Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim, bu haftaki dersimizde yolumuzun adabını ve erkânını anlatmaya çalışacağız. Seyyid Abdulkadir geylani (k.s.) hazretlerinin evladı olan bir ehli irfanın bu yolda nasıl feyz alacağına bu manevi yolcuk esnasında nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatmaya gayret edeceğiz.
Sevgili kardeşlerim,
Tasavvuf bir edep yoludur. Edebi olmayan, edebini muhafaza edemeyen kimse, bu yoldan nasiplenmesi mümkün olmaz. Nasıl ki, dünyadaki devletlerin ana yasaları, kanunları, kuraları, yönetmelikleri vardır. Bunlara o devletlerin vatandaşları uymakla mükelleftir. İşte bir manevi yola giren, ehli irfanında uyması gereken kuralar, kaideler vardır. Bu kurallara uyulmadığı takdirde dervişin feyz olması yol kat etmesi mümkün değildir.
Onun içindir ki, ehli irfanın birinci uyması gereken şart edeptir. Zira Allah dostları, öğrendikleri edepleri Hazreti Fahri Kâinat (s.a.v.) Efendimizden öğrenmektedirler.
Sevgili kardeşlerim,
Eğer bir ehli irfan, veli bir kimseye veya bir Allah dostuna yakın olmayı, ondan feyz almayı arzu ediyorsa, onun birinci şartı edepli olmasıdır.
Bir hadisi şerifinde Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
“Beni Rabbim edeplindirdi, edebimi ne güzel yaptı” 1
İşte kardeşlerim, silsile yoluyla bu şekilde Allah dostları aldıkları edebi, Hazreti peygamber (s.a.v.) den, Efendimizde yüce mevlamız dan (c.c.) alıyorlar.
Özet olarak şunu diyebiliriz ki; tarikat tümden edeptir. Edepli olmak ise, hakka vasıl olmaya sebeptir.
Onun için ehli irfan, her hareketinde edebi muhafaza etmeli, yaptığı bütün işlerinde edep kurallarına uymalıdır. Pilot olmak isteyen bir kimse pilotluğun bütün kurallarına uyar ve onunla ilgili bütün ilmi tahsil eder ki pilot olabilsin.
Bir ehli irfan da bu yolda manevi halleri yaşamak, feyz ve bereket elde etmek, ihsan derecesine ulaşmak arzu ediyorsa, onun birinci dersi edep dersidir.
Kardeşlerim, eğer bir kimse tarikata girdi, bir gönül doktorundan, ders, virt, rabıta, aldı ise, artık onun nefsine göre davranması bitmiştir.
Yani bir kimse bir gemiye binmeden önce özgürdür, isterse biner isterse binmez, ama o gemiye bindikten sonra o geminin kurallarına göre yaşamak zorundadır.
Hem dervişlik yapacaksın, hem de şeriatın ve sünnetin edeplerine göre yaşamayacak haramlara, mekruhlara, dikkat etmeyeceksin. Bu olmaz, niçin derseniz bir hadisi şerif de Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
“Kim namaz kılar da kıldığı namaz kendini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namazla Allahtan uzaklaşmaktan başka bir şey artmaz. 2
Görüldüğü gibi kardeşlerim, bu yola giren kardeşlerimiz, kendilerine dikkat edecekler, hem dervişlik yapılır, hem de Allah’a isyan edilmez, bu iki zıt bir arada asla barınmaz.
Sevgili kardeşlerim, bu akşam kısaca yolumuzun birinci adabının edep kuralarına uymak olduğu öğrenmiş olduk.
Yüce mevlamız cümlemizi kuranın ve sünnetin edebiyle ve sadatı kiram efendilerimizin edebiyle edeplenenlerden eylesin. Amin.
Selam ve dua ile
Hizmetkâr 04.07.2014
Dipnotlar
1. Suyuti, el cami’u’s-sagir,310
2. Taberani el kebir, 11/54