Sadıklarla Manevi Bağlantı: Rabıta
Aziz Müminler!
Tasavvufun doğuşundan günümüze kadar belki de en çok tartışılan meselelerden biri de rabıta meselesidir. Bu meseleyi kavrayamayan nice beyinsiz, cahil ve ahmak kimseler; tasavvuf ehli Allah dostlarını şirk ile itham etmiş ve büyük bir vebale girmişlerdir. Allah bizleri bu ahmakça yaklaşımlardan uzak eylesin!
Kardeşlerim! Rabıta; kelime manası itibariyle Arapça olup, “bağlanmak” manasına gelmektedir.(1) Tasavvufta karşıladığı mana ise; bir müridin, kalbini mürşidinin kalbine bağlayıp oradan ilim, sevgi, feyiz ve nur almasıdır.(2) Rabıtanın amacı ise “Sadıklarla beraber olunuz(3)” ve “O’na(Allah’a) yaklaşmaya vesile arayın(4)” ayeti kerimelerini tatbik edebilmektir. Malumunuz ki kardeşler beraberlik iki türlü olur. Biri her daim yanında bulunmak, diğeri ise manen yani akılda bulundurarak yanında olmaktır. Rabıta işte bu bahsedilen sadıklarla her an beraberliği yakalayıp, onlardan olmaya çalışma halidir.
Ehl-i İman Kardeşlerim!
Rabıta bir insanın manen olgunlaşmasında en tesirli yöntemdir. Çünkü insan bulunduğu ortama göre şekil alır. Bulunduğu manevi ortamlar da bunlardan biridir. Her insan aslında rabıta halindedir. Çünkü hayal kurmayan insan yoktur. Rabıta da Allah dostlarını hayal edip, onların maneviyatından istifade etme işidir. Düşünelim ki mutsuz bir insan var. Bu insan geçmişte çok mutluydu. Eski bir arkadaşıyla oturup eskilerden konuştular ve adamın keyfi yerine geldi. Adam o günleri tekrar mı yaşadı? Hayır. Sadece o günleri hatırladı ve o mutluluğu yakaladı.
Gelelim rabıtaya benzerliğine bu olayın. Rabıta da aynı burada olduğu gibi, maneviyatı yüksek zatların bulunduğu bir meclisi düşünüp, tıpkı onlar gibi maneviyatı yüksek biri olmaya çalışmaktır. Çünkü kalp bulunduğu ortama göre hali değişen bir yapıya sahiptir. Allah dostlarıyla aynı ortamda bulunduğunu hayaline alırsa, tıpkı onlar gibi olur. Allah dostlarını severse, o da onlardan olur. Zalim, fasık, günahkar birini severse ondan olur. Çünkü insanın ilk önce kalbi değişir. Sonra da kalbine bağlı olarak yaşantısı değişir. Mesela Allah rasulünün çok seven Ebu Bekir (ra)’in kalbi ile, müşrikleri çok seven Ebu Cehil’in kalbi bir olabilir mi? İnsanı bu kadar çabuk değiştirip kalbini İslamı yaşamaya daha çok bağlayan rabıta hiç şirk olabilir mi? Müminler! Rabıta düşmanı kimi cahillerin bir diğer karşı çıktığı nokta ise “aracıya ne gerek var?” sloganıdır. Bu kimselere ‘vesile arayın’ ayetini okuduktan sonra deriz ki; madem böyle diyorsun bundan sonra cemaatle namaz kılma. Çünkü senin mantığına göre imam efendi seninle Allah’ın arasına giriyor(Haşa ve kella). Ne cahil adamlar var kardeşler şunlara bakın. Bu mantık yanlıştır. Kimse istese de kul ile Allah arasına giremez zaten. Allahu Teala cismani değildir ki araya da biri girsin.
Kardeşlerim!
Son olarak rabıta hakkında dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var. Allah muhafaza dikkat edilmezse hakikaten şirke götürür. Bakınız şirk demiyorum. Dikkat edilmezse, yanlış yapılırsa şirke götürür diyorum. Bomba gibidir bu. Kullanmasını bilmezsen elinde patlar.
1. Rabıta ibadet değildir(5). İbadet demek çok yanlış olur. Dedik ya hayalden ibarettir. Eğer hayaller de helal ve harama dahil olsaydı, o halde içki içip sonra tevbe eden bir adam, her içki içtiğini hatırladığında günaha girmiş olacaktı. Hayaller ve kalpten geçenler uygulanmadığı sürece helal haram ikilisine dahil olmazlar.
2. Elinde icazeti bile olsa kalbi hastalığı bulunan(kibir, gurur, kin, haset, fesat vb.)birine rabıta yapmak çok tehlikelidir.(6) Çünkü rabıta esnasında Mürşidin kalbindekilerin müridin kalbine aktığı hayal edilir. Testide ne varsa dışına da o sızar hesabı hasta bir kalpten de manevi hastalıklar sızar. Tarikat ehline bir bakın. Eğer mürşidine rabıta bir tarikat mensuplarının hepsinde mesela kibir hastalığı varsa, yüksek ihtimal şeyhinden kaynaklanmaktadır. Çünkü kalbinde diğer Müslümanlara karşı bir kibir vardır ve bu hastalık müridlerine de sirayet etmiştir.
3. Rabıtada talep edilen nurun, feyzin; Allah tarafından o zata verildiği bilincinde olunmalıdır. Talep edilen Allah’ın nurudur zaten. O nuru almaya da kalbini Allah’a yakınlaştırmış zatları vesile kılınır. Yani Allahu Teala herkese şah damarından daha yakındır fakat kul kulluk ettiği miktarda yakındır. Aşk ile Allah diyenin yakınlığı ile şarapçının yakınlığı bir olur mu? 4. İnsan rabıtadaki manevi halini muhafaza için her an rabıtalı bulunmaya dikkat etmelidir. Namaz dışına tabi. Namazda direk Allahu tealanın huzurunda bulunmak vardır. Rabıta yapmaz caiz değildir orda.(7) Her an rabıtalı bulunma işi de; sanki sürekli bir Allah dostu mübareğin yanında geziyormuş gibi hayal edilerek sağlanabilir. Evet
Kardeşlerim!
Görüldüğü gibi rabıta şirk olmaktan uzak, Allah kullukta takip edilen en güzel yollardan biridir. Bir elma nasıl güneşi yiye yiye olgunlaşıyorsa, bir insan da rabıta yaparak nur ve feyz ala ala olgun bir mümin olur. (Rabıtayı biraz da olsa açıkladık. Daha ayrıntılı bilgi isteyen kardeşlerim aşağıdaki eserlerden istifade edebilir.)
Ali ARLI 21 ŞUBAT 2015
(1) İbn-i Manzur, Lisanu’l-Arab, 5/112-113
(2) İmam Rabbani, Mektubat, 1/ 252,253
(3) Tevbe, 119
(4) Maide, 35
(5) Dilaver Selvi, Kaynaklarıyla Tasavvuf, 1/73
(6) A. Mahmud Ünlü(Cübbeli Hocaefendi),Tarikat-ı Aliyyede Rabıta-i Celiyye
(7) S. Muhammed Saki Haşimi, Arifler Yolunun Edebleri
İrfan Meclisi Tasavvuf Serisi