Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Salât ve selâm Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e, onun ailesine ve bütün ashabının üzerine olsun.
Ey Rabbim!
Göğsümü ferah eyle, işimi kolaylaştır. Dilimin bağını çöz ki sözümü anlasınlar. Ben işimi her daim Sana bırakıyorum. Şüphesiz Sen (cc), kullarını her daim görensin.
Ya Rabbi!
Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Senin bize öğrettiğinin dışında, bizim hiçbir ilmimiz yoktur. Şüphesiz Sen (cc), her şeyi en iyi bilensin ve her işi hikmetli olansın.
Ya Rabbi!
Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Senin bize gerçeği anlattığının dışında, bizim hiçbir şeyi anlama imkânımız yoktur. Şüphesiz Sen (cc), çok cömertsin ve çok ikram sahibisin.
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Bu sohbetimizde Gönül dünyamızda iz bırakan Gönenli Mehmet Efendi hazretlerinin bir hatırasını sizlerle paylaşmak istiyorum rabbim makamını ali eylesin bizleri ve tüm ehli irfanımızı himmetine mazhar eylesin âmin
Gönenli Mehmet Efendi, Sultan Ahmet Camii’ne tayin edilince çevreyi incelemiş. Fakir ve düşkün kimseleri bulup alâkadar olmak istemiş. O civarda oturan âmâ (kör) bir kimse olduğunu öğrenince ziyaretine gitmiş.
Selâm verip :
– Efendim ben Sultan Ahmet Camii’ne imam geldim. Hem sizi ziyaret etmek hem de üzerime düşen bir vazife varsa onu ifa etmek isterim, demiş.
Âmâ adam:
– Hoş geldiniz Hoca Efendi.. Allah razı olsun, demiş.
Hoca Efendi:
– Maaşınız falan var mı? diye sormuş.
– Hayır, yok, cevabını vermiş adam.
Hoca Efendi:
– Peki, başka yerden geliriniz falan? demiş.
Âmâ adam:
– Hayır, herhangi bir gelirim yok! demiş.
– Peki, neyle geçiniyorsunuz, diye sorunca; âmâ adam öfkelenmiş:
– Bundan size ne efendi? Bir de imamsınız. Rızık kimden hoca? Gidebilirsiniz!. diye terslemiş.
Hoca Efendi çıkmak zorunda kalmış. Lâkin o gece gözüne uyku girmemiş. Ertesi gün sabah yine gitmiş ve kapıyı çalmış. Âmâ adam içeriden:
– Kimsin? diye seslenmiş. Hoca Efendi:
– Dün kovduğun yüzsüz imam, cevabını vermiş. Âmâ adam kapıyı açmış:
–Gene neye geldin? diye söylenmiş.
Hoca Efendi:
–Hiç efendim, ziyaretinize geldim. Beni bin defa kovsanız da yine geleceğim demiş.
Âmâ adam:
– Adın ne senin? demiş.
Hoca Efendi:
– Adım Mehmet Öğütçü, efendim. Gönenli Hoca diye tanırlar beni, diye karşılık vermiş. Âmâ adam bunu duyunca:
– Buyur gir içeri, konuşalım, diyerek içeriye buyur etmiş. Hoca Efendi içeri girince âmâ adam:
– Kusura bakma hoca, dün kalbini kırdım.
Hakkını helâl et, demiş. Hoca Efendi:
– Estağfirullah efendim. Sizin gözleriniz görmez, kimsenin yardımına ihtiyaç duymuyorsunuz bu nasıl oluyor. Sırrınız nedir, meraktayım. deyince Âma adam :
– Benim sırrım şu Hoca Efendi. Ben her gün kuşluk namazını kıldıktan sonra ;
“Ya Rabbi! Kuşluk senindir, güzellik senindir, nimet ve her şey senindir. Eğer rızkım gökte ise, yere indir. Yerde ise, çıkar. Uzakta ise, yaklaştır. Haram ise, helâl et. Dar ise, genişlet ve elime ilet.” diye dua ederim.
Sonra ellerimi yüzüme sürer sürmez, biri gelir sağ dizime vurur. “Aç elini!” der. O günkü ihtiyacımı verir gider. Kuşluk namazı kıldığım her gün bu böyle devam eder.
Aynı zat bugün de geldi ve sağ dizime vurarak benim kısmetimi verdikten sonra, sol dizime vurarak, “Bunu da Gönenli Mehmet Efendi’ye ver.” dedi. Al kısmetini!…
Bu sözlerin duyan, Büyük âlim, fakirlerin ve talebelerin mânevî babası Gönenli Hoca Efendi “İlâhî ya Rabbi! Hikmetinden sual olunmaz.” diyerek içli içli ağlamaya başlamış..!
Hocaefendi bu hatırasını naklederken şunu ifade etmiştir : “O âmâ adamdan bu mübarek kısmeti aldıktan sonra ömrü hayatımda hiç darlık ve sıkıntı çekmedim."
Rızkını Rezzak olan Allah’tan bilmeyip de onun mahlûkundan beklemek, insanı Cenâb-ı Hak’tan uzaklaştırıp, başkasına muhtaç eder. Rabbim cümlemizi, rızkını Allah'tan bilen kullardan eylesin inşaAllah. Âmin..! Selam ve dua ile.
Seyyid Muhammed Karamânî (k.s.)
02.10.2023 – Karaman