Bismillahirrahmenirrahim.
Esirgeyen ve bağışlayan Rabbimizin adıyla.
Aziz kardeşlerim, hepinizi aziz ve celil olan Allah’ın selamı ile selamlıyorum… Es Selamu Aleykum.
Bu hafta ki ikindi sohbetimizde, Muhterem Üstadımız Hizmetkâr Hoca Efendimizle <k.s.> yaptığımız bir hasbi hali sizlerle paylaşmak istiyorum. Yüce Mevlamız bizleri bu güzel yolda İrfan Meclisinde layıkı ile hizmet edenlerden ve Rabbini razı etmiş olarak ölenlerden eylesin.
- İrfan Meclisi - Ömer Faruk;
Muhterem Efendim, Manevi bir yola intisap eden bir derviş veya bir sofi için edebin önemi nedir? Bu konuda Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin ve diğer Allah dostlarının tavsiyeleri nelerdir?
- Hizmetkâr Hoca Efendi <k.s.>
Sevgili kardeşlerim, çok önemli bir konuyu gündeminize almak bizi de çok sevindirdi öncelikle sizleri tebrik ediyorum…
Evet, tasavvufta edep çok önemli bir ana prensiptir. Zira Allah dostları tasavvuf tümüyle edeptir buyurmuşlardır. Onun içindir ki, bu manevi yolun müntesipleri daima edebe riayet etmek zorunluluğu vardır. Edep dervişin en güzel ziyneti, süsüdür.
Bu konuda Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin şu düsturu konumuza ışık tutmaktadır.
Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin henüz daha talebelik yıllarıdır. İki talebe arkadaşını yanına alarak devrin Gavsı olan büyük velilerden Yusuf Hamedan-i Hazretlerini ziyarete giderler.
Yusuf Hamedan-i ise çok meşhur bir zat, öyle ki oturduğu kürsüden sema ya doğru yükseliyor ve kayboluyor, bir müddet sonra semadan yerine geri iniyordu. Bu halini Sultanımızda duymuştu.
Yolda giderken arkadaşlarından birisi şöyle der:
“ - Bu zata öyle bir soru soracağım ki kesinlikle bu soruma cevap veremeyecek ve onu bu vesile ile imtihan edeceğim.”
Diğer arkadaşı ise:
“ - Bende bir soru soracağım belki bilir belki bilmez.” der.
Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri ise:
“ - Ben Allah’ın rızası için ziyaret edip, kendisine intisap edeceğim, onun duasını ve himmetini alacağım.” der…
Yusuf Hamedan-i Hazretleri’nin huzuruna varınca, benim soruma cevap veremeyecek diyen talebeye:
“ - Senin soruyun cevabı şudur: “Sen imansız gideceksin.” Der ve belki cevap verir, belki veremez diyen talebeye ise:
“ – Senin de soracağın sorunun cevabı şudur: “Seninde imanlı mı? , imansız mı? Gideceğini kimse bilmeyecek.” Der.
Sultanımıza ise:
“ - Ey Abdulkadir! Allah senden razı olsun, Allah ziyaretini kabul buyursun, Seni evliyaların piri eylesin, senin ayağın kıyamete kadar gelmiş ve gelecek bütün velilerin başı ve omuzu üzerinde olsun.” diye dua eder. Ve kalkar pirimizin ayağını omzunun üzerine koyar…
Aradan zaman geçer, birinci talebe Hıristiyan bir kralın kızına âşık olur ve dininden döner ve küfür üzere ölür gider.
İkinci talebe ise âlim olur fakat bir nehre düşer ve suda boğulur. İmanlı mı öldü, yoksa imansız mı öldü kimse bilmez.
Sultanımız Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri ise “Gavs’ul Azam” olur gelmiş ve kıyamete kadar gelecek olan bütün velilerin sultanı ve başı olur.
İşte sevgili kardeşlerim, sultanımızın bir Allah dostuna, bir âlime karşı göstermiş olduğu bu saygı, bu hürmet ve edebi rabbimizin çok hoşuna gitmiş olacak ki karşılığını rabbimiz nasıl verdiğini görmekteyiz.
Kardeşlerim, gördük ki edepli olan rabbimiz nasıl bir lütufta bulundu ve edepsiz olanların ise akıbeti ne oldu. Tasavvuf tarihimizde bu ve buna benzer örnekler sayılamayacak kadar çoktur. Bize düşen, yani ehli irfana düşen vazife, edebe çok riayet edecek ki, büyüklerin duasını, himmetini ala bilsin. Bir derviş ne güzel söylemiş:
Kendin bilmeye bir sır açılmaz
Layık olmayana cevher saçılmaz
Öyle kolay kolay mürit olunmaz
Müritte edepli hal olmayınca
-
Edep bir taç imiş yüce mevladan
Giy ol tacı emin ol her balalardan
Hakka varmak için edeple donan
Edepli insanlar gönüllerde sultan.
-
Âlimler dünyada cevher taşıdır
Arif olan bir muhteşem yapıdır
Mürşit gönlü zülcele kapıdır
Girmek ister isen edebin takın
-
Dökme sular ile değirmen dönmez
İçerden kaynayan göl olmayınca
Bağlandım demekle mürit olunmaz
Müritte edepli hal olmayınca
Susuz bahçelerde güller bulunmaz
Gönül bahçesine sen girmeyince
Eskiyle yeniyle mürit ölçülmez
Müritte edepli hal olmayınca
-
Bu yola gelenler herkesi sever
Nefsi terk edenler manaya erer
Benliğe düşenler evlat olamaz
Talip isen nefsini terk eyle gel
Nefsin istediği her zaman batıl
Tevhit kılıcını vur onu yere yatır
Hakkın anıldığı irfan meclisine katıl
Burada Geylanimle muhabbet dediler…
İşte kardeşlerim, bir Ehli İrfana düşen vazife, edebe ve erkâna dikkat edecek, Allah dostlarının gönlüne girmek için çalışacak, onların hizmetinde bulunacak, onları kırmayacak, incitmeyecek, onların hayır duasını almak için gayret gösterecek.
Zira Allah dostları aramızdan ayrılınca değerini, kıymetini anlarız ama iş işten çoktan geçmiş olur. Önemli olan onlar hayatta iken hayır dualarını ala bilmektir. Rabbim tüm ehli irfanı hem Rabbine karşı, hem Efendimiz <s.a.v.>’e karşı, hem de mürşidi kâmilimize karşı edepli olanlardan eylesin. Âmin…
Aziz kardeşlerim, sohbetimize burada son verir iken hepinizi Allah’a Resulullah’a ve Evliyaulllah’a emanet ediyorum.
Selam ve dua ile…
Hizmetkar 05.01.2013