İnsanlık alemi şahittir ki Hz. Adem’den bugüne milyonlarca insan bu fani dünyada yaşayıp, ebedi yurdumuz olan ahirete göçmüşlerdir. Bu insanların birçoğunun adı sanı unutulurken iki kısım insan topluluğu kıyamete kadar anılmaya devam edecektir. Bu kimseler ibret alınanlar ve örnek alınanlar olarak ikiye ayrılır.
İbret alınanlar yeryüzünde durmadan fesat çıkarmış ve insanların canlarını, mallarını, huzurunu işgal altına almışlardır. Örnek alınanlar ise bu kimselerin ve de şeytanın karşısına dikilerek insanlığa ışık saçıp, onlara bu dünya imtihanında rehberlik etmişlerdir. Örnek alınanlar her zaman hayırla yad edilirken; ibret alınanlar lanetle anılmıştır, hiç kimse ben o lanetlinin soyundan geliyorum dememiştir.
Arapça’da "el-Cîlî", Farsça’da "Gîlî" veya "Gîlânî", Türkçe’de ise "Geylânî" şeklinde telafüz
edilen bu yüce şahsiyetin tam adı, Muhyiddin Ebû Muhammed Abdulkâdir b. Ebî Sâlih Mûsâ
Zengîdost el-Geylânî’dir.
Tarikat ehli katında "imam-ı eimme", şeriat ehli katında da "mahbub-u sübhanî" ve
muhyiddin lakablarıyla meşhur olmuşlardır. Devamı için tıklayın....
Tasavvuf hakkında Pirimiz Abdulkadir Geylani (r.a) şöyle buyurmaktadır;
Tasavvuf; Allah'a karşı sadık olmak, insanlara karşı güzel ahlaklı olmaktır. Allah'a karşı sadık olmak, kulluk için geldiğimiz bu dünyada Allah'ın kanunlarını çiğnememek, haramlardan ve şüpheli şeylerden uzak durmaktır. İnsanlara karşı güzel ahlaklı olmak ise, şahsımıza yapılan eziyetlere tahammül etmek fakat Allah'ın çizdiği çizgiye hakaret edenlere ise muhalefet etmektir.
Tasavvufun kaynağı Cibril hadisi diye bildiğimiz şu Hadis-i Şerif’te geçen ‘’İhsan’’ kavramıdır.
Sonlu bir dünyada sorumlu ve belli bir ömre sahip olan insanoğlu, dünyayı ve sonrasını değerlendirirken bazı güç odaklarının tesiri altında kalmıştır. Bunlar iman, dünya, nefis, öteki insanlar ve şeytandır.
Ümmü Seleme (r. anha) annemiz anlatıyor: "Resûl-i Ekrem (s.a.s) sabah namazını kılıp selam verince şöyle dua ederdi: Allah'ım senden faydalı ilim, temiz (tayyib) rızık ve kabul olunmuş amel istiyorum." (İbn Mâce, İkâmetu's-Salât, 32)
Güne bu dua ile başlayan Resûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz, bir başka hadiste de şöyle buyurmaktadır: "Bütün insanlar sabah işe başlar; kimi kendisini Allah'a satar ve azat eder; kimi de şeytana ve nefsine satar ve kendisini helâk eder" (Sahih-i Müslim, Taharet 1).
Yukarıda vermiş olduğumuz hadiste Efendimiz, Rabbimizden güne başlarken üç hususu arzuluyor. Bunlar faydalı ilim, temiz rızık ve kabul olunmuş ameldir ki insanın maddi ve manevi hayatının kaynağı konumundadırlar. Bunları sırasıyla şöyle izah edebiliriz.