Sûfiyye (Tasavvuf Ehli) Resûlullah’a (s.a.v.) uyma noktasında insanların önde gelenlerinden olduğu için onun sünnetini ihyaya en lâyık olanlardır. Resûlullah’ın (s.a.v.) ahlâkıyla ahlaklanmak, ona uymanın ve onun sünnetini ihyâ etmenin en güzel yoludur.
Nitekim şeyh ve âlim, Şeyhü’l-İslâm lâkabıyla mâruf, Ziyâuddin Ebû Ahmed Abdulvahhâb b. Ali bize, Enes b. Mâlik’den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifi şöyle haber vermiştir: Enes (r.a.) diyor ki: Resûlullah (s.a.v.) bana:
Kur’an, insanın pozitif değişiminde huşu içerisinde kılınan bir namazla beraber gece namazına da önem atfetmiştir. İslâm’ın ilk yıllarında gece namazı Müslümanlara emredilmiştir. Bu namazla Müslümanlar ruhen takviye olmuşlar ve kazandıkları manevi güçle kâfirlerin karşılarında savrulmadan ve mevzi değiştirmeden durmuşlardır. Mevzi değiştirmedikleri gibi tüm maddi ve manevi fesat ocaklarına karşı da teyakkuzda olmuşlardır. Kötülük ve şer odaklarına karşı gaflete düşmemişlerdir. Bu teyakkuz hâli onları şeytanlara karşı bilinçli yapmıştır.
Tasavvufta terakki ve ilerleme kavramları çok kullanılmaktadır. Özellikle tasavvufu bir irfan mektebi ve İslâmî hareket altyapısı şeklinde görmeyenler terakkiyi daha da farklı algılamaktadırlar. Onlara göre terakki; güzel rüyalar görmek, keramet sahibi olmak veya şeyh efendinin gözüne girmektir. Tasavvuf gibi bir mektebi bu kadar basit ve sığ değerlendiren kişilere söyleyecek çok fazla söz bulamıyoruz. Ama bilmeleri gerekir ki ne yaşadıkları hayatın gerçek tasavvufla ilgisi vardır; ne de ilerleme/terakki diye itimat ettikleri şey gerçek terakkidir.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın cc adıyla
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim;
Bu haftaki sohbetimizde tasavvufun amacını, gayesini, hedefini anlatmaya gayret edeceğiz. Yüce Mevlâmız, bizleri istifade eden kullarından eylesin. Bu güzel yolda istikamet üzere kuran ve sünnet caddesinde emin adımlarla ilerleyen ve rıza-i bariye erişen kullarından eylesin.
Aziz kardeşlerim ,
Bu hususta, Efendimiz (s.a.v.) yapmış olduğu tarihi uyarı hayati önem taşımaktadır: Resulullah (s.a.v.) “Önce en yakın akrabanı uyar.” [1] ayeti nazil olduğunda, Allah’ın (c.c.) istediğini yerine getirmiş ve şöyle konuşmuştur: