ziyaretci sayacı


Aktif :
Bugün :
Toplam :
Sen Âlemlere Rahmetsin Efendim

Sen Âlemlere Rahmetsin Efendim

Bismillahirrahmenirrahim

Rahman ve Rahim olan yüce Allah’ın adıyla.

Elhamdulillahi Rabbil âlemin, esselatu vesselamu ala resulununa muhammedin ve ala alihi ve sahbihi vesellim.

Allah’ın selamı rahmeti, mağfireti, hidayeti, hepinizin üzerine olsun.

Pek aziz ve muhterem kardeşlerim, bu akşam malumunuz mevlit kandili Sultanı Kibriyamızın dünyayı şereflendirdiği gün. Yani Efendimizin doğum günü.

Bu akşam efendiler efendisinden bahsedeceğiz, onu anlatmaya gayret edeceğiz. Nasıl anlatılır, ondan nasıl bahsedilir bilmiyorum, ama Hazreti Mevlana’mızın (k.s.)’un dediği gibi: “Ondan, yani Hazreti Muhammed (s.a.v.)’den bahsetmek onu anlatmak için taa yer ile gök arası kadar bir ağız olmalı ki, ancak onu anlata bilsin, ondan bahsede bilsin.” (1)

Şair Ferazdak şöyle der; “Hâşâ ki ben sözlerimle Hazreti Muhammed (S.A.V.)’i anlatayım, bu asla mümkün değildir. Ancak Ondan, Hazreti Muhammed (S.A.V.)’den bahsetmekle mevzum şereflenir, değer kazanır.”(2)

 İşte kardeşlerim, bu fakir, aciz hizmetkârda şair Ferazdak gibi der: “ondan bahsetmekle ancak sohbetimiz ve dinleyenlerimiz şeref kazanacak inşallah.”

Sevgili kardeşlerim;

Yüce Mevlamız Efendimiz (s.a.v.)’i “Âlemlere rahmet olarak gönderdik.”(3) buyurmuştur. Efendimiz (s.a.v.)  insanlığın kurtuluş rehberidir, hidayet kaynağıdır. Bütün insanlığın, on sekiz bin âlemin, ins ve cinin sarsılmaz rahmet Peygamberidir. Kutlu Nêbi, Peygamber sancağının son sancaktarı ve Nebiler bahçesinin nadide Gülüdür.

Onun için Fuzuli gönül dünyasındaki ona olan aşkını, sevdasını şu şekilde dile getirir;

ya Habiballah! Ya Hayrelbeşer! Müştakınam, öyle kim leb-teşneler yanıp diler hem-varesu.” (4)

(Ey Allah’ın sevgilisi ve ey insanların hayırlısı! Sana aşığım! Dudağı kuruyanların, suya ulaşmasının harareti ile yanmaları gibi, bende sana ulaşmanın hasreti ile yanıyorum.)

Bir başka Peygamber aşığı muhterem Ali Ulvi Kurucu Hoca Efendi ise şu mısraları döker dilinden;

Ruhum sana âşık, sana hayrandır Efendim, 
Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim. 

Ecrâm ü felek, Levh u Kalem, mest-i nigâhın, 
Dîdârına âşık Ulu Yezdândır Efendim. 

Mahşerde nebîler bile senden medet ister, 
Rahmet, diyen âlemlere, Rahmandır Efendim. 

Kıtmîrinim ey Şâh-ı Rusül, koğma kapından, 
Asilere lütfun, yüce fermândır Efendim.. 

Ta Arşa çıkar her gece âşıkların âhı, 
Medheyleyen ahlâkın, Kur'ân'dır Efendim. 

Aşkınla buhurdan gibi tütmekde bu kalbim, 
Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim... 

Doğ kalbime bir lâhzacık ey Nur-i dilârâ, 
Nûrun ki; gönül derdime dermandır Efendim... 

Ulvî de senin bağrı yanık âşık-ı zârın, 
Feryâdı bütün âteş-i sûzandır Efendim...
 (5)

Mevlid-i şerifimizin müellifi Süleyman Çelebi mevlidinde şöyle söyler;

“Ey gönüller derdinin dermanı sen

Ey yaratılmışların sultanı sen” (6)

 Üstat Necip Fazıl Kısakürek ise Efendimiz (s.a.v.)’e  olan sevgisini şöyle dile getirir;

 “Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim, sana uymayan ölçü hayat olsa teperim. (7)

İşte kardeşlerim, Onun öyle âşıkları var ki saymakla bitmez. O’na öyle sözler, şiirler ve naâtlar söylenmiştir ki, denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa yine de yazmakla bitiremez.  

