ziyaretci sayacı


Aktif :
Bugün :
Toplam :
Anasayfa
İrfan Meclisinde / Ramazan Sohbetleri 2

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Hamd âlemlerin rabbi olan yüce Allah cc. ‘a, selatu selam Resullerin en mükemmeli peygamberlerin en efdali Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sav)’e, O’nun aline, ashabına, ahbabına ve tüm ümmeti Muhammed’e olsun.

Kıymetli kardeşlerim,

Bu günkü sohbetimizde Cebrail aleyhisselamın ettiği üç beddua ya değineceğiz.

Ebu Said Hudri (ra), Efendimiz (sav) den bir hatırayı şöyle anlatıyor;

Bir gün mescidi nebevide,  ashab-ı kiram ile beraber oturuyorduk, Allah’ın Resulü sallallahu aleyhi vesellem hutbe irad etmek için minbere doğru yürüdü ve bize de  yaklaşın dedi, biz de yaklaştık;

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, birinci basamağa çıktı ve amin dedi;

Sonra ikinci basamağa çıktı ve amin dedi,

Sonra üçüncü basamağa çıktı ve yine amin dedi,

Sonra  hutbesini  bitirip minberden inince biz merakla sorduk;

Ey Allah’ın Resulü  hutbeye  çıkarken birinci basamağa çıktınız, amin dediniz, ikinci basamağa çıktınız, amin dediniz, üçüncü basamağa çıktınız, yine  amin dediniz, daha önce hiç böyle dememiştiniz bunun hikmeti sırrı nedir?

Bunun üzerine alemlerin Efendisi (sav) şöyle buyurdular;

Hutbeye çıkarken benimle birlikte Cebrail aleyhisselam da vardı,

Cebrail aleyhisselam birinci basamağa çıktığımda bana dedi ki;

“Eğer bir kimse Ramazan’a ulaşır da Ramazan’a yakışır hareket etmez ise  Allah’ın cc. rahmetinden uzak olsun, rezil kepaze olsun, burnu yere sürtülsün, diye beddua etti, ben de amin dedim.

İkinci basamağa çıktığımda yine Cebrail aleyhisselam şöyle dedi;

“Kimin yanında senin ismin anılır da sana salat-u selâm getirmez ise, oda Allah’ın cc. rahmetinden uzak olsun, rezil kepaze olsun, dedi bende amin dedim.

Üçüncü basamağa çıktığımda yine Cebrail aleyhisselam şöyle dedi;

Anne ve babası yanında olduğu halde onları razı edemeyen onların, hayır duasını alamamış olanlar da Allah’ın cc. rahmetinden uzak olsun, rezil kepaze olsun dedi, ben de amin dedim. (1)

Pek Aziz kardeşlerim,

Birinci meselede Efendimiz (sav) bize çok büyük bir tehlikeyi haber veriyor;

Ramazanı şerif geldiği zaman hayatında bir değişiklik olmayan,  günahlardan geri durmayan,  ibadet itaate yönelmeyen,  yanlışlarını günahlarını gözünün önünde bulundurarak tövbe etmeyen, kısacası kendisine verilen ramazan gibi bir nimetin kıymetini bilmeyen kimsenin, ne kadar ahmak bir kimse olduğunu  bilmeliyiz. Yüce mevlamız Ramazan’da öyle ikramlarda öyle ihsanlarda bulunuyor ki,  avf kapılarını mağfiret kapılarını sonuna kadar açmış ve kulu ile arasına engel olan ne varsa hepsini aradan kaldırıyor, yani bir yenilenme, avf kapısını çalmak, ya rabbi bana bu imkanı sunduğun için teşekkürler etmek istemeyen kimsenin burnu yere sürtülmesin de kimin burnu sürtülsün ki.

Kardeşlerim, mesela çok önemli,  Cebrail (as) ‘ın bedduasına muhatap olmamak için çok dikkatli olalım, bize tanınan bu nimetin kadrini kıymetini iyi bilelim. Eskiden Ramazan geldiği zaman insanlarda bir neşe bir huzur, bir farklılık olurdu. İnsanlar Ramazan’da oruç tutanlara ayrı bir saygı gösterirlerdi, oruç tutmasa bile oruç tutanlara saygı gösterirlerdi. Açıkta yemek yenmez, hatta lokanta ve buna benzer yerler Ramazan’da kapatılırdı, hatta Devlet-i Aliye-i Osmaniye’de yaşayan gayri müslimler bile Ramazan’da müslümalara saygı duyar, onlar bile sanki oruçlu gibi davranırlardı. Ah kardeşlerim ah, şimdi böyle mi? Başımıza gelenler acaba bu yaptığımız yanlışların bir neticesi mi diye kendinize sormalıyız, ümmet olarak acaba hangi değerden koptuk diye düşünmeliyiz.

