Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
Değerli kardeşlerim, bizleri Efendiler Efendisinin (s.a.v.)’in sofrası olan İrfan Meclisinde buluşturan Rabbimize sonsuz hamdolsun. Efendimiz (s.a.v.)’e sonsuz salât ve selam olsun.
Bu Sohbetimizde Efendimiz (s.a.v.)’den hayat düsturları öğrenmeye devam edeceğiz.. Rabbimiz bizleri öğrendiklerini amel ederek taçlandıran, Allah’ı razı eden, Allah resulünü de memnun eden kullarından eylesin. Âmin.
Abdullah İbn Mesud (r.a.) Allah’ın Resulü’nden şöyle rivayet ediyor:
Allah resulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
“Kıyamet gününde, kulun ayakları Rabbinin huzurundan şu beş suali kendisine sormadan hiçbir yere gidemez,
1- Ömrünü nasıl geçirdiğinden,
2- Gençliğini nerede harcayıp yıprattığından,
3- Malını nerede kazandığından,
4- Malını nerede harcadığından,
5- Öğrendikleriyle (ilmiyle) amel edip etmediğinden.”
Sevgili kardeşlerim, Allah’ın resulü, Efendiler Efendisi, yarın kıyamet gününde, rabbimizin huzurunda bizi bekleyen beş suali haber veriyor ve diyor ki ey ümmetim, ben sizi çok seviyorum, gelin bu suallere kendinizi hazırlayın bu beş suallere cevap verebilecek bir hayat yaşayın, bu minvalde yaşayın diye bize tavsiye ediyor. Gelin şimdi bu beş sualin biraz açılımını yapalım;
1- Ömrünü Nasıl Geçirdiğinden,
Bizler bu dünyada elli sene önce yoktuk, elli sene sonrada olmayacağız. Onun içindir ki Allah’ın Resulü (s.a.v.) bize ikram edilen ömrü çok iyi değerlendirmemizi istemektedir. Zira zaman hayatın kendisidir. Yüce mevlamızdan gayrı her canlının hayatı zamanla sınırlıdır. Ömür sermayesi bize rabbimizin bize lütfettiği en büyük hazinedir. Ömür sermayesini Allah'ın istediği ölçülerde kullanmalıyız. Zira bu ömrü bize lutfeden mevlamız, bir gün bize bu ömür sermayesini nasıl tükettiğimizin hesabını soracaktır. Onun içindir ki, ömrü çok iyi değerlendirmeliyiz. Ömür sermayemiz bize ahiretimizi kazanmamız için verilmiştir. Ömür sermayemiz ile ahireti kazanacağız. Allah’ımızın istediği bütün güzel işleri bu ömür sermayemizle satın alacağız. Cenneti de bu sermaye ile kazanacağız, cehennemi de, onun için ben daha gencim, önümde çok uzun yıllar var, hele bir yaşım kırkı geçsin o vakit ibadet ederim, dünyadan muradımı hele bir alayım gibi nefsanî ve şeytani vesveselere asla aldanmayınız. Şöyle bir bakalım mezarlığa ölenler hep ihtiyar mı? hayır, gençler de var, çocukta var ihtiyar da var, yeni doğan da var. Öyle ise insanın ecelinin ne zaman geleceği belli olmaz, elimizde senet mi var, kırk yaşına ve seksen yaşına kadar yaşayacaksın diye, hiçbir ömür garantisi olmayan bizler o vakit içerisinde bulunduğumuz anı vakti çok iyi değerlendireceğiz zira vakit zaman insanın en büyük sermayesidir.
Allahın resulü (s.a.v.) bize bu konuda şöyle buyuruyor; “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunun kıymetini bilmez, birisi sağlık ikincisi ise boş vakittir.”
Sevgili kardeşlerim, yarın ahirette çok pişman oluruz, keşke ömrümüzü çok iyi değerlendirseydim, Allah'a daha çok kulluk etseydim, iyi ameller işleseydim deriz, ama iş işten çoktan geçmiş olur. Gelin iş işten geçmeden ömrümüzü iyi değerlendirelim. Aslında, sabah kalktığımızda o gün bize şöyle sesleniyor ey Müslüman ben senin bu gününüm beni iyi değerlendir, ben senin bugün içerisinde ki bütün hallerine şahidim, yarın kıyamet gününde de Allah'ın huzurunda da şahitlik edeceğim, kıymetimi bil beni iyi kullan, zira kıyamet gününe kadar bir daha geri gelmeyeceğim.
İşte kardeşlerim, gelin bize verilen bu ömrü Allahın razı olacağı şekilde kullanalım ki yarın rabbimiz sordugunda çok rahat ve huzurlu bir şekilde cevap vere bilelim. Ebu turap hazretlerinin şu sözünü hiç mi hiç aklımızdan çıkarmayalım: “Bu günü düşünürüm acaba yarın var mıdır? Gençliğine de güvenme ölenler hep ihtiyar mıdır?” bu başlığımı İsa (a.s.) şu tembihi ile noktalayayım. Dünya üç gündür 1. dun, geçmiştir elinde ondan hiçbir şey yoktur. 2. bu gün, içinde bulunduğun andır. Bunu kendine ganimet bil iyi değerlendir. 3. Yarın gelecektir, fakat yetişip yetişemeyeceğini bilmiyorsun.
