Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam, miladi 571’de 20 Nisan'a rastlayan, Rebiulevvel ayının 12. pazartesi sabahı, Mekke’de doğdu. 622’de Mekke’den Medine’ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine’nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların şemsî yılbaşı oldu. O yılın Muharrem ayının 1. günü de, hicri kamerî yılbaşı oldu. Muharrem ayının birinci gecesi Müslümanların yılbaşı gecesidir. (Hilâli göremedik, yılbaşı daha sonraki gündür) diyenlere itibar etmemeli.
Bu geceyi ihya etmeli ve saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günah işlememekle olur. Zilhicce ayının son günü ve Muharrem ayının birinci günü oruç tutan, o yılın tamamında oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Bir hadis-i şerifte, (Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur) buyuruldu.
Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’ın cc adıyla
Hamd, Alemleri yoktan var eden Hazreti Allah cc ‘a Salat ve selam O’nun Habibi, Resullerin en mükemmeli, Peygamberlerin en edalı, Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallâllâhu aleyhi ve sellem) ‘e Selam O’nun tertemiz ehli beytine , ashabına, ahbabına ve O’nun sevdasına yanmış tüm ümmetine..
Pek aziz ve muhterem kardeşlerim,
Gümüşhanevi Hazretleri bir sohbetinde kâmil bir müminin nasıl olunur bize şu şekilde izah etmektedir.
“Eğer iyi Müslümanlardan olmak istersen, Allah’ı görür gibi ibadet edeceksin, her ne kadar sen onu görmez isen de o seni görmektedir.
Allah Teâlâ buyuruyor:
"Vakta ki(o zaman ki) İbrahim'in oğlu kendisiyle beraber maişet işlerinde sa'y edib pederine yardım eder oldu, İbrahim şefkatle oğluna rüyasını anlatmağa başladı:
- Ey oğulcuğum, ben rüyada görüyorum ki, Allah teâlâ'ya kurban
için ben seni kesiyorum(kurban ediyorum). Sen şu rüya hakkında ne düşünürsün? Cenab-ı Allah'ın şu ihtilasına sabır eder misin, yoksa etmez misin?" (Saffat: 102)
Fahri Razı, Hazin ve Kadi'nin beyanlarına nazaran İbrahim -aleyhisselam- leyle-i terviyede (arefe gününden bir gece evvel) bu rüyayı gördü. Fakat şeytanî mi rahmani mi olduğunda tereddüt etti. Arefe günü tekrar görünce rahmanî olduğunu bildiğinden o güne "Arefe" denilmiştir. Üçüncü günü tekrar görünce emr-i ilâhî'nin katî olduğunu bildiğinden ve kurban kasdeylediğinden o güne "Yevm-i Nahr= kurban günü" denilmiştir.