Allah cc. bütün ehli irfanı  Cebrail (as)’ın bu bedduasına muhatap olmaktan korusun. Amin.

Aziz kardeşlerim,

Cebrail (as)’ ın ikinci uyarısı ise, Efendimiz Hz Muhammed Mustafa (sav) e, adı anıldığı  vakit salavat getirmeyenleredir.

Kardeşlerim,

Efendimize (sav) salavat getirmek, Kuran’ı bir emirdir. Zira yüce mevlamız, ayet-i kerimede, ‘Ey meleklerim, habibim peygamberim Muhammed’e salat ve selam edin’(Ahzab, 33/56.) buyuruyor. Onun içindir ki, biz peygamberimize  ne kadar değer verirsek, Rabbimiz in yanında o kadar değerliyiz.  Ne kadar Efendimizi seversek, Rabbimizin yanında o kadar sevgiliyiz. Meleklerin bile salat ve selam getirdiği bir sevgiliye bizde sevgili olmalıyız.

Kardeşlerim, kimde bir kemâlât varsa, bilin ki Efendimize olan aşkının, sevdasının bir bereketiyledir. Onun içindir ki, Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav)’in mübarek ismi anıldığı anda, gönlümüzde bir sevda, aşk fırtınası kopmalı ve O’nu (sav)’i en güzel şekilde salat-u selam ile karşılık vermeliyiz.

Aziz kardeşlerim, İslam tarihi Peygamber Efendimize sevgisini, aşkını, muhabbetini, sevdasını  haykıran, nice gönül erleriyle doludur.

Onu için kardeşlerim, Efendimiz (sav)’in bu uyarısına dikkat edelim ve Cebrail (as)’ın beddusına muhatap olmayalım.

Kardeşlerim,

Cebrail (as)’ın üçüncü  uyarısı ise, anne ve babası hayatta iken onları rızasını alamamış onları hoşnut edememiş  kimseleredir.

Aziz kardeşlerim, anne baba hakkı öyle önemli ki, yüce Rabbimiz anne ve babaya asi olmayı, kendisine asi olmak gibi sayıyor. Onlara karşı gelmeyi kendisine karşı gelmek  gibi onları üzmeyi de  kendisini üzmek gibi görüyor. onun içindir ki anne ve babanızı hiç üzmeyelim onları hiç kırmayalım, elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışalım, gönüllerini daima hoş tutalım, bilelim ki onları razı etmek yüce Rabbimizi razı etmek gibidir.

Bu konuda Ebu’d-Derda (ra) dan rivayetle Fahri kâinat Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor;

“Anne-baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmıştır.” Tirmizi, Birr,3.

 

Ebu Hüreyre (ra) nın rivayet ettiğine göre, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu : 

“ Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!”
Sahabeler: “Ya Resulallah! Kimin burnu yerde sürünsün” dediler. 
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: “ Ana babasına, ikisinden birine yahut her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de onların hayır dualarını alıp cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürünsün”
 Müslim, Birr,9. 2551/ 9; Buhari, Edebü’l-Müfred 21.

Anne babaların çocuklarına yapacakları duaların kabul olunacağına dair Peygamber (sav) Efendimizin şöyle bir müjdesi vardır;

“Üç dua vardır ki bunların kabul olunacağında şüphe yoktur. Bunlar Mazlumun (haksızlığa uğramış olan kimsenin) duası, misafirin ( ikramını gördüğü kimseler için) duası ve anne babanın çocuklarına olan duasıdır.”   Tirmizi,Birr,7.

Kardeşlerim, bu konuda bir çok hadisi şerif var. Onun içindir ki, bu konuda ki uyarılara ehli irfan olarak çok dikkat edelim ve Cebrail (as)’ın bedduasına muhatap olmayalım.

Elhamdülillahi rabbil âlemin..

Selam ve dua ile

Seyyid Muhammed Karamani

İrfan Meclisinde Ramazan Sohbetleri 2 / 2020

Seyyid Muhammed Karamani ks Kimdir?
Hava Durumu
Ziyaretçilerimizden Gelen Mesajlar
Kayıtlı Video Bulunmamaktadır.
tarih
Hakkımızda

Hakkımızda
Misyon
Vizyon
İletişim

Telefon : 05446885258

Adres : İmaret Mah. 154. Sokak 7/1 Merkez KARAMAN
© Copyright 2012 Her Hakkı Saklıdır
Proteks Bilisim Teknolojileri
Aktif :
Bugün :
Toplam :