Nefis Terbiyesinde Mürşidi Kamil Gereklidir
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Pek Aziz ve muhterem kardeşlerim,
Bizleri bu mübarek Cuma gününde bir araya getiren, Yüce Rabbimize sonsuz Hamd-ü senalar olsun. Resullerin en mükemmeli, Efendimiz (s.a.v.)’ e, sonsuz salat ve selam olsun.
Kıymetli kardeşlerim,
Nasıl ki; bir bağın, bir bahçenin bakımı, intizamı, gelişimi için bir bahçıvana ihtiyaç varsa, gönül âlemimizin inkişafı için bir gönül eri olan mürşidi kâmile de ihtiyaç vardır.
Nasıl ki; bahçıvan bağı budar, toprağı işler, ilaçlar, ağaçların ve meyvelerin daha kaliteli olması için her türlü önlemi alırsa, bizim gönül âlemimizin gelişmesi için, her türlü kötü ahlaktan, huydan, nefsani hastalıktan arınmamız için, Allah’ın razı olacağı bir kul haline gelebilmemiz için Allah’ın veli kullarının bağında fidan olmalıyız. Kendimizi onların manevi tedavisine teslim etmeliyiz. Zira, Sahabe-i Kiram Efendilerimiz, Allah Resulü (s.a.v.) Efendimizin terbiyesinde,O’nun (sav), bahçe-i Gülistanında yetişip, birer gül olmuşlar ve “Benim ashabım gökte ki yıldızlar gibidir hangisine uyarsanız Allah’a ulaşırsınız” 1hitabına muhatap olmuşlar.Biz de o Bahçe-i Gülistanda gül olmaya talip isek, o vakit pirimizin (k.s.) şu sözlerine bir kulak verelim;
Sultanımız Gavsul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani(ks) hazretleri buyuruyor;
Ey evladım;
Eğer gerçek manada kurtuluşa ermek istersen; Allah Teâlâ hükmünü ve ilmini bilen bir mürşidin sohbetine katıl. O sana öğretir, seni terbiye eder, Allah Teâlâ’ya giden yolu sana gösterir.
Mürit için elbette bir kılavuz ve rehber gereklidir. Zira o akreplerin, yılanların, afetlerin, susuzluğun, tehlikeli ve yırtıcı hayvanların olduğu bir çöldedir. İşte bu kılavuz, müridi bu tür tehlikeler den sakındırır, suyun ve meyveli ağaçların bulunduğu yeri ona gösterir. Oysaki sen tek başına, kılavuzsuz kaldığında, vahşi hayvanların, akreplerin, yılanların ve afetlerin içerisine düşersin ve perişan olursun.
Ey dünya yolunun yolcusu! Sakın ha! Kafileden, rehberden ve arkadaşlarından ayrılma. Aksi halde malın da rahatın da kaçar.
Ey ahiret yolunun yolcusu! Menziline ulaşana kadar, kılavuzla birlikte ol. Yolda kendisine hizmet et, ona karşı edebini takın. Onun görüşlerinden dışarı çıkma, o sana hakikatleri öğretir ve seni kendisine yaklaştırır. O senin alicenaplığını, doğruluğunu ve maharetini gördüğünden, bu yolda seni kendisine vekil seçer. Böylece seni bu yolun emiri ve bu yolun yolcularına sultan yapar. Bu yolda yolculuk yapan kervanlara seni halife tayin eder.
Hazreti Peygamber (s.a.v.) in kapısına getirene kadar, bu kervanlara rehberlik yaparsın, daha sonra seni O’na teslim eder ve O da seni görünce gözü aydın olur. Sonra senin kalplere, hallere ve manalara vekil olmanı ister. Sen Allah cc ile mahlûkatı arasında elçi, peygambere de hizmetçi konumuna yükselirsin. Bundan sonra bir Hakk ‘ın huzuruna, bir halkın huzuruna gider gelirsin. Bu böyle kuru temennilerle ve inzivaya çekilmekle olacak şey değildir. Bilakis bu göğüslerde olan vakarla ve onu tasdik eden amelle olur.