Bizim Ecdadımız Efendimiz (s.a.v.)’i öyle çok sevmiş ki. Sizlere bir hatırayı anlatmak isterim “Sultan Ahmet, kendisine kutsal emanetler verilince Sultanı Kibriyamız (s.a.v.)’in hatıralarına bakar, bakar, öyle bir aşka, öyle bir vecde gelir ki şöyle deyiverir;

“N’ola tâcımda götürsem dâim,

Kadem-i resmini ol Hazret-i Şah-ı Rasûl’ün

Gül-i gülizâr-ı nübüvvet o kadem sahibidir,

Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün”(8)

Sevgili kardeşlerim,

O ümmetine çok düşkündü. Doğarken “ümmeti” dedi. Rabbine kavuşurken de hep “ümmeti” dedi. O ümmetinin kılına zarar gelmesinden rahatsızlık duyardı. Zira Tövbe sûresinin 128. Ayetinde Peygamberimiz anlatılırken Yüce Mevlamız şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Size dokunan, sizi rencide eden, sizi rahatsız eden her şey Peygambere de rahatsızlık sıkıntı verir” (9)

Efendimiz (s.a.v)’in hayatındaki en sıkıntılı en kederli hatırası olan Taif’te uğradığı ağır hakaretten sonra sığındığı bir üzüm bağında: “Ya Rabbi! Beni kime emanet ediyorsun?” diye hayatının en dokunaklı Duasını yaptığında Cebrail (a.s.) gelerek: “Ya Muhammed istersen iki dağı birleştireyim, üzerlerine yıkayım” dediğinde yaşlı gözlerle yüce Nebi şöyle demişti: “Hayır ey Cebrail kardeşim. Ben bunu istemem. Bunun yerine Allah onların neslinden sadece Allah’a ibadet eden ve O’na hiçbir ortak koşmayan bir nesil çıkarabilir. Ben onu isterim Rabbimden. (10)

Hatta Uhud tepesinde mübarek dişleri kırıldığında dermansız takatsiz kaldığında bile O hep şöyle Dua etmişti. “Ya Rabbi! Bu insanları affet, çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyor”. (11)

Bir gün huzurunda titreyen bir adama: “Arkadaş titreme ben kral değilim, Kureyş’ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum” demişti. (12)

İşte bizim Peygamberimiz buydu.

Sevgili kardeşlerim, güzelin vasfını anlatmakla bitmez.

Âdem (a.s.) Cennette işlemiş olduğu bir zellesinden dolayı yıllarca ağladı. Bir gün şöyle Dua etti: “Ya Rabbi! İsmini isminle beraber yazdığın Muhammed’iyin hürmetine beni bağışla beni affet. Hz. Allah (c.c.) “Ey Âdem, sen benim Muhammed’imi nerden biliyorsun? Âdem (a.s.) “Ya Rabbi Cennetteki bütün kapılarda La ilahe illallah Muhammeden Rasulullah yazılıydı” dedi. Yüce Mevlamız “Ey Âdem, değil senin affın bütün insanlığın affını isteseydin Muhammed’imin hürmetine affederdim” buyuruyor. (13)

Zalim Nemrut Allah’ın Halil, i İbrahim (a.s.) yakmak üzere öyle bir ateş hazırlamıştı ki o ateşin üzerinden kuşlar bile uçamıyordu. İbrahim (a.s.)Nemrutun yaktığı ateşe atıldığı zaman ateşe yüce Rabbimiz: “Ey Ateş, İbrahim’ime karşı serin ve Selamet ol”(14) buyurdu.

 Eğer o gün Hz. İbrahim (a.s.)’i ateş yakmadı ise onun sulbünde bulunan Efendiler Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in hatırınadır.

Sevgili Kardeşlerim,

 Hz. İbrahim (a.s.) Rabbine vermiş olduğu sözü yerine getirmek üzere biricik oğlu İsmail (a.s.)’ı Hak yolunda kurban etmeye karar vermişti. Lakin Nuru Muhammedi İsmail (a.s.) sedefinde tecelli edince Hz. İsmail’i bıçak kesmemiş yüce Rabbimiz bir koç ihsan etmiştir. (15)

İşte Kardeşlerim,

Eğer Hz. İsmail’i bıçak kesmemişse o da Hz. Peygamberin hatırınadır.

