İmâm-ı Rabbâni hazretleri şöyle bir hadiseyi anlatıyor:
“Bizim bir komşumuz vardı, Müslüman olmasına rağmen bazı yanlışları vardı.
Vefat etmek üzereydi, komşuluk hakkı üzere beni çağırdılar. Gittim ve gördüm ki komadadır.
Kendini kaybetmiş olarak onu gördüğümdendir ki teveccühte bulundum, mânevî bir yönelişle kendisine yanaştım.
Kalbine nazar ettim (baktım), zifiri karanlık bulutlar çökmüş, iman nuru sönecek bir mum gibi kalmış olarak gördüm.
Komşuluk hakkını mülâhaza ederek ne yapabileceğimi düşündüm.
Karanlıkları dağıtmak amacıyla teveccüh ettim, dua ettim lakin zerre kadar karanlık açılmadı, dağılmadı.
Bunu bir iki kere denedim ama fayda yok.
Hz. Peygamber’e; “Velî kimdir?” diye sorduklarında; “Görüldükleri zaman Allah (c.c.) hatıra gelen kişilerdir” buyurmuştur.[1]İnsana Allah Teâlâ’yı hatırlatan üstün bir konuma gelebilmek için velînin farz ve nafilelerle ihsan hâlinde Allah‘a(c.c.) yaklaşması gerekir ki bu durum kutsi hadiste şöyle dile getirilmiştir: “Her kim benim velîlerimden birisini küçük düşürüp hakaret ederse bana savaş açmış olur. (Velî) kulum bana farzlarla yaklaştığı gibi hiçbir şeyle yaklaşamaz. Bu yaklaşımını nafile ibadetleri yerine getirmekle devam ettirir. Neticede ben onu severim; istediğini veririm ve duasına da icabet ederim…” [2]“Allah Teâlâ’nın sevdiği bu güzel kulların yeryüzünde ve gökyüzünde de sevilmesi için emir çıkarılır. Bunun üzerine Cebrail (a.), yer ve gök ehline şöyle buyurur: Allah Teâlâ, filan zatı seviyor sizler de seviniz.” [3]
Yüce Allah cc. kimleri sevip sevmediğini Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirmiştir ki insanlar buna göre kendilerini hazırlasınlar ve tüm amellerinde yalnızca Allah Teâlâ’nın rızasını gözetsinler. Hz. Peygamber (s.a.v.) de aynı konu üzerinde etraflıca durmuş ve mü’minleri ilahi sevgiye layık olmaya çağırmıştır. Kendisi örnek bir hayat sürmek suretiyle, Müslümanlara örnek olmuş ve ilahi sevgiyi celbeden üstün vasfın sünnete ittiba etmekten geçtiğini göstermiştir. Kur’an ve sünnete uyarak gerçek sevgiyi tadan arifler, bu sevgiden mahrum kalanlara acımışlardır. Konuyla ilgili birbirlerine tavsiyelerde bulunup şöyle demişler: “Bela/musibet ehlini gördüğünüz zaman Allah’tan afiyet isteyiniz. ‘Bela ehli kimdir?’ dediklerinde ise şu cevabı vermişlerdir: ‘Allah Teâlâ’dan (emirlerinden, yasaklarından ve O’na muhabbetten) gafil olan kimselerdir.’”[1]Zira Allah’a muhabbette öne çıkan bu şahıslar;
Tevessül, bir maksada erişmek için bir şeyi yâhud bir kimseyi aracı tutmak demekdir. Dînî ve tasavvufî bir tabir olarak tevessül, Allah'a yaklaşmak için yâhud duâların, isteklerin kabûlü için Allah'a karîb olan zevâtı aracı tutmak, onları vesîle edinmek demekdir. Nasıl ki dünyevî husûslarda maksada ulaşmak için bir takım vesîleler, vâsıtalar, aracılar devreye sokuluyorsa manevî husûslarda da böyledir.
Tevessül ve İstimdâd Meselesi
Tevessül, bir maksada erişmek için bir şeyi yâhud bir kimseyi aracı tutmak demekdir. Dînî ve tasavvufî bir tabir olarak tevessül, Allah'a yaklaşmak için yâhud duâların, isteklerin kabûlü için Allah'a karîb olan zevâtı aracı tutmak, onları vesîle edinmek demekdir. Nasıl ki dünyevî husûslarda maksada ulaşmak için bir takım vesîleler, vâsıtalar, aracılar devreye sokuluyorsa manevî husûslarda da böyledir.
SARAY HOLDİNG’in sahipleri ÖZDAĞ Ailesinin değerli büyüklerinden rahmetli babaları hayırsever insan Durhasan’ın Kamil ÖZDAĞ’ın vefatının 53.yıldönümünde, Anneleri hayırsever insan Semiha ÖZDAĞ‘ın vefatının 3 yıl ve SARAY HOLDİNG’in kurucularından olan rahmetli Ağabeyleri Hacı Adnan ÖZDAĞ’ın vefatının 27.yıl dönümünde, Tüm vatan Şehitlerimiz ve de 15 Temmuz Demokrasi Şehitlerimizin ve Saray Çalışanlarının ebediyete intikal etmiş olanların ruhlarını yâd etmek amacıyla 16 Aralık 2022 günü Cuma Namazı öncesi Aktekke Camii, Dikbasan Camii, Arapoğlu Camii, Yunus Emre Camii ve Üniversite Camii‘nde Hatm-i Şerif ve Mevlid-i Şerif Merasimi icra edilecektir ve geleneksel etli pilav dağıtımı yapılacaktır.