyi eşlerine karşı onlar da göstermelidirler. Eğer bir ehli irfan, bu yola geldiği halde, bu yolun pınarından sulandığı halde, evde eşi onun sohbete gitmesine,  hizmette bulunmasına mani oluyorsa, o ehli irfan bu yoldan öğrendiğini evde yaşamıyor demektir.

Anlıyoruz ki, İrfan Meclisinde derviş, evde başka bir insan oluyor bu kardeşimiz. Bu yoldan aldığı feyzi evine, etrafına yansıtamıyor demektir. Hanım kardeşlerimiz, çok dikkatli olsunlar bazen duyuyoruz, bazı hanımlar eşlerine şunu almadın, bunu almadın, filanca bunu almış bizim niye yok, sen niçin almıyorsun, gibi sitemler ediyorlarmış. Bunlar çok yanlıştır, bakınız Allah resulü böyle davranan eşini zorda koyan kadınlar için ne buyuruyor;

Abdurrahman bin Avf (r.a.)  anlatıyor;

Efendiler efendisi (s.a.v.) şöyle buyuruyor;  Geçim veya gücünün yetişemediği bir meselede kocasını üzen, onu tasaya sevkeden ve bu konuda illede olacak diye ayak direten kadının farz ve nafile ibadetlerini Hazreti Allah asla kabul etmez!

Hanım kardeşlerimiz, sakın böyle bir hataya düşmeyin.

Sevgili kardeşlerim, maksadım kimseyi üzmek değil, sakın hanım kardeşlerimiz size darılmasınlar. Bütün ihvan kardeşlerimiz, erkek, kadın hepsi başımızın tacı, hiç ayırt etmeksizin, Allah için hepsini seviyor ve istikamet üzere bu yolda yürümeleri için gece gündüz dua ediyoruz. İhvanımız eşlerine iyi davranmaz ise, bayan ihvan kardeşlerimiz beylerine iyi davranmaz, birbirlerine olan, hak ve hukuku ihlal ederler ise, biz o vakit çok üzülüyoruz. Hele hele sohbet konusunda, hizmet konusunda, eşlerine yardımcı olmayıp, evde sorun çıkarıp, beylerini üzen hanım kardeşlerimize daha da çok üzülmekteyiz. Sakın bunları yapmayın, birbirinizin hak ve hukukunu daima gözetin ki hem dünyanız, hem de ahiretiniz cennet olsun. 
Kardeşlerim, bizden sonra hayırlı nesillerin yetişmesi, yani hazreti Hasan’ların, hazreti Hüseyin’lerin hazreti Zeynep’lerin yetişmesi, hazreti Ali ve hazreti Fatıma gibi bir dava eri olmaktan, onlar gibi bir aile yuvası kurmaktan, onlar gibi İslamiyete peygamberi davaya sahip çıkmaktan geçmektedir. Onlar gibi, İslam davasına, kuran davasına, peygamberin bıraktığı sünnet mirasına sahip çıkmak için canla başla hizmet etmekten geçmektedir. Hele hele Hazreti Piri Geylani’nin evladı olan bizler ehli irfan, kadınıyla erkeğiyle daha çok ilahi kelimetullah davasına çalışmalıdır. Son olarak teberruken bir hadiseyi de anlatıp sohbetimi noktalayacağım.

Selaman-ı Farisi (r.a.) anlatıyor;

Bir gün Hazreti Fatıma (r.a.)  babası Hazreti Peygamberin evine, haneyi saadete gider. Hazreti Resulullah’ı görünce başlar ağlamaya ve yüzünün rengi değişir. Fatıma’nın bu halini gören Allah resulü; ne oldu sana kızım neyin var niçin ağlıyorsun diye sorar. Hazreti Fatıma (r.a.)  şöyle cevap verir; Ey Allah’ın resulü, bu sabah Ali ile aramızda basit bir konudan dolayı tartışma çıktı, benim söylediğim bir sözümden dolayı Ali bana kırıldı. Çok pişman oldum, çok üzüldüm, ey Ali sevgilim hakkını helal et dedim, gönlünü alana kadar çok uğraştım. Sonunda yüzünü güldürdüm gönlünü aldım. Fakat buna rağmen Rabbimin gazabına uğramaktan korkuyorum.

Bunun üzerine Allah resulü Hazreti Fatima’ya şunları söyledi;

Sevgili kızım, eğer Ali’nin gönlünü almadan ölseydin, beni hak peygamber olarak gönderen Allaha yemin olsun ki senin cenaze namazını kılmazdım.

Sonra Allah resulü sözlerine şöyle devam etti;

Sevgili kızım, şunu bil ki kocanın gönlünü almak, hoşnutluğunu kazanmak, Allah’ın rızasını kazanmak, kocasını öfkelendirmek ise Allah c.c. öfkelendirmektir.

Kızım, bir kadın hazreti Meryem kadar ibadet etse de, sonra kocasını hoş etmese ona olan vazifelerini yerine getirmese allah onun ibadetini asla kabul etmez.

Kızım, kadınların en üstün ameli, koçasına karşı saygılı olmak, sonrada evi ve çocuklarıyla meşgul olmaktır.

Kızım, bir kadının evinin işleriyle uğraşması onun için bir yıllık nafile ibadetten daha iyidir.

Kızım, bir kadın evinde elinin emeği ile aile bütçesine katkıda bulunsa cennet o kadına vacip olur.

Başka bir irfan meclisinde buluşmak ümidi ile vesselam.

 Hizmetkâr - 17.10.2012

 

Seyyid Muhammed Karamani ks Kimdir?
Hava Durumu
Ziyaretçilerimizden Gelen Mesajlar
Kayıtlı Video Bulunmamaktadır.
tarih
Hakkımızda

Hakkımızda
Misyon
Vizyon
İletişim

Telefon : 05446885258

Adres : İmaret Mah. 154. Sokak 7/1 Merkez KARAMAN
© Copyright 2012 Her Hakkı Saklıdır
Proteks Bilisim Teknolojileri
Aktif :
Bugün :
Toplam :