Allah dostları, insanların arasından seçilmişlerdir ve milyonda bir denecek kadar azdır. Onlar Allah’ın kelamını kalpleri ve manevi yönleri ile dinlerler, bedeni amelleriyle de bunu tasdik ederler.
Ey cahiller!
Allaha tövbe ediniz ve sadıkların yoluna dönünüz. Söz ve davranışlarınızda onlara uyunuz. Ahiretten yüz çevirerek dünyaya talip olan ve hak yolu terk eden münafıkların saptığı tali yollara girmeyiniz. O münafıklar sağa sola, ileri geri yollara girdiler. Tembellerin yollarını istediler. Onlar kendi yanlış yollarını terk ederek, Hakkın dosdoğru caddesine girmediler.
Ey evladım;
Dünyada sadece dünyalık için dostluk kurduğun kişileri yarın orada göremeyeceksin, aranızda ki bağlar kopacak. Nasıl kopmasın ki; seninle o kötü arkadaşlar arasında ki bağlar Allah cc rızası için değil, dünyalık şeyler içindi. Eğer insanlarla dostluk kurman gerekiyorsa, muhakkak bunlar vera sahibi, zahit, arif, bildiğiyle amel eden, hakkı isteyen, hakkın kendilerinden razı olduğu kişilerden olsun. Arkadaşlık yapacağın kişilerde şu özelikler bulunsun;
Seni halktan uzaklaştırıp, hakka yaklaştıranlarla, sapıklıktan uzaklaştırıp doğru yola erdirenle, gözlerini dünyaya kapatıp ahirete açanla, önünde ki dünya tabaklarını alıp yerine ahiret tabaklarını koyanlarla arkadaşlık yap. Seni kölelikten uzaklaştırıp hürriyete kavuşturanla, seni yılanların, akreplerin, yırtıcı hayvanların arasından kurtarıp emin, rahat ve hoş bir yerde oturtanlarla arkadaşlık yap. Bu özelliklere sahip olan kişilerle arkadaşlık yap. Onun sözlerine karşı sabırlı ol, emirlerini tut, yasaklarından kaçın, böyle davrandığın sürece daha dünyada iken faydasını görürsün.
En büyük cesaret; bir saat sabır gösterebilmektir. Hiçbir şey durduk yerden sana gelmez. Elbet senin gayret göstermen gereklidir. Öyle ise adet ve adavetlerini al ve amel kapısına otur. Eğer yaptığın iş takdir edilirse; çalışmak üzere işe çağrılacaksın. Sebeplerin hakkını ver, tevekkül et ve çalışma kapısında bekle. Alet ve edevatlarını alırlar seni içeri almazlarsa, umudunu kesene kadar o kapıdan ayrılma. Umutsuzluğa kapıldığın da kendini tevekkül denizine bırak.
Böylece sebep ile müsebbibi bir arada toplamış olursun.
Mürşidin huzurunda edepli ol. Susman konuşmandan daha fazla olsun. Böyle yaparsan daha iyi öğrenebilir ve mürşidinin gönlüne girebilirsin. Güzel ahlak seni mürşidine yaklaştırır, kötü ahlak ise seni ondan uzaklaştırır. Sen güzel ahlak sahibi edepli kişilerle oturup kalkmıyorsun ki; nasıl güzel edep sahibi olacaksın? Sen mürşidine, öğreticine karşı hoşnutluk ve güzel duygular beslemiyorsun ki nasıl öğreneceksin? 2 (3)
Başka bir Cuma sohbetinde buluşmak üzere, Selam ve dua ile…
Cuma Bayramınız Mübarek Olsun.
Hizmetkâr
06.02.2015
Dipnotlar
1- Buhari
2- El Fethu’r Rabbani /Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)
3- Pirimiz (k.s.) Hazretleri bu sohbetini H. 545 senesin de Şaban ayının on sekizinci günü Cuma sabahı medresede yapmıştır.
İrfan Meclisi Cuma Sohbetleri Serisi