Allah’ın selamı hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Kıymetli genç kardeşlerim, bu akşam ki sohbetimizde nefsimizin kötülüklerinden ve hallerinden bahsedeceğiz yüce Allah sohbetimizin tesirini artırsın. Âmin
Kardeşlerim,
Nefs; düşmanların en tehlikelisi ve zararlısıdır. Tedavisi de çok zor olandır. İnsanı Allah-u Teâlâ’nın rızasına giden yoldan ayıran bir düşmandır. Nefs, insanın Allah-u Teâlâ ile arasında karanlık bir perdedir.
İnsan ancak nefsini bilir, onun hile ve tuzaklarını öğrenirse, Allah-u Teâlâ’ nın büyüklüğünü ve rahmetini idrak edebilir, emir ve yasaklarını yerine getirebilmek için gayret sarf eder.
Nefs, daima hata ve günahlara, keyif ve sefaya düşkündür. Bu hususta Allah-u Teâlâ bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
“Çünkü nefis, daima kötülüğü emreder.” 1
Kardeşlerim;
Allah-u Teâlâ’nın rızasına ulaşıp, baki olan ahiret hayatımız da rahat etmek istiyorsak, onu cennetin yoluna çevirerek;
“Onu (nefsini) arındıran kurtuluşa ermiştir.” 2
Ayet-i kerimesinin ışığı altında, nefsi; kibir, ucub, riya, cimrilik vs. gibi kötü sıfatlardan temizleyip, Allah-u Teâlâ’nın rızasına yönlendirmemiz gerekmektedir. Fakat nefsi şımartırsak, bütün arzu ve isteklerini yerine getirirsek, yani onun hizmetine girersek, kendimizi ateşe atmış oluruz. Yani nefsin yuları aklın elinde olursa korkmayın, ama nefsin ve şeytanın elinde olursa, o vakit vay halimize. Vücut ülkesine nefis ve şeytan hakim olmamalı akıl ve feraset hakim olmalı.
Kardeşlerim,
Şeytan aleyhillane, insana nefsinin gölgesinden gelip, onu günaha sürüklemek için çaba harcar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerin de şöyle buyuruyor;
“Sizin en büyük düşmanınız koltuğunuzun altında saklamış olduğunuz nefsinizdir.” 3
Genç kardeşlerim,
Nefsin isteklerini ne kadar yerine getirirsek getirelim, daima daha fazlasını ister. Onun istekleri hiç bitmez. Nitekim Firavunu peşin den sürüklemiş ve en sonunda;
“Ben sizin en yüce Rabbiniz ’im!” 4 dedirtmiştir.
Bu yüzden, nefse karşı çok dikkatli olmak ve onun isteklerinin peşinden koşmamak lazımdır. Çünkü nefis, kendi haline bırakılırsa, azgınlaşır ve bizi de beraberinde ateşe sürükler.
Bu hususta Lokman-ı Hekim oğluna şöyle nasihatte bulunmuştur;
“Ey oğlum!
Nefsin arzularına uymaktan sakın. Çünkü nefsin doğru olmayan kötü istekleri vardır. Şayet nefsine biraz uydun mu, daha fazlasını ister, daha çok azgınlaşır.” 5
Demek ki insan, nefsinin isteklerinin önünü daima kapatmalıdır. Şayet onun önünü biraz aralarsa, nefis o küçük aralıktan girerek, sonu gelmez isteklerinin peşinden insanı sürüklemek suretiyle perişan eder.
Sevgili genç kardeşlerim, nefsin besini ve gıdası haramlardır.
Anlatıldığına göre, Allah dostlarından birisine bir kimse gelip;
“Efendim, nefis nedir?”diye sordu. Allah dostu;
“Nefs, bütün iyiliklerden süzülmüş, sadece kötülüklerin bulunduğu bir varlıktır.” Buyurdu.
Adam tekrar;
“Gıdası nedir efendim?”diye sorunca,
O Allah dostu şöyle cevap verdi;
“Haram ve günahlardır.” 6
Kıymetli kardeşlerim,
İnsan daima nefsini kontrol halinde tutmalıdır. Tıpkı siperde ki asker gibi, nefsine karşı daima uyanık olmalıdır. Onun ne zaman bize bir tuzak kuracağı belli olmaz. Onun için daima insan nefsi ile savaş halindedir, bu hal ölünceye kadar devam eder.
