ziyaretci sayacı


Aktif :
Bugün :
Toplam :
Anasayfa
Kutlu Doğum

Bismillahirrahmanirrahim

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

Elhamdullahi rabbil âlemin, esselatu vesselamu ala resulüne muhammedin ve ala âlihi ve sahbihi vesellim Ecmain.

Pek aziz ve muhterem kardeşlerimiz,

Hepiniz âlemlerin Sultanı Efendiler Efendisi Allah Resûlu (s.a.v.)  Efendimizin dünyayı şereflendirmesinin yani, kutlu doğumunun kutlandığı bu mümtaz programımıza hoş geldiniz sefalar getirdiniz.

Yüce mevlamız, Efendimizin hürmetine sizleri mahşer gününde Efendimiz (s.a.v.)’in sancağı altında toplasın inşallah. Âmin

Bu gün sohbetimizde Efendiler Efendisini anlatmaya gayret edeceğiz.

Arap şairlerinden Hassan bin.  Sabit (r.a.)’ın dediği gibi;

“Hâşâ ki ben sözlerimle Hazreti Muhammed’i anlatayım bu asla mümkün değildir. Ancak Hazreti Muhammed’ten (s.a.v.)  bahsederek meclisim, sohbetim şeref kazanır, değer kazanır .”der. 

Hazreti Mevlana  (k.s.);  “Meleklerin bile kıskandığı en yüce insanı, Hazreti Muhammed’i(sav) anlatmak için, tâ yer ile gök arası kadar bir ağız olmalı ki,  ancak O’nu anlatabilsin, O’ndan bahsedebilsin.”Buyurur.

Muhterem kardeşlerim,

O’nu Rabbimiz övmüş ve “Ey habibim seni yaratmasaydım âlemleri yaratmazdım.”  Buyuruyor.   

Ve Enbiya Suresinde ; “vema erselnake illa rahmetellil âlemin” , ‘Biz seni bütün kâinata rahmet olarak gönderdik .’

Kardeşlerim, bütün âlemler, işte bu sevgilinin hatırına yaratılmış, insanlık O’nun hatırına var olmuş.

Hatta Âdem atamız Havva validemizle cennette işlemiş oldukları bir zellelerinden dolayı yeryüzüne indirildiler ve o zellelerinden dolayı yüz yıllarca ağladılar. Hazreti âdem atamız bir gün şöyle dedi; Ya Rabbi beni Muhammed’in hürmetine affet.

Hazreti Allah c.c. buyurdu ki,  Ey Âdem sen benim Muhammed’imi nereden biliyorsun?

Hazreti Âdem, Ey Rabbim biz Havva ile cennete iken bütün kapıların üzerine senin isminin yanında O’nun ismi vardı,  lailahe illallah muhammeden Resulullah yazılı idi.

Hazreti Allah c.c. dedi ki;

Ya Âdem değil kendi affını istemek, bütün insanlığın affını isteseydin Muhammed’imin hürmetine affederdim. Buyurdu.

İşte kardeşlerim, insanlığın atası Hazreti Âdem (a.s.) Peygamberimizin hürmetine affedilmiştir.

Hz Aadem  (a.s.)  şöyle buyuruyor ;

Yaratıldığım zaman yüz yıllarca o Muhammedi nur alnımda kalmıştır.

Eğer o Muhammedi nur alnımda olmasaydı melekler Hazreti Âdem (a.s.)’a selama durmazdı.

Kardeşlerim,

Zalim nemrut Hazreti İbrahim’i yakmak için öyle bir ataş yaktı ki üzerinden kuşlar bile uçamıyordu.   Hazreti İbrahim, Nemrutun ateşine atıldığı zaman, “ Yüce Allah cc. ateşe şöyle dedi, ey ateş Halilime karşı selin ve selamet ol onu yakma.”  ve İbrahim Halil’i ateş yakmadı niye biliyor musunuz?  Zira Muhammedi nur Hazreti İbrahim’in sülbüne intikal etmişti de ondan yakmadı.

Sevgili kardeşlerim,

Hazreti İbrahim (a.s.)  rabbine söz vermiş ve o sözü yerine getirmek için hazreti İsmail’i kurban etmek için hazırladı ama İsmail (a.s.) bıçak kesmedi niçin biliyor musunuz?  Zira hazreti Muhammed’in (sav) nuru hazreti İsmail’in senefinde idi onun için, bıçak onu kesmedi.

Kıymetli kardeşlerim,

Peygamberimizin rabbimiz yanın da ki kıymetini anlatmak acısından şu kıssayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hazreti Musa (a.s) zamanda bir adam vardı tam Allah c.c. üç yüz yıl isyan etti ömrünü günahla, isyanla geçirdi.  Ama her faninin başına gelen şey onunda başına da geldi ve öldü. Yaşadığı köy halkı onun bu isyankâr halini bildikleri için onu yıkamak kefenlemek defin etmek gibi işler ile ilgilenmediler, götürüp bir çöplüğe attılar.