2- Gençliğini Nerede Harcayıp Yıprattığından,
Sevgili kardeşlerim, insanın hayatının en güzel yılları gençlik yıllarıdır. Gençlik dört mevsimin ilkbaharı gibidir. İlkbaharı içimizde sevmeyen yoktur. Allah'a kulluğun en güzel yapıldığı yıllardır. Allah cc genç kullarını çok sever, onların ibadetlerinden razı olur. Büyükler derdi, aman evlat gençliğinizin kıymetini iyi bilin, aman gençken çok ibadet edin, zira sizin ibadetiniz mermerin üzerine yazı yazmak gibi, bizim ki ise suyun üzerine yazı yazmak gibi, insan o vakit bu nasihatleri anlamıyor, yaşı biraz ilerleyince anlıyor ki, ne kadar doğru söylemiş büyükler. Gençliğini boş faydasız işlerle yıpratmayın, yarın bu gençliğinde hesabını rabbimize vereceğiz. Sakın demeyin, ben gençliğimin baharını yaşayacağım, günahlarla, hatalarla, isyanlarla gençliğinizi heba etmeyin. Unutmayalım ki, gençlik insana hayatında bir kere verilen büyük bir ihsandır. Bunun kıymetini bilelim ve rabbimiz kıyamet gününde arşı alanın altında izzeti ikramda bulunduğu o genç zümreden olalım inşallah.
3- Malını Nerede Kazandığından,
Sevgili kardeşlerim, insanın en başta gelen vazifelerinden birisi helal kazanmak, helal dairesi içerisinde yaşamak ve helalinden Allah yolunda harcamaktır. Yüce mevlamız bizleri imtihan etmek maksadıyla bazı şeyleri helal bazı şeyleri de haram kılmıştır. Fakat helal dairesini o kadar geniş tutmuştur ki, haram yoldan kazanç elde etmeye hiç ihtiyaç yoktur. Zira yüzlerce nimet helal sınıfındadır. Tabii ki bu haram ve helallerde bizim hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmamızı sağlamak için bu kurallar konulmuştur. Sevgili kardeşlerim, sözün özü bu dünya fanidir, bugün varız yarın ise olmayacağız, bizden öncekilerin de malları vardı, onların da hanları, hamamları sarayları, köşkleri vardı. Şimdi hiçbiri yok, ne malları var ne de kendileri var. Hepsi göçtüler, biz de gideceğiz. Öyle ise, rızkımızı helalinden kazanalım, helalinden yiyelim ve helalinden harcayalım ki yarın rabbimiz bize sorduğunda cevaplara muktedir olabilelim.
4- Malını Nerede Harcadığından,
Sevgili kardeşlerim, bu dünyada fani isek, bu can bize emanet verilmişse, kazandığımız mal ve servet bize Allah’ın bir emanetidir. Bu emaneti onun razı olacağı şekilde kullanırsak Allah’ı razı etmiş olacağız. Yani bu benim kimse karışamaz, bunu istediğim gibi kullanırım, demek yanlış olur. Doğrudur o mal, servet senindir ama sana ebediyen verilmemiştir. O malın içerisinde fakir fukaranın garip gurabanın hakkı vardır. Allah'ın hakkı vardır. Malı O'nun yolunda vermek lazımdır. Bu benim diye, içki hanelerde kumarhanelerde Allah'ın razı olmayacağı şekilde harcamamalıdır. Yarın Allah cc. bunun hesabını soracağını bize bildirmektedir. Onun içindir ki malımızın hesabını yaparken bunu göz ardı etmeyelim. Yarın kıyamette Allah'a hesabını veremeyiz. Çok mahcup oluruz. Efendimiz (s.a.v.), bu konuda bizleri uyarıyor ve çok dikkat etmemizi istiyor.
5- Öğrendikleriyle (ilmiyle) Amel Edip Etmediğinden.
Sevgili kardeşlerim, öğrendiklerimizle amel edelim. Zira rabbimiz bizlere bunun da sualini sorcaktır. Sohbetlere geliyoruz, sohbet dinliyoruz, aman öğrendiklerimizle amel edelim, ya değilse amel edilmeyen bir ilmin Allah’ın cc. yanında hiçbir değeri yoktur. Sohbetleri titizlikle dinleyelim, dinlediklerimizi amel ederek taçlandıralım ki, yarın rabbimiz sorduğunda evet yarabbi öğrendik ve amel ettik diyebilelim hadisi şerifte Efendimiz (s.a.v.) ilk hesaba çekilecek olanlardan birisinin de âlim olduğunu bize bildirmektedir.
Burada sohbetime son verirken hepinizi yüce mevlamıza emanet ediyorum.
Selam ve dua ile vesselam.
Hizmetkâr - 03.05.2012
