Bismillahirrahmanirrahim

Allah’ın selamı hidayete tabi olanların üzerine olsun.

Pek aziz muhterem kardeşlerim,
Allah cc bize her şeyi inceden inceye bildirmiştir. Bize düşen vazife Rabbimize nasıl yakın olurum, O’nun rızasına nasıl ulaşırım, diye çaba harcamak, bu uğurda mücadele vermektir. Fakat bunu yaparken de ilk önce şu ilkeye dikkat etmelidir. Nedir bu ilke? İlk önce nefsini tanımak, onun zaaflarını, onun hile ve tuzaklarını çok iyi bilmek, onun bize nereden ve ne zaman saldıracağının idrakinde olmak. Eğer düşmanı tanıyamaz isen, ona göre tedbir almaz, bu mücadelede yenilir mağlup olursun.

Bu konuda Emir ’al Müminin Hazreti Ali (r.a.) şu sözüyle bize rehber oluyor;

“Ben daima bir bekçi gibi nefsimi bekliyordum. Nasıl bir koyun sürüsü aç olduğunda, çevrede bulunan yeşilliklere yönelirse, benim nefsimde günahlara meyledip yönelir korkusuyla, onun başında nöbetçi gibi bekliyordum.” ¹

Kardeşlerim,

Onun bu sözü bizim için ne güzel bir ilaçtır. Onlar, Allah’ın emir ve nehiylerini ince ince yerine getirdikleri halde böyle davranıyorlardı.

Onlar böyle yaptıkları halde, bizim hiçbir şey yapmadan, sürekli olarak nefsin arzu ve isteklerinin peşinden gidip, sonra da Allah’ın cennetini istememiz çok büyük bir yanlıştır. Her kim nefsini sever, onunla mücadele etmez ve ona güvenirse, bu o kimsenin dinini bilmediğinin, nefsinin ne kadar büyük bir düşman olduğunun farkında olmamasının alametidir. Onun içindir ki, Allah cc bir ayeti kerime de şöyle buyurmuştur;

“O mü’minlerin çoğu (nefsin günaha meyilli olarak yaratıldığını) bilmiyorlar.”  ²

Kardeşlerim,

Bu ayeti kerimenin ışığında, nefsimizin bize düşman olduğunu, şayet onunla mücadele etmezsek, bizi doğruca ateşe götüreceğini bilmemiz lazımdır.

Kardeşlerim, bu dünyanın debdebesine aldanıp ölümü, kabir-i, kıyameti, hesabı, mahşeri unutanlar; nefislerinin emrine amade olanların akıbetini yüce Rabbimiz kuranı kerimde bize şu şekilde haber veriyor;

“Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmaları yüzünden şiddetli bir azap vardır.”  ³

Görüldüğü gibi kardeşlerim, bütün bu kötülüklerin başı insanın nefsinin arzu ve isteklerine boyun eğmesi onun emirlerine göre yaşamasıdır.

Zira bu konuda imamı Şafi Hazretleri şöyle buyuruyor;

 “Önünüze gelen iki işten hangisi doğru hangisi yanlış diye karar veremediğiniz zaman, nefsinizin meyletmiş olduğu işin tersini yapın. Çünkü nefis, insanı daima kötülüğe teşvik eder.” ⁴

Kıymetli kardeşlerim,

Çakmak taşında ateş nasıl gizli ise, nefsin istekleri de kalpte öyle gizlidir. Kim ki dünyaya nefsinin gözüyle bakarsa, daha dünyadayken kendi ateşini kendi eliyle tutuşturmuş olur.

Onun için kardeşlerim, ebedi saadetimiz için, nefsimizin arzu ve isteklerine bir ayar getirelim. Onun arzularıyla istekleriyle bizi cehenneme götürmesine fırsat vermeyelim. Bu konuda çok dikkatli ve tedbirli olalım. Nefsin yuları her daim bizim elimizde olsun .

Onun için, pirimizin yolunda nefisle mücadele çok önemlidir. Nefsin ıslahı, onun yola getirilip artık onun sahibine her daim iyilikleri emreder hale gelmesini sağlamaktır. Bunun yolu da bağlı olduğumuz mürşidi kâmilin bize yazdığı manevi reçeteyi uygulamaktır. Doktorun verdiği ilaçları içmeyen kimsenin, hastalıkları geçmez.  Her saniyesi ilaçların yazı olduğu reçeteye bakmakla geçse, yine ona bir faydası olmaz. Yapması gereken ilaçları içmektir.

Selam ve dua ile.  Hayırlı Cumalar.

 Dipnotlar

1.     Hazreti Ali (r.a.)

2.     Yunus, 13

3.     Sa’d, 26

4.     İmamı Şafi (r.a.)