Kardeşlerim, nefsimizin azgınlaşmasına sebebiyet veren hallerden uzak duralım. Yukarıda zikrettiğimiz üzere nefsin gıdası haramlar ve günahlardır. Bunlara elimizden geldiğince dikkat edelim ki; Nefsimizin azgınlaşmasına asla fırsat vermeyelim.
Sevgili kardeşlerim,
Ehli irfan bu konuda çok dikkatli olmalıdır. Eğer nefis ve şeytan bir işbirliği yaparsa; O vakit vay halimize, bize kuracağı tuzağın ve çevireceği entrikanın hattı hesabı olmaz. İlk önce en çok sevdiklerinden başlar seni koparmaya. Çok sevdiğin şeyhin, üstadınla, hocanla, düşman eder. Güzeli çirkin, çirkini güzel gösterir. Birde bakmışsın dün çok sevdiğin, yoluna ölürüm dediğin, onu velinimet olarak gördüğün, şeyhine hocana düşman oluvermişin.
Dün bakmaya kıyamadıkların, bugün nefret ettiklerin olmuş. Dün sayfa sayfa şiirler yazdığın, methiyeler dizdiğin insanlar, bugün kanlı kinli düşmanın oluvermiş. İşte bütün bunları sana nefsin ve şeytan yaptırmış. İnsan dün sevdiklerinden bugün nefret ediyorsa, O zaman bu işte bir tuzak aramak lazımdır. Hele hele senin maneviyattan uzaklaşmana kadar, bu iş uzanıyorsa hemen dönmeli, Allah’a tövbe ve istiğfar etmeli ve peygamber varisi olan üstadından özür dileyip, tekrar gönlünü kazanmaya bakmalıdır. Tren raydan çıkmadan onu tekrar aynı istikametine yolcuk yapacak hale getirmelidir.
Bir ehli irfan, hocasının gözünden ve gönlünden düşerse, O’nun, Everest tepesinden düşmesi daha hayırlıdır. Zira kardeşlerim, Allah dostları ihvanları için sürekli yüce Allah’a iltica ve niyaz ederler. İhvanlarının kıllarına zarar gelse onları ta derinden üzer.
Onun için nefsin oyununa gelmeyelim, sohbetimizden, zikrullahtan mahrum kalmayalım ufak tefek şeyleri sorun edip manevi yolumuz da engeller oluşturmayalım.
Şunu unutmayın ki; Bizi sevenler de olacak, sevmeyenler de olacak; Dün Hazreti Peygamberi (s.a.v.) sevenler vardı” Feda ke ümmi ya Resul Allah” anam babam yoluna kurban olsun diyenler vardı. Ya Resul Allah, ben seni görmediğim gün hasta oluyorum diyenler, onu göz bebeğinden sakınanlar, canım kurban olsun senin yoluna, adı güzel kendi güzel Muhammed (sav) diyenler; adı anılınca kalpleri, aşkından, sevginden yerinden çıkacak gibi olanlar, yalın ayak çöl yollarına düşenler vardı.
Diğer taraftan onu taşlayanlar, yoluna hendekler kazanlar, geçtiği yollara dikenler dökenler, mübarek başına deve işkembesi atanlar, deli, mecnun, şair diyenler. Çok sevdiği doğup büyüdüğü vatanından sürenler vardı. Onu kötüleyen şiirler yazanlar, söyleyen şairler vardı. “Sevenlerin mükâfatı ne oldu varın bir ona bakın, sevmeyenlerin akıbeti ve sonları ne oldu birde ona bakın.”
Onun için, bize de düşmanlık edenler, kin duyanlar, nefret edenler, sevmeyenler mutlaka olacaktır. Eğer olmazsa, o vakit biz de bir sorun var demektir. Pirimiz (k.s.) Hazretlerine de çok eziyet ettiler. Geylani ailesini Bağdat’tan sürdüler, hakkında olur olmaz şeyler söylediler, şiirler yazdılar; ama bu yol, bu dava karanlık bulutlara rağmen asırlardır gönül dünyamızı aydınlatmaya devam ediyor ve edecektir.
Yüce Rabbimiz, cümlemizi nefsinin esiri olanlardan etmesin, başka bir irfan meclisinde buluşmak ümidi ile. Vesselam
Hizmetkâr 17.07.2014
Dipnotlar
1) Yusuf, 53
2) Şems, 9
3) Bey hâki
4) Naziat, 24
5) Tabaka tül Kübra/İmamı Şarani (k.s.)
6) Minhac-ul Arifin/Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s.)