Halik-ii Zül Celalimiz bütün peygamberlerin ruhlarını halk ettiği zaman, yani kendilerine peygamberlik verdiği zaman bu iltifattan dolayı bütün peygamberler sevindiler. Fakat Hz. İsa Mahzundu, üzüntülüydü. Yüce Rabbimiz, “Ya İsa bütün peygamberler sevinirken sen neden üzgünsün” buyurdu. Hz. İsa: “Ya Rabb! Bir Nebi olmaktansa Muhammed’ine ümmet olmayı tercih ederim dedi”. (16)

Bir gün Gazneli Mahmut vezirinin oğluna seslenirken: “Vezirin oğlu diye seslenir.” Vezirin oğlu diye çağırınca vezir endişelenir ve “Ey padişahım, siz her zaman oğluma ismiyle hitap ediyordunuz. Bu gün ise vezirin oğlu dediniz. Acaba zatı alinize karşı bir kusur hatamı işledik ki. Gazneli Mahmut manidar bir cevap verir: “Vezir, vezir ben Muhammed ismini hayatım boyunca hiç abdestsiz ağzıma almadım. O anda abdestim yoktu. Bu yüzden vezirin oğlu diye seslendim der.” (17)

Sevgili kardeşlerim,

“Bir gün bir savaş dönüşü Hz. Ali (r.a.) Efendimize ganimet olarak iki tane deve verilir. Hz. Ali (r.a.) efendimiz devenin bir tanesini Hz. Fahr-i Kainat (s.a.v)’e diğerini de Hz. Fatıma (r.a.) annemize hediye eder. Daha henüz içki ayeti inmemiş içki yasaklanmamıştır. Hz. Hamza (r.a.) sarhoş haliyle Hz. Fatıma annemizin devesine öyle bir tekme atar ki deve yaralanır. Fatıma validemiz bu duruma çok üzülür. Hz. Ali (r.a.) efendimiz bu durumu Allah Resulün (s.a.v.)’e anlatır. Hazreti Hamza (r.a.) Uhud da şehit edildiği zaman yetmiş parçaya ayrılmıştı. O esna da Allah Resulü çok üzülmüş ve belimin kemiği kırıldı demişti ardın ise şu tarihi cümleyi söylemiş” keşke Fatımanın devesine tekme vurmasaydı”(18)

Kıymetli kardeşlerim, Allah Resulü ümmetine çok düşkündü. Yukarıda da okuduğum Ayeti Celilde bize zerre miktarı bir şey olsa Allah Resulünü çok üzerdi. Peki, kardeşlerim. Allah Resulü bize gelen zerre miktarı bir sıkıntıya üzülüyorsa. Biz onu niçin üzelim. Ona layık bir ümmet olmaya gayret edelim. Biz günah işleyince Allah Resulü çok üzülüyor. Niçin Efendimizi üzelim? Niçin onu üzecek işler yapalım? Biz iyi işler yapınca, hayırlı işler yapınca Allah Resulü çok seviniyor. Gelin bu geceden sonra Efendimiz (S.A.V.)’e söz verelim ve diyelim. Ey Allah’ın Resulü sana söz veriyorum, bu saatten sonra seni üzmeyeceğim. Seni üzecek hiçbir amel işlemeyeceğim diye söz verelim.

 Amr bin as (r.a.) anlatıyor;

“Sevgili Peygamberimiz bir gün Maide Süresinin 118. ayeti celilesini ve enfal süresinin otuz üçüncü ayetlerini okudu “Eğer azab edersen onlar senin kulların”(19)

“Yüce Allah Peygamberimize hitaben “Sen onlar arasında bulunduğun sürece, Allah onlara azab edecek değildir”.(20) Allah Resulü mübarek ellerini sema ya kaldır dı ağlayarak “Allah’ım ümmetim, ümmetim” dedi. Sonra Yüce Rabbimiz Habibinin bu gözyaşına bu feryadına karşılık olarak”biz seni ümmetin hakkında razı edeceğiz ve seni utandırmayacağız”.(21)

Sevgili kardeşlerim Enes Bin Malik (r.a.) bir hadis-i Şerifi bizlere şu şekilde naklediyor: “Bir gün Allah Resulüne dedim ki, ey Allah’ın Resulü kıyamet gününde bana şefaat edersin değil mi?” “Evet ya Enes, Allah izin verirse”

