Davranışlarda Kitap ve Sünnete Uymalı
Rahman ve Rahim olan yüce Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Bizlere iman ve İslam nimetini lütfeden, Yüce Rabbimize sonsuz Hamd-u senalar olsun. Resullerin En Mükemmeli Olan, Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) ‘e sonsuz salat ve selam olsun.
Kıymetli kardeşlerim,
Bizler, manevi bir yolun yolcularıyız. Bu manevi yolda istikamet üzere yürüyebilmemiz için ise, bazı kural ve kaideler vardır. Bu kural ve kaidelere uyulduğu takdirde, kalbi selime ulaşabileceğimiz aşiklardır. Nasıl ki, ehliyeti olmadan yola çıkan bir kimsenin menziline varmadan kaza yapması veya trafik polisleri tarafından durdurulup, ceza kesiliyorsa; Kuran ve Sünnete uyulmadan yapılan hiçbir amelin de yüce Allah’ın yanında bir değeri yoktur. Onun için, ehli irfanın bu manevi yolda ki kılavuzu, yol göstericisi, Kuran ve Sünnettir.
Kuran ve Sünnete uymayan hiçbir ölçü, bizim ölçümüz olamaz. Bizler, mürşidimizde, yolumuzun büyüğü olan, Allah dostunda aramamız gereken en önemli ölçü; Kuran ve Sünnete ne kadar uyduğu olmalıdır.
Zira bir gün Sultanımız Gavs’ul Azam (ks) hazretlerine birisi gelip soruyor;
Ya Gavsul Azam (k.s.), bir velinin kâmil bir kimse olduğunu nasıl anlarız? Onun keşfine kerametine mi bakmalıyız, bu konuda ki ölçümüz ne olmalıdır?
Hazreti pir (k.s.) buyuruyor;
Evladım, bir kimsenin havada uçtuğunu, denizde suya batmadan yürüdüğünü, hatta; semada, yani boşlukta bağdaş kurup oturduğunu bile görseniz, sakın ha ne büyük bir veli deyip aldanmayın, önce onun şeriatine bakın, yani Kuran ve Sünnete ne kadar uyduğuna bakın, eğer ölçüsü Kuran ve Sünnet değilse, vurun düşürün kanadını kırın. 1
Kardeşlerim, işte bizim evladı olmakla şeref duyduğumuz pirimiz, Sultanımız Abdulkadir Geylani (k.s.) Hazretleri bize bu konuda nasıl davranmamız gerektiğini açık bir şekilde beyan ediyor.
Öyleyse kardeşlerim, ölçü bu olmalı, filan şeyhin şöyle kerameti varmış, böyle uçarmış, şöyle kaçarmış, gibi boş işlere aldanmayalım. Evliyanın kerameti haktır, lakin, bu hak bir kimsenin hidayetine vesile olmak veya İslam dan ayağı kayacak bir kimseye faydalı olmak için Allah’ın cc müsaadesi ile kullanılabilir, bunun dışında ise asla kullanılamaz. Eğer bu gerekçelerin dışında kullanılıyorsa, o vakit bu iş kerametten çıkıp istidraç, sihirbazlık, istismarcılık, kandırma, aldatma, göz boyama olmuş demektir. Allah korusun.
Bu konu ile ilgili şu kıssa anlatılır ;
Bir gün Rabia’tül Adviye Annemiz (k.s.), Hasanı Basri (r.a.) ziyarete gider, bakar ki Hasanı Basri (r.a.) denizin üzerine bir seccade sermiş, suyun üzerinde namaz kılıyor. Rabia’tül Adviye annemiz, onun bu halini görünce, o da semaya boşluğa, bir seccade serer, yere düşmeden namaz kılmaya başlar. Sonra der ki, gel ya Hasen gel, benim yaptığımı havada kuşlar, senin yaptığını da suda balıklar yapar, gel günahımızdan Allah cc tövbe edelim. 2
Görüldüğü gibi kardeşlerim, ölçünün ne uçmakta, ne suya batmadan üzerine yürümekte olmadığını, ölçünün Kuran ve Sünnet üzere istikametle yürümekte olduğu anlıyoruz. Yani Allah’ın yanında kıymetli olan amel, ihlas ile yapılan ameldir, bunu unutmayalım..
Bu konuda Sultanımız Gavsul Azam Hazretleri (k.s.) bizlere şu tembihatı yapıyor;
Pirimiz (k.s.) Hazretleri buyurdular;
Ey evladım,
Allah dostlarının isimlerini almakla, onların giyindikleri gibi giyinmekle, onların sözlerini söylemekle, onlardan olacağını sanma. Allah dostlarının yaşantılarına aykırı davrandıkça, bunların sana bir faydası olmaz.
