Rahman ve Rahim olan yüce Allah’ın adıyla
Hamd olsun âlemleri yoktan var eden Hazreti Allah cc ‘a, Salat ve selam olsun O’nun Habibi Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Selam olsun onun aline, ashabına, ahbabına tüm müminlere.
Aziz kardeşlerim,
Rahmetiyle bizleri kuşatan yüce Mevlamız, kullarının cennete gitmeleri için adeta çırpınmaktadır. Yani, Rabbimiz kullarının cennete girmeleri için sayısız sevap yolları ihsan etmiştir. Bugün bu sayısız hayır yollarından birkaç tanesinin müjdesini Efendimiz (s.a.v.) ‘ den öğreneceğiz. Rabbimiz amel etmeyi cümlemize nasip etsin. Âmin
Ebu Hüreyre (r.a.) Hazretleri Fahri Kâinat (s.a.v.) Efendimizden şöyle rivayet ediyor:
“Her kim bir müminin dünya sıkıntılarından (üzüntülerinden) bir sıkıntısını giderirse, Allah: O kimsenin kıyamet günü sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
Her kim zorda kalmışa kolaylık sağlarsa, Allah da o kişiye dünyada da ahirette de kolaylık verir.
Her kim bir Müslümanın kusurunu örterse, Allah da dünyada da, ahirette de onun kusurlarını örter.
Kul kardeşine yardım ettikçe Allah da o kulu yardıma devam eder.
Her kim ilim tahsil etmek için yola çıkarsa, o ilim sebebiyle, Allah o kimseye, cennete giden yolu koyulaştırır. Bir topluluk Allah’ın evlerinden bir evde toplanıp Allah’ın kitabını okur ve kendi aralarında onu tedris ve talim edecek olurlarsa, mutlaka üzerlerine sekinet, Allah’ın huzur ve sükünu iner. Rahmet onları örter. Melekler etrafını çevirir. Allah onları kendi nezdinde ki (melekler) arasında anar.
Her kim ameli geciktirecek olursa, nesebi ırkı, soyu, onu ileriye götüremez.”1
Aziz kardeşlerim,
Bu hadisi şerifinde, Fahri Kâinat Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bize birçok müjdeyi beraber veriyor. Dünya hayatı zor ve sıkıntıları da çetindir. Bu sıkıntıları giderme yolları usulleri de farklı farklıdır. İçerisinde bulunduğumuz asırda sıkıntı, meşakkat, keder çoktur. Zira biz bu güzel cennet müjdelerini ihmal eder, kaale almaz, vurdumduymaz bir hal içerisine girmişiz. Özümüzden, değerlerimizden kopmuş kalbi ve gönlü hassasiyetlerimizi yitirmişiz. Neme lazımcılık ve mezhebi, ırki, dini, gibi farklılıklar gibi zenginliklerimizi bir ayrışma sebebi saymışız. Birbirimize yardım etmek için bu özellikleri arar hale gelmişiz. Yani yardım ederken insanın kimliği, Müslüman kimliği saf dışı edilmiş, yerine kendi dininden, kendi tarikatından, kendi ırkından olanları tercih eder olmuşuz. Oysa bizler, İslam dinin mensupları, meseleye insan merkezli bakmakla yükümlüyüz, bizler âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Efendimizin ümmetiyiz. O ki -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, insanlığın rahmet, şefkat, elçisi, değil insan: hayvanlara bile şefkat eden bir kutlu nebi. Şöyle ki:
“İslam ordusu, Tebük seferinden dönüyordu, ordu bir yere geldi ki, Sultanı Kibriya’mız -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yüz bin kişilik orduyu durdurur ve yolunu değiştirmesini emreder. Ordu komutanları ey Allah’ın Resulü, ordumuz yorgundur istikamet değişikliği zahmete sebep olacaktır, derler. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ısrarla ordunun yönünü değiştir. Zira ordunun geçeceği güzergâhta bir kedi yavrulamıştır. Eğer ordu o yoldan geçmiş olsa, kedinin yavrularına zarar verecektir. Bu sebeple rahmet elçisi ordunun yolunu değiştirmiştir. 2
Kardeşlerim
Bu gün insanlar bir birine menfaat icabı selam verir hale gelmiş, bir birinin hacetini, yarın bir işim düşer diye görür hale gelmiş. Dostluklar, kardeşlikler hep çıkar, menfaate dayalı kurulur olmuş. Oysa iman ve İslam toplumumun mensupları, bir vücudun azaları gibidir.
