Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim; bu akşamki dersimizde, Müslümanları çepeçevre saran, bir veba salgını gibi kuşatan, kronik bir hal almaya başlayan bir hastalıktan bahsedeceğim.
Bu hastalık ümmeti Muhammedîn birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, ülfetini güç ve kuvvetini, bir ve beraberce yapılması gereken ideallerini yok etmeyi hedefine almıştır.
Onun için bu hastalıkla hepimiz var gücümüzle mücadele etmeliyiz ki; Allah’ın rahmeti, Allah’ın mağfireti, Allah’ın feyz ve bereketi bizle beraber olsun.
Kıymetli kardeşlerim:
Bu hastalık gıybet hastalığıdır. Gerçekten de bu hastalık ümmeti sarmıştır. Eğer mücadele edilmez ise, aramız da ki; kardeşliği, birlik ve beraberliği, huzur ve güveni yok edecektir. Gelin Allah rızası için gıybetsiz bir gün geçirmeye gayret edelim. Gıybet eden kardeşlerimizi de kırmadan, incitmeden, uyaralım. Bu konuda ki; sorumluluklarımızı yerine getirelim.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Ebu hüreyre (r.a.) rivayet edilen bir hadisi şerifte Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
“Başına bir iş geldiğinde;
Şayet şöyle yapsaydım, şöyle olurdu ‘ deme.
Fakat’ bu Allah’ın takdiridir ki, öyle olmasını diledi ve öyle yaptı’ de.
Çünkü keşkeler, şeytanın vesvese ve kandırmalarına yol açar.”1
Sevgili kardeşlerim;
Bir iş olup bittikten sonra ardından ah vah etmek “ keşke şöyle yapsaydım, keşke böyle yapmasaydım“ diye feryat etmenin hiçbir yararı yoktur.
Gerçekleşen iş yüce Allah’ın arzu ve isteği doğrultusunda gerçekleşmiştir. Yüce Allah’ımızın takdir ettiği bir şeyi kulun değiştirmeye gücü yetmez.
Kadiri tarikatı, Halisiye kolu şeyhi, Hacı Hafız Mustafa Özgür Hocaefendi'nin Hakkın Rahmetine kavuştuğunu teessür ile öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisine Allah'tan (cc) rahmet, bir cümle Mühibban ve Müridanlarına sabr-ı cemil niyaz eder, Allahü Zülcelale kendisine her türlü güzelliği bahşetmesi için dua ediyoruz.
İrfan Meclisi ve Kimder adına ;
Seyyid Şeyh Muhammed Karamani (ks)
Muharrem ayının onuncu gününe, "Aşûre Günü" denir. Aşûre günü, pek çok önemli hâdise meydana gelmiştir. Hadîs-i şeriflerde anlatıldığı üzere, "Allah Teâlâ, gökleri aşûre günü yaratmıştır. Dağları, denizleri, kalemi, Levh-i Mahfuz'u ve Hazret-i Âdem'i de Aşûre günü yaratmıştır. Âdem -aleyhisselâm-'ı Aşûre günü Cennet'e koydu. İbrâhim -aleyhisselâm-'ı ateşten Aşûre günü kurtardı. Aşûre gününde, oğlunun yerine kurban etmek için ona büyük bir koç verdi. Allah Teâlâ, Firavun'u Aşûre günü boğdu. Eyyûb -aleyhisselâm-'dan belâyı Aşûre günü kaldırdı. Âdem -aleyhisselâm-'ın tevbesini Aşûre günü kabul etti. Dâvud -aleyhisselâm-'ın zellesini Aşûre günü bağışladı. Îsâ -aleyhisselâm- Aşûre günü dünyaya geldi. Kıyâmet kopacağı zaman, Aşûre günü inecektir."
Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisan'a rastlayan, Rebiulevvel ayının 12. pazartesi sabahı, Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların şemsî yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının 1. günü de, hicri kamerî yılbaşı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların yılbaşı gecesidir. (Hilâli göremedik, yılbaşı daha sonraki gündür) diyenlere itibar etmemeli.
Devamını Oku....