Allah'ü Teâlâ şöyle buyurdu:
"Gerçek manâsı ile; Allah'a göre, yeri ve semaları yarattığı günden bu yana Allah'ın kitabında aylar on ikidir. Bu aylardan dört tanesi (onlarda vuruşulmaması), saygı gösterilmesi gereken aylardır." (et-Tevbe, 9/36)
Önce bu âyet-i kerimenin geliş sebebi üzerinde duralım. Şöyle ki: Rasûlüllah (s.a.v.) efendimize, Mekke-i Mükerreme'nin fethi gelmeden evvel; müminler, Medine-i Münevvere'den Mekke'ye doğru yürüdüler. Bu arada, kendi aralarında şöyle konuştular:
- Biz, Medine-i Münevvere küffarı ile kıtalin haram olduğu bir ayda vuruşmaktan korkarız.
Bunun üzerine, Allah'ü Teâlâ, yukarıda meâlini aldığımız âyet-i kerimeyi inzal eyledi.
Yani: Zilkade, zilhicce, muharrem, receb.
Receb ayı tek olarak gelmiştir. Diğer aylar peşpeşedir. Burada anlatılmak istenen manâ, daha açık tâbiri ile şu demeğe gelir:
- Allah'ü Teâlâ, semaları ve yeri, latif ve kesif cisimleri yarattığından bu yana: Levh-ü mahfuzda ayların sayısı on ikidir.
Bu ayların dört tanesine:
- Mâh-ı Hurûm. (Haram aylar)
Tâbir edilmiştir ki; bunlarda cenk, savaş, savaş çağrısı, mücadele haram kılınmıştır. Âyet-i kerîmeye devam edelim:
- "Doğru yol da budur." (et- Tevbe, 9/36) Yani: En doğru hesap.
Devam edelim:
- "O aylarda, nefislerinize zulüm etmeyiniz." (et-Tevbe, 9/36)
Allah'ü Teâlâ, bilhassa bu dört ayda bize hata işlemeyi yasak etti. Bu yasak edişi: O aylara duyulacak saygıdan ötürüdür. Onların değerini bize anlatmak içindir. Diğer aylara bakarak, bu aylarda daha dikkatli olmayı bize anlattı.
Her nekadar, diğer aylarda dahi, zulmü yasak etti ise de, durum üstte anlatıldığı gibidir. Yani: Bu dört ayda çok dikkat edilmesi gerekir.
Şu âyet-i kerîm'de izlenen manâ yolu dahi aynıdır:
- "Namazlara devam ediniz; bilhassa orta namaza." (el-Bakara, 2/238)
Burada orta namaz, ikindi namazıdır. Bu manâ, daha önce de anlattığımız gibi; o namazın bir özelliğine, ayrı bir saygı gösterilmesine göre gelmiştir.
O aylar içinde, bilhassa zulüm üzerinde durulmuştur. Bunun manâsı şu demeğe gelir:
- O aylarda, Arap müşriklerinden hiç kimseyi öldürmeyiniz. Meğer ki, sizi öldürmek için karşınıza çıkmış olalar.
Allah rahmet eylesin; Bayezid-i Bistamî Rh. şöyle anlattı:
"- Zulüm, Allah'a taatı terk edip ona karşı masiyet işlememektir."
Bir başka zat dahi, zulüm için şu tabiri kullandı: "- Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koymaktır." Her iki tâbir de, aynı manâya gelir. Daha sonra, Allah'ü
Teâlâ şöyle buyurdu:
- "Bir bütün halinde müşriklerle vuruşun; tıpkı onların da sizlerle toplu vuruşmaya girdikleri gibi." (et-Tevbe, 9/36)
Yani: Haram aylarda olsa dahi, durum budur.
Allah'ü Teâlâ, âyet-i kerimenin sonunda şöyle buyurdu:
- "Biliniz ki, Allah müttakilerle beraberdir."(et-Tevbe, 9/36)
Bu âyet-i kerîmede geçen:
- "Doğru yol. Din-i Kayyim." (et-Tevbe, 9/36) Manâsı üzerine, tefsirciler değişik görüşler ileri sürdüler.
Allah rahmet eylesin; bu manâda Mukatil şöyle dedi:
-Gerçek din.
Ondan başkaları ise, şu manâ üzerinde durdular:
- Sadık din .Bu da İslâm dinidir. Daha başkaları dahi, şöyle dedi: -Temizdin.
Şöyle diyenler dahi vardır:
- Allah'ü Teâlâ'nın, Müslümanlara emrettiği neyse odur.
Gavsul azam Seyyid Abdulkadir Geylani - Gunyet'üt Talibin