Sen berraksız bulanık, yaratıcısız yaratık, ahiretsiz dünya, hakikatsız batıl, batınsız zahir, amelsiz söz, ihlassız amel, Sünnete uymayan bir ihlas sahibisin. Allah cc amelsiz kuru sözü kabul etmez. ihsassız amelide kabul etmez.
Özet olarak diyecek olursak; kitap ve Sünnete uymayan hiçbir davranışı kabul etmez. Bu tür hareketler, delilsiz kuru iddialardır. Senden hiçbir amelini kabul etmez. Yalanlarınla birlikte insanlar tarafından ilgi görürsün, fakat Hakk’ın ilgisine asla mazhar olmazsın.
Zira Allah cc kalplerde olanı bilendir. Kendini saf altın diye yutturma. Zira erbabı yutmaz. Allah cc senin şekline suretine değil, senin elbisenin, derinin, kemiğinin ötesine bakar. Halk arasında ki durumunu değil, halvet halinde ki durumunu göz önüne alır.
Sen hiç utanmıyor musun? İnsanların gördükleri yeri temizliyor, Hakk’ın gördüğü yeri pisletiyorsun. Eğer kurtuluşa ermek istiyorsan; günahlarına tövbe et ve tövbende de samimi ol. Halkla şirke düşmeden tövbe et. Bütün amellerini Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak için yap. Ben seni tamamen hata içerisinde görüyorum. Çünkü sen nefis, heva, dünya, şehvetler ve lezzetlere dalmışsın. Bir sivri sinek seni tecrit edebiliyor, bir lokma seni kızdıra biliyor. Nefsin için razı olur, nefsin için kızarsın. Sen nefsinin kölesisin, senin yuların nefsin elindedir.
Sen derede, Allah tela ’ya kullukta sebat etmiş ve o’nun fiillerinden hoşnut olmuş samimi kullar nerede?
Allah dostlarının üzerine afetler musibetler inerken, onlar sabit dağlar gibi yerlerinde sapasağlam dururlar. İnen belalara sabırla ve itaat gözüyle seyrederler. Bedenlerini belalara terk etmişler, gönülleriyle Hakk’a uçmuşlardır. Onlar boş çadırlar ve kuşsuz kafeslerdir, ruhları O ‘ nun yanında, cesetleri O’nun huzurundadır.
Ey Hakk Teâlâ’dan yüz çevirenler!
Ey Hakk ‘a karşı soğuk duranlar! Bana geliniz, sizinle O’nun arasını düzelteyim. Sizin için O’ndan istekte bulunayım, sizin hakkınızda O’ndan güvence isteyeyim. O’nun huzurunda yalvarıp yakarıyorum ki; üzerinizde ki haklarını size bağışlasın.
Allahım! bizleri kendine çevir, bizleri kapında durdur. Bizleri senin rızanı kazanmak için senin yolun da, seninle beraber eyle. Bizleri sana hizmet etmekten hoşlandır. Almamızı da vermememizi de senin rızan için olmasını sağla. İçimizi senin dışındakilerden temizle. Bizleri yasakladığın fiiller de görme. Bizleri emrettiğin yerlerde kaybolmuş bulma. Dışımızı isyan da, içimizi şirkte bırakma. Nefislerimizi kendine al. Bizi nefsimizin elinden kurtararak kendine al. Bizleri senden başkasına muhtaç etme, bizi kendinle zenginleştir. Bizi gaflet uykusundan uyandır. Bize taat ve münacat elbisesini giydir. Kalplerimize ve sırlarımıza sana yakınlık izzeti tattır. Yer ile gök arasını ayırdığın gibi, günah ile bizim aramızı da ayırt et. Gözde ki ak ile siyahı birbirine yakınlaştırdığın gibi bizi de sana itaat etmeye yaklaştır. Sana isyanda Yusuf ile Züleyha’nın arasını açtığın gibi, hoşlanmadığın şeylerde bizlerin arasını aç. Âmin 3
Başka bir İrfan Meclisinde buluşmak üzere, Selam ve dua ile .
Hizmetkâr 10.02.15
Dipnotlar
1: El Fethu’r Rabbani: Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)
2: Tabatatül Kübra/ İmamı Şarani
3: El Fethu’r Rabbani: Seyyid Abdulkadir geylani (k.s
İstidraç : Küfrü veya fâsıklığı açıkça görülen kimsenin elinde, isteğine uygun olarak zuhur eden harikalıklardır Muvazzah İlm-i Kelâm, s. 176.
İrfan Meclisi - Tasavvuf Serisi 2015