Bu konuda Resullerin en Mükemmeli olan Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyuruyor:
“Müminler, birbirlerini sevme, birbirlerine acıma ve birbirlerine şefkat göstermede vücuda benzerler. Vücudun bir organı rahatsızlandığında diğerleri uykusuz kalmakta ve ateşlenmek suretiyle ona yardımcı olurlar. 3
Görüldüğü gibi bizler unutmamamız gereken hasletleri unutmuşuz birlik ve kardeşliğimizin teminatı olan özel halleri terk etmişiz. Burada bahsedilen hasletler bir milleti, bir toplumu, kısacası ümmeti ayakta tutan hasletlerdi. Eskiden bizim çocukluğumuzda böyle değildi.
Kardeşlerim,
Çocukları sevmek, onlara şefkat göstermek, büyüklere hürmet etmek, yaşlılara saygı göstermek, düşenin elinden tutmak, yardıma muhtaç olana yardım etmek, yolda kalmışa yardımcı olmak, çok önemli idi örnekleri çoğalta biliriz. Daha dün yaşadığım bir hadiseyi anlatmak istiyorum:
Mahallemizde yol kenarında kaldırımın üstüne oturan bir ihtiyar amcayı gördüm. Belli ki; hayat onu yıpratmış, dermanı kalmamış, tutan elleri tutmaz, yürüyen ayakları eskisi gibi yürümez, gören gözleri eskisi gibi keskin görmez olmuş, kulakları eskisi kadar güzel duymaz olmuş ve kısacası bir gün hepimizin başına gelecek olan ihtiyarlık, bütün haliyle amcada tezahür etmiş. Amcanın hemen yanında bir alış veriş merkezi var. Markete giren herkese kısık ve mahzun bir ifade ile: Kuzum şu parayı alıp bana şuradan iki ekmek alabilir misin? Diye, rica ediyordu. Her gelen ve geçenlerin cevabı aynı idi çok acele işim var, hemen girip çıkacağım veya yüzünü başka yere çeviriyordu, veyahut duymazdan geliyorlardı. Sanırım bir saat kadar bu hadise devam etti. Çok üzülmüştüm, kendimi başka bir ülkede miyim diye, sormadan da edemedim, hatırıma çocukluk hatıralarım geldi, biz nereye gidiyoruz ne oluyor bize dedim.
“Bir müminin diğer bir mümin kardeşinin yüzüne rahmet, merhamet, şefkat nazarıyla bakması, benim şu mescidimde on yıl itikaf etmesinden daha hayırlıdır.” 4 buyuran bir peygamberin ümmetinin değerlerinden ne kadar koptuğunun acı bir göstergesidir.
Değerlerimize nasıl dönülür bunun yollarını Hazreti Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Efendimizden öğrenelim istedim.
Eğer bir toplumda insanlar birbirine rahmetle, merhametle, şefkatle davranıyorsa, o toplumun yaşlılarına hürmet ediyorsa, çocukları sevindiriliyor, başları okşanıyorsa, o toplumda yardımlaşma, kaynaşma, paylaşma hakimse, o vakit gelecek günler ümmeti Muhammed için bahar demektir. geleceğe umutla bakabiliriz.
Unutulan değerlerin, hasletlerin, yeniden inkişaf ettiği, asrı saadetin yeniden gönlümüzü ve hayatımızı şekillendirdi, Hazreti Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin sünnetinin ümmete hakim olduğu bir gelecek duasıyla Allah'a emanet olunuz.
Selam ve dua ile..
Hizmetkâr 16.06.15
Dipnotlar
1-Müslim /imamı Nevevi 40 hadis şerhi
2-Hayatus Sahabe
3-Müslüm
4-Tac tercümesi