Bismillahirrahmanirrahim
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla.
İmam-ı Şafi Hazretleri yukarıda başlığını sunduğumuz konumuzda şöyle buyuruyor:
“Bir arkadaşından sana hoş olmayan şeyler eriştiğinde hemen kin ve nefrete sarılarak dostluğu kesme! Sen git de şüpheni kesin olan gerçekle gider. Kulağına gelen söylentiyi bir tarafta bırak da arkadaşına de ki;
“Senin hakkında kulağıma gelen haberler böyle böyledir, ne dersin?”
Eğer bu söylentileri inkâr ediyorsa de ki;
“Tamam, kardeşim, sen doğru sözlü ve iyi bir insansın.” böyle de ve arkadaşının üstüne daha fazla gitme! Eğer sana karşı suçunu ve gerçeği itiraf eder de hakikaten geçerli bir mazeret beyan ederse, bu mazeretini kabul et. Şayet hakikati itiraf ettiği halde geçerli bir mazeret ve bir sebep göstermiyorsa;”Bana ulaşan sözlerinle neyi kastetmiştin?” diye soruver. Buna karşılık kendi görüşünü münasip bir şekilde anlatıver ve sebebini açıklıyorsa, onu dinle ve kabul et, eğer uygun bir açıklamada bulunmuyor ve sana da çıkış yolu kalmıyorsa, arkadaşında gerçekten bir hata var demektir.
Artık sen bu durumda bir tercihle karşı karşıyasın. İstersen ona benzeriyle gerekli karşılığı verirsin, istersen onu affedersin. Fakat bilesin ki affetmek takva yönünden daha mükemmel olur. Affetmek ağırbaşlılığın ve iyi insan olmanın en ileri seviyesidir. Allah (c.c.) buyurdu ki: ”Bir kötülüğün cezası ona denk bir kötülüktür, cezadır. Fakat kim affeder ve barışma yolunu seçerse, onun mükâfatını Allah verir”.(1)
O kardeşinle, arkadaşınla geçirdiğin önce ki zamanları hatırla, güzel ve dostça geçen vakitleri düşün! Hatasından dolayı arkadaşının dostunun geçmiş iyiliklerini yok sayarak ona haksızlık etme.
Eğer hakiki bir dosta sahipsen ona sıkı sarıl; zira gerçek dostu bulmak pek zor, ayrılmak onu kaybetmek ise çok kolaydır. Allah dostları Salihler dosttan arkadaştan ayrılmanın kolaylığını bir çocuğun kuyuya büyük bir taş yuvarlamasına benzetir. Çocuk için kuyuya taşı yuvarlamak kolaydır, ama o taşı yerinden çıkarmak çok zordur. Koça, koça insanlar o taşı yerinden zor çıkarırlar. İşte evladım bunlar benden size öğüttür, nasihattir.(2)
İşte sevgili kardeşlerim, bazen arkadaşlarımız arasında yanlış yapanlar, bizi incitecek davranışlarda bulunanlar, arkamızdan bizim üzüleceğimiz sözler sarf edenler olabilir.
İlk yapmamız gereken şey, bize o sözü getirenin güvenilir biri olup olmadığıdır ve hakikaten kardeşimiz, dostumuz o sözleri söylemiş mi, bunu iyice analiz etmemiz lazımdır.
Kuranı kerimde Yüce Mevlamız “Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû in câekum fâsikun binebe-in fetebeyyenû en tusîbû kavmen bicehâletin fetusbihû ‘alâ mâ fe’altum nâdimîn.(3)
“Size bir yalancı bir söz getirse onun doğruluğunu iyice araştırın, zira bilmeden bir topluluğa sataşırsınızda yaptığınızdan dolayı üzülürsünüz.” (3)
İşte kardeşlerim, Rabbimizin ölçüsü bu. Buna dikkat etmeliyiz ki, kimse üzülmesin. Ehli irfandan istirham ediyorum, aman bu konuda çok dikkat edin, yanlış anlaşılmalara, yanlış algılanmalara, asla fırsat vermeyin. Meclisimizde kardeşlik hukukuna riayet edin, bütün sıkıntılarınızı kuran ve sünnet ölçülerine göre çözün.
Bizim hiç vaktimiz yok kırgınlıklarla dargınlıklarla yanlış anlaşılmalarla vakit kaybedecek. Tüm ehli irfan ne söylediğine, ne konuştuğuna, ne yaptığına dikkat etsin. Yaptığının, söylediğinin, önünün, arkasının, nereye varacağını çok iyi hesaplasın. Zira şeytan aramızda kırgınlık, dargınlık çıkararak aramızda ki birliğe, kardeşliğe, beraberliğe, sevgiye zarar verecek ve hedefine ulaşmış olacaktır.
Ehli irfan şeytana bu zevki asla yaşatmamalıdır. Biz bütün enerjimizi, gayretimizi, hedefimiz olan çok hizmet ederek Allah’ımızın yanında iyi bir kul, Efendimizin yanında iyi bir ümmet, Pirimizin yanında da iyi bir evlat olmaya harcamalıyız. Vaktimizi, zamanımızı Allah’ı razı edecek amel-i Salihler yaparak tüketmeliyiz.
Bu şunu demiş, yok bu şöyle söylemiş, bunlar çok yanlış şeyler sakın laf ardına düşerek kendi kendinize kötülük etmeyin. Yarın mahşer gününde, Allah’ın huzurunda çok mahcup oluruz, çok utanırız, ama iş işten geçmiş olur.
Kardeşlerim, diğer cemaat mensubu olan kardeşlerimizle ilgili ileri geri hiçbir tek kelime bile söylemeyin. Hiç kimsenin Şeyhine tek bir kelime bile olsa kötü bir söz söylemeyin. Zira velileri üzen Allah’ı ve Resulünü üzmüş olur, Pirimizi üzmüş olur. Her meşrebi sevin, sayın, hürmet edin, saygısızlık yapmayın, zira biz Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretlerinin evladıyız herkesi sevmekle memuruz.
Hiçbir cemaat mensubu kardeşimize “Bırak şeyhini, bize gel, bak bizim yol daha iyi, bizim yol hak yol.” Gibi sözler sar ederek bir yanlışın içerisine düşmeyin.
Sultanımız bu konuda şöyle buyuruyor: “Bir yola mensup olan insana bırak bize gel, demesi yol kesicilik eşkıyalıktır.”(4)
Sakın kardeşim eşkıya olmayın… Allah bu yola o kardeşlerimizi nasip etmiş ise, ona kimse mani olamaz, o kardeşlerimiz o pınarı mutlaka arar bulur.
Bu işler başkasının müridini çalmakla olmaz, internette boy boy resimler yayınlamakla da olmaz, isminin başına Seyyid ve ya Şeyh yazmakla da olmaz. Bu işler Allah’ın elindedir bunu iyi bilin bu tip işlere ve icraatlara itibar etmeyin…
Selam ve dua ile…
Hizmetkâr – 10.01.2013
- Kaynaklar -
(1) 1- Şura suresi 40. Ayet
(2) 2- Ebu Nuaym, Hilyetül Evliya “Beyrut 1997” 9/129
(3) 3 -Hucurat Suresi 6. Ayet
(4) 4 -Nehrul Kadiriyye “Dr. Muhammed Fadıl Geylani” Beyrut 2011