Hazreti Allah c.c. Musa (a.s.)’a vahyetti ve dedi ki, Ey Musa git falan köyde bir dostum vefat etti, onu bul elinle yıka kefenle namazını kıl ve onu kabrine elinle koy buyurdu.

Musa (a.s.)  Rabbimiz işaret ettiği köye geldi, köy halkına sordu burada salih bir zat öldüğümü?  Belde halkı dediler ki ya Musa senin tarif ettiğin şekilde salih bir kimse ölmedi, yalnız Allah c.c. üç yüz yıl isyan eden bir adam öldü biz de onu şu çöplüğe attık dediler.

Musa (as)  hemen beni oraya götürün dedi gittiklerinde ölen kişinin rabbimizin tarif ettiği kişi olduğu anlaşıldı hazreti Musa onu çöplükten aldı eli ile yıkadı kefenledi namazını kıldı ve eli ile kabrine koydu.

Fakat köy halkı, hazreti Musa’ ya sordular, ya Musa bu nasıl bir iştir, bu Allah’a cc. isyan eden bir kuldu, sen diyorsun rabbim dostum dedi.

Bunun üzerine hazreti Musa yüce Allah’a iltica etti sordu ya rab bu işin sırrı, hikmeti nedir?

Yüce mevlamız cc şöyle buyurdu; ya Musa köylü kullarımın dediği doğrudur, o kulum bana üç yüz yıl isyan etti, fakat bir gün Tevrat’ı açtı, orda Muhammed ismi şerifini gördü, onu öptü, kokladı, yüzüne gözüne sürdü, ben Muhammed’imin ismine hürmet edeni, onun ismini öpüp koklayanı karşılıksız bırakamazdım.

 

Ebu Hüreyre (r.a.)  Efendimiz (s.a.v.) den şöyle naklediyor;

Adamın birisi mahşer meydanında hesaba çekiliyordu ve sevabı az geldi bunun üzerine melekler onu cehenneme gitmek üzere yola çıkardılar tam o sırada bu durumu gören Hazreti Âdem atamız öyle bir feryat etikti “Yetiş ya Muhammed!  Ümmetinden bir kişi cehenneme gidiyor!” Hazreti Âdem’in feryadını duyan Efendimiz (s.a.v.)  cehenneme az bir mesafe kala yetişti ve meleklerden ümmetinin bırakılmasını rica etti.

Fakat melekler bunun mümkün olmayacağını artık hesabın görüldüğünü defterin kapandığını söylediler Hazreti Peygamber (s.a.v.)  ısrar etti Hazreti Allah habibinin bu ısrarına dayanamadı ve meleklere “Ey meleklerim habibim üzülmesin o kulu hesap meydanına götürün tekrar muhasebe edin” diye emir verdi.

Bunun üzerine o kul tekrar mahşer yerine getirilir. Günahları tekrar hesaplanır, tekrar tartılır fakat durum hiç değişmez. Bunun üzerine Efendiler Efendisi  (s.a.v.) mübarek elini cübbesinin cebine sokar ve bir beyaz kâğıt çıkarır getirir terazinin sevap kefesine koyar.

Biran da durum değişir, sevap kefesi ağır günah kefesi hafif gelmiştir. Durum kulun leyhine dönmüştür, bu durum karşısında o kul ağlamaya başlar ve Efendimize döner der ki “Ya Resulullah sen ne büyük bir peygambersin meğer sen bizi ne kadar çok seviyor muşsun ya resul Allah o kâğıtta ne yazılı idi diye sorar?

Allah resulü (s.a.v.) şöyle cevap verir, “Hani sen her gece yatmadan on defa bana salâvat okuyordun ya, işte ben onları bu kâğıda kaydettim işte o kâğıtta onlar yazı idi bu günde senin mizanına koydum.” buyurdu.

Yine Ebu Hüreyre (r.a.)  Efendimizden şu hadisi şerifi naklediyor;

Bir gün Medine de bir Yahudi bir müslümanın devesini benim diye alır, konu mahkemelik olur. Allah Resulü (s.a.v.)’in huzuruna çıkarlar. Yahudi bir kaç tane yalancı şahitte bulur, durum şeklen müslümanın aleyhine görünür. Efendimiz eldeki delilere bakar ve şahitleri dinler ve devenin sahibinin Yahudi olduğuna hükmeder.

Bunun üzerine o sahabe “Ellerini yüce Allah’a acar ve şöyle yalvarır, ya rabbi görüyorsun ki Yahudi yalancı şahit bularak bana iftira etti, sende biliyorsun ki bu deve benimdir. Allah’ım sen bana bir yol göster diye dua etti.

Tam o sırada bir şey oldu, mahkemenin yapıldığı odanın kapısından dışarıda bağlı duran konuya sebep olan deve, bir anda içeriye girer ve yüce Allah’ın izni ile dile gelir, Allah Resulü ( s.a.v.) me şöyle der;

Ey Allah’ın cc. Resulü ben bu müminin devesiyim, bu Yahudi yalan söylüyor, yalancı şahit buldu dedi, bunun üzerine Allah resulü (s.a.v.)  o’ mümine döner, ey kardeşim sen nasıl bir amel işledin ki Hazreti Allah cc deveye lisan lütfederek, yani konuşturarak hakikati ortaya çıkardı der.

O mümin şöyle cevap verdi “ ya Resulullah ben yatmadan sana on salâvat okuyorum.” dedi.


Bir başka hadisi şerif de Efendimiz  (s.a.v.) şöyle buyuruyor;

Cebrail  (a.s.) bana gelerek, de ki ya Muhammed, sana salâvat getiren ümmetini yüce Allah affetmedikçe mahşer meydanından ayrılmayacağım.

Azrail (a.s.) ya Muhammed, sana salâvat getiren ümmetini yüce Allah affetmedikçe sırattan geçmeyeceğim,

Mikail (a.s.)  dedi ki ya Muhammed, sana salâvat okuyan ümmetini yüce Allah affetmedikçe cennete girmeyeceğim

İsrafil (a.s.)  dedi ki bana ya Muhammed, sana salâvat okuyan ümmetini yüce Allah affetmedikçe alnımı secdeden kaldırmayacağım.

Sevgili kardeşlerim,

Yüce mevlamız Cebrail as ma, ey Cibril, hiç elem çektiğin sıkıntı duyduğun bir an oldu mu, diye sordu.

Cebrail as;

Ya rabbi su dört yerde kanadım sızlar gibi oldu;

1-    İsmail as. Kurban edileceği zaman,

2-    Yusuf as. Kuyuya atıldığı zaman,

3-    İbrahim as. Ateşe atıldığı zaman,

4-    Muhammed Mustafa (s.a.v). Uhud savasında mübarek dişi saadetleri şehit edildiği zaman.

Sevgili kardeşlerim,

Uhud savaşında, Efendimizin yüzü yaralanmış ve kan sakallarından aşağı damlamak üzereydi, tam o anda yüce Allah cc. ey Cebrail kulum Muhammed e yetiş, eğer O’nun kanının bir damlası yere düşerse o andan sonra yeryüzünde bitki namına bir şey bitmez.

İşte o an, öyle bir indim ki yedi kat semadan, kanadım sızlar gibi oldu.

Efendimiz sav’ in mübarek yüzlerinden akan kanı Cebrail as. Alıp Muhammedi sevdalıların kalplerine koydu onun içindir ki, bizim Yunus Emre  ;

Canım kurban olsun senin yoluna,

Adı güzel kendi güzel Muhammed,

Gel şefaat eyle kenter kuluna,

Adı güzel kendi güzel Muhammed, demiştir.

Âşıkların dillerinden dökülen lisan Muhammedi sevdanın neticesidir.

Sevgili kardeşlerim,

Yine asr-ı saadetten bir örnek daha vereceğim, Hazreti Ali (ra.) Kendisine ganimet olarak verilen iki tane devenin bir tanesini Hazreti Peygamber sav me, diğerini de Hz Fatıma annemize hediye etmişti. O anda avdan dönen Hz Hamza ra. Henüz içki ayeti gelmemiş, sarhoş hali ile Fatıma annemizin devesine öyle bir tekme attı ki, deve yaralandı. Hz âli ra. Bundan sonrasını söyle naklediyor; Hz Hamza ra. Uhud da şehit edildiği zaman mübarek vücudu yetmiş parçaya ayrılmıştı. Efendimiz sav amcası için bel kemiğim kırıldı, demişti. Sonra mübarek ağzından şu cümleler dökülür; keşke Fatma’nın devesine tekme atmasaydı.

Sevgili kardeşlerim, hazreti peygamber sav miraç gecesinden dönünce hazreti Bilal’e hitaben buyurdu ki, ya Bilal miraç gecesinden gördüm ki sekiz cennet senin için süslenmiş. Hz Bilal cevaben dedi ki, ya resul Allah seni bir kere görmek benim için sekiz cennetten daha değerlidir.

Sevgili kardeşlerim, burada sohbetime son verirken hepinizi aziz ve celil olan yüce mevlamıza emanet ediyorum. Vesselam

Hizmetkâr 24. 04. 14

Seyyid Muhammed Karamani ks Kimdir?
Hava Durumu
Ziyaretçilerimizden Gelen Mesajlar
Kayıtlı Video Bulunmamaktadır.
tarih
Hakkımızda

Hakkımızda
Misyon
Vizyon
İletişim

Telefon : 05446885258

Adres : İmaret Mah. 154. Sokak 7/1 Merkez KARAMAN
© Copyright 2012 Her Hakkı Saklıdır
Proteks Bilisim Teknolojileri
Aktif :
Bugün :
Toplam :