Hz Enes (r.a.): “Sizi o gün nerede arayayım ya Resûlullah” deyince. Sultan-ı Kibriyamız (s.a.v.); “Ya Enes evvela sıratta ararsın, bulamassan mizanda ararsın, bulamassan havzımın başında ararsın, bu üçünden birinin başında muhakkak bulunacağım.” (22)

İşte kardeşlerim mahşer meydanında bütün peygamberler nefsi, nefsi diye feryat ederken Efendimiz (s.a.v.) “ümmetim, ümmetim” diyecektir. Böyle bir peygamber hiç sevilmez mi? O’nun sünnetine hiç sahip çıkılmaz mı?

Şeyh Galip divanında bu hakikati şu mısraları ile dile getirir;

“Ol dem ki, velilerle nebiler kala hayran,

Düsturu şefaat la senindir, yine meydan,

Sen ahmedi Mahmut, u Muhammedsin efendim,

Haktan bize sultanı müeyyedsin efendim.” (23)

Diğer bir Peygamber aşığı Muhterem Ali Ulvi Kurucu ise Allah Resulüne olan aşkını şu mısralar ile dile getirir;

“Kıtmirinim Ey Şahı Resul kovma kapından, asilere lütfun yüce fermandır Efendim. (24)

 Gönüller Sultanı âşk eri Hazreti Mevlana’mız (k.s.)

 “Onun vasıflarını ben hiç durmadan devamlı söylesem, yüzlerce kıyamet geçerde o yine bitmez.” (25) Diye söyler

Şeyh Şadi Şiraz, i ise şu mısraları döker dilinden

“Ya Muhammed, senin gibi dayanağı ve desteği olan bir ümmetin gönlünde gam ve keder olur mu?

Kaptanı Nuh olan geminin, deniz dalgalarından korkusu bulunur mu? (26)

Evet, sevgili kardeşlerim dilimizin döndüğünce aklımızın erdiğince o güzeller güzelini, sultanı kibriyamızı hazreti Muhammed mustafamızı efendimizi (s.a.v.) i anlatmaya gayret ettik Yüce Rabbimiz cümlemizi onun yolundan ayağının izinden dizinin dibinden gönlümüzde sevgisinden ayırmasın. Hepinizin tüm Ehli İrfan’ın ve alemi İslam’ın Mevlit Kandilini tebrik eder Peygamber Efendimiz’in sevgisinin tüm insanlığın kurtuluş reçetesi olması duasıyla… Kandiliniz Mübarek olsun…

Selam ve dua ile…

Hizmetkâr 23.01.2013

 

Dipnotlar

1; Mesnevi şerif Hazreti Mevlana (k.s.)

2; Şair Ferazdak

3;Enbiya suresi ayet 107

4; Fuzuli

5; Ali ulvi kurucu

6; Mevlidi şerif Süleyman çelebi

7; Üstat necip fazıl

8;  Osmanlı padişahı sultan ahmed

9; Tövbe suresi ayet 128

10; Şair Nabi

11; İmamı Tirmizi 36 Müslim cihad 111

12; Asrısaadet.1/375

13; Yansımalar Ali Ramazan Dinç

14; Ruhul beyan tefsiri İsmail Hakkı Bursevi (k.s.)

15;Ruhul beyan tefsiri İsmail Hakkı Bursevi (k.s.)

16; Ruhul beyan tefsiri İsmail hakkı Bursevi (k.s.)

17; Yansımalar Ali Ramazan Dinç

18; Sohbetler yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s.)

19; Maide suresi ayet 118

20; Enfal suresi ayet 33

21;Müslim iman 346

22; Tecridi sarih tercümesi. c 12 hadis no; 2188

23; Şeyh Galip Divanı

24;Ali Ulvi Kurucu

25; Mesnevi şerif, Hazreti Mevlana (k.s.)

26;Şeyh Sadi Şirazi

Seyyid Muhammed Karamani ks Kimdir?
Hava Durumu
Ziyaretçilerimizden Gelen Mesajlar
Kayıtlı Video Bulunmamaktadır.
tarih
Hakkımızda

Hakkımızda
Misyon
Vizyon
İletişim

Telefon : 05446885258

Adres : İmaret Mah. 154. Sokak 7/1 Merkez KARAMAN
© Copyright 2012 Her Hakkı Saklıdır
Proteks Bilisim Teknolojileri
Aktif :
Bugün :
Toplam :